Saul tradutor Turco
2,256 parallel translation
Alls I know is... Me and Saul used to come in after hours sometimes and...
Tek bildiğim bazen Saul ile işten sonra gelirdik.
It was Saul.
Saul yaptı.
Just Saul. All alone.
Sadece o yaptı.
What about Saul?
Peki ya Saul?
Saul had a big mouth!
Saul boş boğaz biriydi!
Saul said he already spoke with you, but that he was serious about the will.
Saul seninle konuştuğunu ama vasiyet konusunda ciddi olduğunu söyledi.
- Saul?
- Saul?
Saul is so sweet.
Saul çok tatlı.
I play Saul.
Saul'u canlandırıyorum.
- Okay, Saul, why are the police...
- Tamam, Saul, polis neden...
You're not Clarence Darrow, Saul.
Clarence Darrow değilsin, Saul.
Saul, you have to listen to me.
Saul beni dinlemen gerek.
Saul, I've made up my mind.
Kararımı verdim Saul.
Saul Berenson's been calling all afternoon.
Saul Berenson öğleden sonra arayıp durdu.
Saul, it's me.
- Saul, benim.
Don't make me talk to him, Saul.
Beni onunla konuşturtma Saul. Onu yeniden görmek istemiyorum.
I trust Saul.
Saul'a güveniyorum.
He'll be there to hold my hand, and it's only for a few days.
Saul yanımda olacaktır ve sadece birkaç gün sürecek.
When's my meet with Saul again?
- Saul ile yeniden ne zaman buluşacağım?
We've been through this, Saul.
Bunu aştık artık Saul.
They're not sources, Saul, they're dinner guests.
Onlar kaynak değil Saul, yemek misafirleri.
I can lose him, Saul.
- Onu atlatabilirim Saul.
And last, but not least, Mr. Saul Weinberg, your old high school Spanish teacher.
Ve sonuncu ama son derece önemli birisi lisedeki eski İspanyolca öğrenmenin Bay Saul Weinberg.
They have a habit of dying off like deer flies at the end of summer.
Yazın sonunda ölen at sinekleri gibi ölme huyları vardır. Saul Bellows. *
- Thank you, Saul. Keep the change.
Teşekkürler, Seul.
Saul?
Saul?
My blindness cannot be seen as a hindrance, Brother Saul.
Körlüğümün engel teşkil etmediğini insanlar görmeli Rahip Saul.
Prior Godwyn, Brother Saul.
Başrahip Godwyn, rahip Saul.
Prior Saul, Prior Godwyn.
Başrahip Saul, başrahip Godwyn.
Prior Saul, I am sorry to say, has discovered black boils on his neck, and so has voluntarily isolated himself in the barn.
Başrahip Saul, korkarım ki boynundaki siyah şişlikleri fark etmiş ve kendini gönüllü olarak ahırda karantinaya almıştır.
It's Brother Saul.
Rahip Saul'un.
He sucks. But the good news is I got Saul's Discount Eyewear.
- Ama işin iyi tarafı Saul'un İndirimli Gözlükçüsü bana kaldı.
Saul, find us someplace safe from prying eyes.
Saul, bize gözlerden uzak bir yer bul.
Saul, Mike knows the business.
Saul, Mike işi biliyor.
Saul, Mike threatened me.
Saul, Mike beni tehdit etti.
All right, Saul, enough, please.
Tamam, Saul. Yeter, lütfen.
I don't want Walt and Jesse, Saul.
Walt'la Jesse'i istemiyorum, Saul.
- Shut up, Saul, and get the bag.
- Çeneni kapa ve çantayı al.
I'm paying Saul.
Saul'e para veriyorum.
Saul told me what you did.
Saul bana ne yaptığını söyledi.
Saul Berkowitz, one of their senior people.
Saul Berkowitz, deneyimli ajanlarından biri.
What happened to Saul Berkowitz?
Saul Berkowitz'e ne oldu?
I should be in there, Saul.
- O odada olmalıyım, Saul.
I can do this, Saul.
Bunu yapabilirim, Saul.
I can do this, Saul.
Bunu yapabilirim Saul.
He said not to trust Brody, Saul.
Brody'e güvenmememi söyledi, Saul.
It's not like before, Saul.
Önceki gibi değil bu, Saul.
- Saul Berenson.
- Saul Berenson.
I can do this, Saul. it's my turn.
Bunu yapabilirim Saul. Artık benim sıram geldi.
It's Saul Berenson.
Ben, Saul Berenson.
Where's Saul?
Saul nerede?