Sats tradutor Turco
788 parallel translation
I don't care, just make him sell that property.
Umurumda değil, yeter ki mülkünü satsın.
The market doesn't know whether to buy or sell.
Piyasa alsın mı satsın mı karar veremiyor.
Now she'll have some extras and she'll stop bothering me.
Götürsün satsın da dırdırından kurtulayım.
She should get it back and sell it for a good price.
Onu geri alsın ve iyi bir fiyata satsın.
Get another programme and let her sell detergent!
Başka bir program yapın, deterjanları satsın!
Let her sell us all out if she wants.
Bırak hepimizi satarsa satsın.
You go and get a ten-year subscription to the Encyclopedia Britannica.
Oraya git de sana ansiklopedi satsınlar.
He'll be selling tomorrow.
O da yarın satsın.
Land sales out of escrow are recorded within the week.
Sözlesmeyle satlan arsalar, daha sats haftasnda oraya kaydedilir.
I took my SATs.
SAT'ye girdim.
Of course. With your SATs?
SAT puanına bakılırsa tabi ki.
Why would somebody sell a million-dollar house for 200,000?
Bir milyon dolarlık evi neden 200 bine satsınlar ki?
Sell it all.
Hepsini satsın.
Well, what about the attitude? "Dad'll just have to sell more shoes"?
Peki ya "babam biraz daha ayakkabı satsın" tavrına ne demeli?
Let'em hawk.
Bırak satsınlar.
Don't have to worry about no colleges, no 700 on no SATs.
Ne üniversite, ne 700 SAT notunu düşünürüm.
What did you get on your SATs?
SAT puanın kaç?
You want Momma to sell the store?
Annem dükkanı satsın mı yani?
He said the road from Concrete to Princeton starts with SATs.
Concrete'den Princeton'a giden yolun SAT sınavından geçtiğini söyledi.
Why is my cousin Ira, who did lower than me on his SATs... in a hotel suite with Spy Girl?
Neden zeka seviyesi benimkinden düşük olan kuzenim Ira, şu an bir otel odasında, Spy Girl ile olsun?
He got 1250 on his SATs.
SAT testinden 1250 aldı.
which says that if your grades aren't up to par. you can take the SATs.
... notların ortalamanın üstünde değilse SAT'a girmelisin.
What are his SATs?
SAT'ı kaç?
- Why'd you score 520 on your SATs? - Because I wanted to.
- SAT'taki derecen neden 520?
I bet you $ 100 that you can't score 700 points on your SATs.
100 $ bahse girerim ki SAT'tan 700 puan alamazsın.
We'll blow some of the defense sats in orbit and use the debris as cover as they're burning up on re-entry.
Yörünge otomatik savunma uydularını yoket ve... enkazlar atmosfere girmeye başlayıp alev aldıklarında enkazların arasına saklanma şansımız olacak.
Anything to sell newspapers.
Gazete satsın da ne olursa olsun.
Well, we'll have to see about those SATs.
Pekala, şu SAT sınavı sonuçlarını görmek zorunda kalacağız.
Sats falling.
Belirtiler düşüyor.
You know, it's not the SATs.
Bu SAT sınavı değil ki.
Well, sweetheart... did you die just so Joe Hamill could sell us out?
E, tatlım... Joe Hamill bizi satsın diye mi öldün?
Yeah? Scott cried during the SATs when he skipped a question by mistake... - and all his answers were off by one.
Scott, SAT sınavında bir soruyu kaydırıp bütün cevapları yanlış olunca ağlamıştı.
- I have a cousin who cheated on the SATs...
Ah, evet, bir kuzenim var ve SAT'de kopya çekti ve...
- Don't bother, let him sell them himself and pay you back.
- Ee hiç uğraşma. Bırak kendi satsın ödesin.
This is the SATs, Buffy, not connect-the-dots.
Seviye tespit sınavından bahsediyoruz, Buffy. Noktaları birleştirme oyunundan değil.
And I don't test well, she said, two days before the SATs.
Ayrıca, sınavlarla aram iyi değil. "Kız, seviye tespit sınavından iki gün önce böyle dedi."
I mean, the SATs are tomorrow.
Yarın seviye tespit sınavı var.
I've got the SATs tomorrow.
Yarın seviye tespit sınavım var.
More SATs? Is there really a point?
Seviye tespit sınavına bir daha mı gireceğim?
Look, just let Dad sell whatever's here, that's all.
Bak, bırakalım da babam burada ne varsa satsın.
You must have gotten really high scores on your SATs.
SAT sınavından iyi not almış olmalısın.
Your sats are going down.
Tansiyonun düşüyor.
Shawn, who managed to squeak past his SATs... had no such luck with his drug and alcohol tests.
Sean, sınavlarını geçti ama alkol ve uyuşturucudan sınıfta kaldı.
- Sats down to 88.
- Oksijen seviyesi 88'e indi.
Her sats dropped and respiratory's getting worse.
Oksijen satürasyonu düştü. Solunum kötüye gidiyor.
I am so upset about this Hollowmade sale, I don't know what to think.
Sadie... Şu Hollowmade satşıyla ilgili çok üzgünüm.
Isn't that what we're in business for?
Bize bu satşın büyük kar getireceği söylendi.
Sell it all. What the hell?
Hepsini satsın.
Let her come in here and sell shoes.
Buyursun gelsin ve ayakkabı satsın.
- His SATs are falling. - He thrombosed his shunt.
- Saturasyonu düşüyor.
Um, how did your SATs go?
Eee, SAT sınavların nasıl gitti?