Scanning tradutor Turco
1,011 parallel translation
Maintain scanning.
O rotayı izle.
It's almost like something out there knows I'm scanning it.
Sanki bildiğim bir şey gibi Bunu tarıyorum.
- Spock? Continuing scanning, captain. Still no readings of life forms on the planet surface.
Hâlâ gezegen yüzeyinde hayat olduğuna dair bir gösterge yok.
Are you aware that it can change its molecular structure? - Are you scanning for any unusual movement? - Yes, sir.
- Moleküler yapısını değiştirebiliyor.
Continuing scanning, sir.
- Tarama devam ediyor.
Photographic section, begin scanning.
Fotoğrafik kısmı taramaya başlayın.
According to our usual scanning procedures, there is nothing to cause that effect.
Normal tarayıcı prosedürlerimize göre, buna yol açacak hiçbir şey yok.
I'm scanning all frequencies.
Tüm frekansları tarıyorum.
Scanning area, sir.
Bölgeyi tarıyoruz, Efendim.
Do you know I actually see that electronic beam scanning the tube?
Televizyondan geçen elektron ışıklarını gerçekten görebiliyorum, biliyor musun?
- Scanning, sir.
- Tarıyoruz, efendim.
Continue scanning.
Taramaya devam et.
- Start scanning.
- Taramaya başla.
Nine planets, three of them Class-M, possessing sapient life according to reports and long-range scanning.
Onlardan üç tanesi Sınıf-M, raporlara göre gelişmiş varlıklar mevcut.
Communications, scanning. Conserve every bit of power.
İletişim, tarama, her damla enerjiyi muhafaza edin.
We are within scanning range of Cheron.
Cheron'un tarama menzilindeyiz.
So they were able to create images of Surak and Lincoln after scanning our minds and using their fellow creatures as source matter.
Maddeyi kontrol edebilen ve molekülleri diledikleri şekilde yeniden düzenleyebilen canlılarla karşı karşıyayız. Surak ve Lincoln'ın görüntülerini yaratabildiler, önce zihinlerimizi taradılar ve bilgi için hemcinslerimizi kullandılar.
Coming within scanning range.
- Tarama menzilindeyiz.
The levers for firing the torpedoes, which are accurate up to as much as 120 feet, the periscope for scanning the surface of the water.
Torpillemek için, 36 metre menzilli manivela kolları. Yüzeyi taramak için periskop.
It's pointless to go on scanning outside.
Dış yüzey taraması yapmak anlamsız.
It'll allow her to pass through the security scanning device.
Güvenlik tarayıcısından geçmesi için.
We anticipate scanning in about four and a half minutes.
4,5 dakika içinde taramadan geçeceğinizi öngörüyoruz.
Keep on scanning, Sandra.
Taramaya devam et Sandra.
Send a scanning crew aboard. I want every part of this ship checked.
Bir tarama ekibi geminin her tarafını arasın.
Get me a scanning crew in here on the double.
Hemen bir tarama ekibi gönderin.
– Pick up your visual scanning.
– Görsel tarayıcını kullan.
-'Quiet please, I'm scanning.'
-'Sessizlik lütfen, tarama yapıyorum.'
They must be scanning a narrow beam or they'd have picked us up.
Sınırlı tarama yapıyor olmalılar, yoksa bizi tespit ederlerdi.
'I'm scanning a regular inferno down there.
'Oradaki tam durumu araştırıyorum.
Captain Apollo's patrol is still beyond scanning range.
Kaptan Apollo'nun devriyesi hala tarama menzili dışında.
We're approaching Cylon scanning range.
Cylon tarama alanına yaklaşıyoruz.
Aided by an electron scanning microscope, computers can analyze human tissue and identify the source of a weapon used in a crime.
Bir elektron mikroskobu yardımıyla, bilgisayarlar insan dokusunu analiz edebilir ve suçta kullanılan suç aletini tanımlayabilirler.
Now scanning pons area. Spinal nerve fibre connection.
Omurga sinir uçları bağlantılarını tarıyorum.
I don't know, some type of primitive scanning device :
Bilmiyorum, bir çeşit ilkel tarama cihazı sanırım
In Harvard, Massachusetts, a radio telescope monitoring 8 million separate radio channels has been scanning the skies for signals.
Massachusets - Harvard'da bir radyo teleskobu,... 8 milyon farklı radyo kanalını dinleyerek, göklerden gelecek sinyalleri tarıyor.
I, I must remind you that the, uh, scanning experience is usually a painful one, sometimes resulting in nosebleeds, earaches, stomach cramps, nausea.
Şunu hatırlatayım tarama süreci oldukça acı veren bir süreçtir. Bazen burun kanamalarına, kulak ağrılarına mide kramplarına veya bulantılara sebep olabilir.
We have reason to believe he... used scanning techniques.
Tarama tekniğini kullandığına inanmamızı sağlayacak çok belirgin sebeplerimiz var.
He's scanning it.
Bilgisayarı tarıyor.
It will be scanning the airwaves, seeking out a complicated set of alternating frequencies coming from Mother 1.
Radyo dalgalarını tarayarak Ana 1'den gelen karmaşık bir dizi dalgalı frekansı seçecek.
I am scanning your interrogatives quite satisfactorily.
Sesini yükseltmene gerek yok.
Scanning.
- Tarıyorum.
Scanning an energy source on Reliant.
- Reliant'tan bir enerji dalgası alıyorum.
If I can just get us on the scanning transport beam, this solar sail simulation will take us across the game sea, out of this domain, back into the central computer.
Eğer bizi tarama nakil ışınına ulaştırabilirsem, bu simulasyon bizi oyun denizinden alıp merkezi bilgisayarın oraya götürecektir.
I took the liberty of scanning your vital signs.
Hayati belirtilerini tarayarak gözden geçirdim de...
Keep scanning.
Taramaya devam edin.
Begin scanning, please.
Taramaya başla, lütfen.
Scanning Sector 1.
1. bölgeyi tarıyorum.
Scanning.
Tarama yapılıyor.
Wonder what it was scanning.
Neyi taradığını merak ettim.
The infrared area scanning system is operational.
Kızılötesi alan tarama sistemi hazır.
- Just tell me what you're scanning for.
- Ne tarıyorsun.