Say what you need to say tradutor Turco
398 parallel translation
I have a warrant for your arrest and it is my duty to warn you that you need not say anything, but what you say will be taken down and may be used in evidence upon your trial.
- Sizi tutuklamam için yetkim var. Sizi uyarıyorum, hiçbir şey söylemeyebilirsiniz. Söyleyeceğiniz her şey mahkemede delil olarak kullanılabilir.
I don't ask you to say what isn't true, but... There's no need to mention to Mrs Baines that you met Julie. - Is it a secret?
Yalan söylemeni istemiyorum, ama Julie ile tanıştığından Bayan Baines'e bahsetmeye gerek yok.
I need you to kiss me after what I've done, say you love me.
Yaptığım şeyden sonra beni öpüp sevdiğini söylemene ihtiyacım var.
You have only to say what you need.
Ne isterseniz söyleyebilirsiniz.
What you need me to say you done right for?
Neden doğru olanı yaptığını söylememi istiyorsun?
So what you need me to say you done right for?
Neden sana doğru olanı yaptığını söylememi istiyorsun ki?
You need to do what I say.
Ne dersem yapman gerekiyor.
I need you to love me without regard for what people say.
Sana bakmadan beni sevmene ihtiyacım var insanlar ne için.
Meyer, I need Rico and I need you, now what do you want me to say?
Meyer, Rico'ya da ihtiyacım var, sana da. Ne dememi bekliyorsun?
Tseng Chien, I need to talk to you I know what you are going to say
Tseng Chien, seninle konuşmalıyım Ne diyeceğini biliyorum
What I'm trying to say is that I was wrong and I hope you forgive me, because we need you in that cockpit now more than ever.
Şunu demek istiyorum, ben yanıldım ve umarım beni affedersin çünkü o kokpitte sana her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.
You'll need to sit down to hear what I have to say.
Söyleyeceklerimi dinleyebilmek için oturmalısın.
I need to know from you what you want me to say.
Ne söylememi istediğini öğrenmem gerek.
I have no need to hear what you have to say.
Söyleyeceklerini dinlemeye hiç ihtiyacım yok. Söyleyeceklerini dinlemeye hiç ihtiyacım yok.
You go to the store, you say, " What do I need?
Bakkala gider, " Ne lazım? Yarım kiloluk kutu mu?
I'm supposed to say to you what I need to say to Elaine?
Sana Elaine'e söylemek istediğim şeyleri mi söylemem gerekiyor?
I'm telling you what I told him- - that I need time to reflect... and that I'm going to say "yes"
Düşünmek için zaman istediğimi ve evet diyeceğimi söyledim.
Say what you will, my job is to keep him alive, and I need your help.
Sen ne dersen de, benim işim onu hayatta tutmak ve yardımına ihtiyacım var.
Well, because that's what they say you need to do to make it in the country.
Çünkü bu ülkede başarmak için yapman gerekenin bu olduğunu söylüyorlar.
They realised that to be in power you didn't need guns or money or numbers. You just needed the will to do what the other guy wouldn't.
Gerçekten güçlü olmak için, silahların, paranın ya da üye sayısının önemsiz olduğunu önemi olan tek şeyin, başkasının cesaret edemediği işleri yapmak olduğunu anlamışlar.
There's nothing that I can say that'll make what I did all right. I know that, but I need you to know that it came from someplace good.
Yaptığım şeyin doğru olduğunu söyleyecek değilim ama kötü niyetimin olmadığını bilmeni istiyorum.
I need to ask you if what you say in that book happened.
Bay Dennis, size o kitapta anlatılan şeyi sormam gerekiyor.
What do you need me to say? That I believe that Modell is guilty of murder?
Ne dememi bekliyorsun, Mulder, Modell'in cinayetten sorumlu olduğunu mu?
But now I need you to listen carefully and take what I say very seriously.
Fakat simdi, beni dikkatle dinlemelisin ve söyleyeceklerimi çok ciddiye almalisin.
Say what you need to Charlie if that's all you've come her for,... but Sarah is not over you yet, so you break her heart again and, God help you, I'll make you wish you never did.
Charlie'ye ne söylemek istiyorsan söyle, eğer buraya bunun için geldiysen,... ama Sarah hala seni affetmedi, onun için kalbini tekrar kırarsan, Tanrı sana yardım etsin, hiç yapmamış olmanı dileyeceğim.
Like I said, son, you need to talk to your daddy, see what he has to say.
Söylediğim gibi evlat, babanla konuşmalı...
I don't know what to say... Thank you, God... for getting us to the cabin safely, and for keeping us together... and don't go away, because we still need you pretty badly.
