English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / Saw it

Saw it tradutor Turco

18,656 parallel translation
I saw it so clearly.
Çok net gördüm.
I saw it, Seth.
Gördüm, Seth.
If that thing saw it on Hector and Chloe...
- O şey o dövmeleri Hector ve Chloe'de gördüyse...
This symbol... I saw it once.
Bu sembolü daha önce görmüştüm.
I saw it.
Gözlerimle gördüm.
you saw it.
Sen de gördün.
This readout. I saw it in Turner's memory.
Bu görüntüyü Turner'ın anılarında görmüştüm.
I'm glad I saw it.
Bunu gördüğüme mutluyum.
So, yeah, you were there, but you saw it wrong.
Yani evet, oradaydın ama yanlış anladın.
I saw it again.
Yine gördüm.
Not sorry you saw it?
Gördüğüne üzülmedin mi yani?
- You saw it.
- Sen de gördün.
You see, he thinks he's holding it together... but you saw it.
Kendine hâkim olduğunu sanıyor ama sen de gördün.
It's-it's hard to believe, and I wouldn't... unless I saw it with my own eyes...
İnanması zor ve kendi gözlerimle görmesem inanmazdım ama...
Saw it as a human at the hospital... with the woman.
Hastanede onu insanken görmüştüm. Kadının yanındaydı.
Never saw it.
Hiç görmedim.
Even my wife saw it several times.
Eşim bile birkaç kez gördü.
It may be hard to believe but I saw it with my own two eyes.
İnanması zor olabilir ama kendi gözlerimle gördüm.
I swear I saw it.
Yemin ederim ki gördüm.
You saw it?
Gördünüz mü?
Saw it burning on the way down here.
Buraya gelirken yandığını gördük.
Earlier at the mansion, I think I saw her coming... and just now, it was like she was calling for help.
Konaktayken sanırım onun geldiğini gördüm... ve şimdi de, sanki yardım çağırıyordu.
Nobody saw me do it.
Kimse beni görmedi.
You did do it, I saw you do it, and here's proof.
Sen yaptın, ben seni yaparken gördüm ve işte kanıtı.
Harvey, if it were anybody other than Mike on trial and you saw his closing, do you think that the jury would convict him?
Harvey, eğer orada Mike'tan başka biri o konuşmayı yapsaydı sence jüri suçlu bulur muydu?
I saw his dark side, and it did not involve children.
Onun karanlık tarafını gördüm ve o çocuklara bulaşmazdı.
It's just... when I saw you last, it didn't seem like you were together.
Sadece seni en son gördüğümde birlikteymiş gibi görünmüyordunuz.
Well, I know it doesn't, uh, matter what I say, but based on your reports, on the occasions you saw fit to make them, Burov doesn't strike me as the kind of guy who responds to blackmail.
Söyleyeceklerimin hiçbir değeri olmadığını biliyorum ama kafana estikçe verdiğin verdiğin raporlara bakılırsa Burov bana şantajla yola gelecek tarzda birine benzemiyor.
So it's about what you saw?
Yani gördükleriniz bu mu?
But then I saw his hands and after that it's blank.
Ama sonra ellerini gördüm. Ondan sonrasını hatırlamıyorum.
Three days ago, I came and I heard you mention his name, and I saw the gun, and I want it, I need it.
3 gün önce geldiğimde Mooks'tan bahsettiğini duydum, bir silah gördüm, Silahı istiyorum, ona ihtiyacım var.
I saw innocent lives destroyed by chemical weapons, kids with horrible deformities, entire villages wiped out because Saddam knew he could get away with it, that we wouldn't retaliate.
Masum insanların kimyasal silahlarla yok olduğunu korkunç haldeki çocukları silinen köyleri gördüm çünkü Saddam misilleme yapamayacağımızı bunların yanına kar kalacağını biliyordu.
It's not about what he said, all right? - It's about what I saw.
- Onun söyledikleriyle alakalı değil, gördüklerimle alakalı.
I saw'em, and I knew it wasn't just Tim and me.
Onları gördüm, sadece Tim ve ben olmadığını biliyordum.
I never saw my mom do it like this.
Annem hiç böyle katlamaz.
I saw her Wednesday. It's not.
Çarşamba günü görmüştüm onu, işe yaramamış.
Dude, I saw on the photos it's the shape of a spade, like on a deck of cards.
Dostum fotoğrafta görmüştüm, iskambil destesindeki gibi bir maça şekli var. - Vay canına!
You saw a picture of a bird and it upset you.
Bir kuşun resmini görmüşsün ve bu seni üzmüş.
What's down there, what we saw... Well, under the terms of the concession, half of it will go to Cairo, but the other half will go to your father.
Orada olanların, gördüklerimizin yarısı ruhsat çerçevesinde Kahire'ye gidecek.
The last time I saw her, it felt like she knew something bad was gonna happen.
Onu son gördüğümde kötü bir şeyler olacağını biliyor gibiydi.
I didn't really know what it meant, though, until I saw Felix's face for the first time.
Tam olarak ne anlama geldiğini bilmiyordum ta ki Felix'in yüzünü ilk defa görene kadar.
- Yes, but then I saw - how stinky it was and we...
Evet ama sonra ne kadar kötü bir fikir olduğunu fark ettim.
What's the last one I saw before it all went bad?
Her şey kötüye gitmeden önce izlediğim son film neydi?
You saw something good and you took it.
Güzel bir şey gördün ve aldın.
We all saw that he did it...
Hepimiz onun yaptığını anladık...
You told me last time you saw him, it was all good. I do not recall what lie I told you.
Bana onu son gördüğünde her şeyin iyi olduğunu söylemiştin.
I saw you receive it.
Aldığını gördüm.
Whatever you think you saw, it's wrong, Alicia.
- Gördüğün sandığın şey yanlış Alicia.
- Yeah, the first one we saw, we thought it was a guy who had too many.
- Evet, ilk gördüğümüzü fazla içmiş bir eleman sandık.
Wouldn't it be weird if literally nobody saw your movie?
Filmini kimsenin izlememesi tuhaf olmaz mıydı?
I saw something in you, something most people don't know you have, and it kills me that instead of sharing it with the world, you want to hide it under some wonderland unicorn nonsense.
Sende bir şey gördüm, çoğunun göremediği bir şey. Bunu dünyayla paylaşmak yerine tek boynuzlu atın altına saklamak istemen beni kızdırıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]