Script tradutor Turco
4,059 parallel translation
You're not even looking at the script and you know the lines better than I do.
Diyaloglara bakmıyorsun bile ama replikleri benden iyi biliyorsun.
The script is due on Monday.
- Senaryo pazartesiye lazım. - Pazartesi mi?
I wrote a script trying the password "Ashley" on all new numbers.
Tüm yeni numaralarda "Ashley" şifresini kullananları ayırabilecek bir program yazdım ve bir tane de telefon buldu.
- I haven't started my script.
- Metnimi daha okumaya başlamadım.
- I have to write my script.
- Metni yazmam gerek.
- 10. There's no script.
Metin yok ortada.
I wrote the script last night.
Geçtiğimiz gece senaryoyu yazdım.
I still think we can kick the script up a notch.
Hala seneryoyu bir diş ileri götürmemiz gerektiğini düşünüyorum
I got my best guy working on the script as we speak.
En iyi adamım şu an biz konuşurken senaryo üzerinde çalışıyor.
W-we'll write the barbecue into the script! I really need to get my groceries.
Gerçekten bunları alıp gitmem gerekiyor.
Right now I'm writing a Hot In Cleveland spec script, and I just had sex with Kent in your powder room, so...
Şu anda Hot in Cleveland için bir deneme senaryo yazıyorum ve daha demin Kent ile senin tuvaletinde seviştik. Yani...
There's your script.
İşte senin metnin.
Gloria, I'm gonna have to ask you again to please stick to your script.
Gloria, tekrar rica ediyorum. - Lütfen metine bağlı kal.
None of this was in my script.
Bunların hiç birini ben yazmadım.
Uh, well, I was wondering about, uh, some of the changes to the script.
Bende senaryodaki bazı değişiklikler hakkında konuşmak...
So Brennan read the new script and the other lab members are still in there.
Brennan yeni senaryoyu okumuş diğer bütün lab takımıda içindeymiş.
Isn't he the guy who rewrote Dr. Brennan's script?
Bu, Dr. Brennan'ın senaryosunu düzenleyen adam değil mi?
He was trying to get me to do a draft of a script for free.
Bana bedavaya senaryo yazdırmaya çalışıyordu.
Just give me five minutes to rewrite this week's script.
Bu haftanın senaryosunu değiştirmek için bana 5 dakika verin.
I've got to read a script later.
Geceye okumam gereken bir senaryo var.
Really funny script.
- Senaryo çok komikti.
Is he going off script?
Metnin dışına mı çıkıyor?
The script is brilliant.
Senaryo dahice.
The voice in his head tells him he's an impostor, and he loses confidence, and then his on-field performance mirrors the script in his head.
Kafasındaki ses ona gerçekten iyi olmadığını söylüyor. Kendini güvenini kaybediyor. Sahada gösterdiği performans kafasındaki senaryoyu aynalıyor.
I cracked the second act of my script. I'm on page 68.
Senaryomun ikinci kısmına geçtim. 68. sayfadayım.
No, this is a sample script I'm writing for the third Gremlins.
Hayır, deneme senaryosu bu. Gremlinler 3'ün senaryosunu yazıyorum.
The first couple of days, we carry a script because the lines keep changing.
İlk 2 gün, senaryoyu yanımızda taşıyoruz, çünkü replikler sürekli değişebiliyor.
But it's so much easier when you can put your script down and really play it.
Ama senaryoyu bırakıp da gerçekten oynamaya başladığında çok daha kolay oluyor.
The first think you do when you get the new script is look at the guest list and see who the guest star is.
Senaryoyu elinize aldığınızda ilk düşündüğünüz konuk oyuncuların listesine bakmak ve kim olduğunu görmek.
All these things we can iron out, as they say, in the script.
Bu tarz şeyleri senaryoda rötuşlayabiliriz.
We can tweak the script.
Senaryoda değişiklik yapabiliriz.
The script by Ted Allan was nominated for an Oscar.
Ted Allen'ın yazdığı senaryo Oscar'a aday gösterilmişti.
Well, in a way I kind of felt that everybody else was writing a script for me. And you're going to do what I can't.
Sanki herkes ben yapamıyorum diye benim yerime senaryo yazıyormuş gibi hissettim.
No, what it needs is a new script.
Seyirci silip süpürdü.
The script's ready!
Senaryo hazır.
We-we were gonna pick the right time and do it together, carefully following an agreed-upon script.
Doğru zamanı seçecek ve önceden kararlaştırdığımız bir konuşmayı itinayla birlikte yapacaktık.
New actor, new script, new songs.
Yeni aktör, yeni senaryo, yeni şarkılar.
- What about a script?
- Senaryo işi ne olacak?
Trust me, I'll work, I'll write the script, I'll shoot it, everything.
Hiç şüphen olmasın, çalışacak, senaryoyu yazacağım,... hatta ben çekeceğim belgeseli, ne gerekiyorsa artık.
He even bought a new BMW off the option money he made on that script he sold.
Hatta opsiyonlu parası ile yeni bir BMW aldı. - Parayı yaptığı senaryodan buldu.
I'm almost done with my first script.
İlk senaryom bitmek üzere.
Stick to the script this time, governor.
Bu defa senaryoya bağlı kalın Sayın Vali.
Trust me, that woman needs a script.
Yardımcı olmaktan memnun olurum.
- Here's the TV script.
- İşte konuşmanız.
This early broadcasting system was completely forgotten, lost to history, until Ashoka's messages were decoded in the 1800s by a young Englishman who cracked the ancient script.
Bu erken yayın organı genç bir İngiliz'in 1800'lü yıllarda antik alfabeyi çözüp Asoka'nın mesajını çevirmeden önce tarihte tamamen kaybolmuş ve unutulmuştu.
He's on board, but we can't be going off script like that.
Kendisi kurulda, ama bu şekilde diyaloga devam edemeyiz.
The script for The Fast and the Furious 7!
Hızlı ve Öfkeli 7! 'nin senaryosu!
Take this, it's a script.
Al bu senaryoyu.
Well... She flipped the script.
- Senaryoyu biraz değiştirdi.
We open tomorrow and we just gave you the script.
Yarın sahne açıyoruz, senaryoyu şimdi eline verdik.
I may have to hold a script in the second act.
İkinci perde de metni elimde tutmam gerekebilir.