Teşekkür ederim Tanrım... bizi kulübeye selametle ulaştırdığın ve bizi bir araya getirdiğin için... ve sakın uzaklaşma, çünkü sana çok ihtiyacımız var.
- What'd you say? I don't need X-rays to know.
Bilmem için röntgen gerekmez.
All we need to do now is work on what you're going to say.
Şimdi tüm yapmamız gereken konuşman üzerinde çalışmak.
What we need you to say is how the baby is better off with Elaine. But I don't necessarily think that's true.
Sizden istediğimiz, bebeğin Elaine'le kalmasının ne kadar doğru bir şey olduğunu söylemeniz.
What you all need to do is go home today and say : "Honey, give me back my penis."
Tek yapmanız gereken, eve gidip, "tatlım, penisimi geri ver" demeniz.
Mom, what I'm trying to say to you is that... you always need to be the center of attention, in a restaurant, in your marriage.
Tüm gözlerin üzerinde olsun istiyorsun. Restoranda, evliliğinde daima yıldız olmak zorundasın.
Mr. President we need to go over what you're going to say
Sayın başkan, Söyleyeceğiniz şeyin mutlaka arkasında olmalıyız.
I was going to say good luck... but after what I've seen, you don't need it.
Size iyi şanslar dileyecektim ama bunu gördükten sonra, ihtiyacınız olmadığını anladım.
No, first, you're gonna listen to what I have to say to you. And then after that you can do whatever it is you need to do.
hayir.. ilk olark size soyleyeceklerimi dinleyin ve ne yapmak istediginize sonra karar verin.
You need to hear what I have to say.
- Ama dinlemen lazım.
I'm glad to hear you say that, Mr. Varn... because that's exactly what the Federation is- - a home for an extended family who share resources and come to one another's aid in time of need.
Bunu duymak beni sevindirdi, Bay Varn çünkü federasyon tam olarak... bir evdir kaynaklarını paylaşan ve gerektiğinde onlara yardım elini uzatan bir aile gibi.
And that's why they need you to say what they can't say.
Bu yüzden, onların söyleyemediğini söylemen için sana ihtiyaçları var.
- Maybe she'll leave with you... but what I have to say you don't need to hear.
- Belki seninle de çıkar ama ama senin duymanı gerektirmeyen birkaç şey söylemem lazım ona.
Maybe you need to listen to what she has to say.
Belki söylediklerini dinlesen iyi olur.
Brian, this is one of those times you need to be clear about what you say.
Brian, şu anda söyleyeceğin her şey çok açık olmalı.
So, if you could write a song and sing it, then you could say what you need to.
Ya da korkarsın ya da kendini aptal gibi hissedersin. Ama bir şarkı yazıp söyleyebilirsen, anlatmak istediklerini anlatabilirsin.
And--and I just... What I'm trying to say is, I need to be the spencinator as badly as you need me to be the spencinator.
Demek istediğim benim Spence-inatör olmama bende senin kadar ihtiyaç duyuyorum.
That's what I'm talking about... when I say you need to talk to me fiirst! It'll probably be okay.
Önce benimle konuşmanı söylediğimde işte bundan bahsediyordum.
- What Erhard did was to say that only the individual matters, that there is no societal concern, that you living a fulfilled life is all you need to be concerned about.
= JESSE KORNBLUTH = Gazeteci, New Times 1970ler Toplumsal mevzuların bir önemi yoktu. = JESSE KORNBLUTH = Gazeteci, New Times 1970ler
I say you don't need to know what "Voulez-vous coucher avec moi" means to love that song.
Bence "Voulez-vous coucher avec moi" parçasını sevmek için Fransızca şart değil.
What do I need to say sorry to you for, you fucking fanny?
- Bunu neden söyleyeyim? Dün gece saçmalamayan sendin.
No, what I am trying to say, Claire, is that... ... I think that you need to go to Jerome.
Hayır, söylemeye çalıştığım, Claire, bence Jerome'a gitmelisin.
l guess what I'm trying to say is I don't need to know why you didn't come back that night.
Söylemeye çalıştığım şu, o gece neden geri gelmediğini bilmeme gerek yok.
Dr Turk, next time you need to talk to me, think hard about what you want to say, then send her.
Dr Turk, bir daha benimle konuşmak istediğinizde ne söyleyeceğinizi iyice düşünün ve sonra onu gönderin.
If what you're saying has nothing to do with the wedding, there's no need to say it.
Söyle, küçük hanım, bu gece bize güzel haberler verecek misin? Son zamanlarda, Lord Ferncliff'i görüyor musun?