See you on the other side tradutor Turco
301 parallel translation
I'll see you on the other side, OK?
Diğer tarafta görüşürüz, tamam mı?
See you on the other side.
Öbür tarafta görüşürüz.
See you on the other side, Rhoades.
Öbür tarafta görüşmek üzere, Rhoades.
- See you on the other side.
- Öbür dünyada görüşmeye.
- See you on the other side, Jessie.
- Diğer tarafta görüşürüz Jessie.
- Then I'll see you on the other side.
- Öbür tarafta görüşürüz o halde.
See you on the other side, boy.
Öteki dünyada görüşürüz, oğlum.
- See you on the other side.
- Orada görüşürüz.
See you on the other side.
Diğer tarafta görüşürüz.
I'll see you on the other side, Michael.
Öteki tarafta görüşürüz Michael.
We'll see you on the other side.
Diğer tarafta görüşürüz.
'See you on the other side.'
Diğer tarafta görüşürüz.
- See you on the other side.
- Diğer tarafta görüşürüz.
I'll see you on the other side.
Öbür tarafta görüşürüz.
See you on the other side!
Öteki tarafta görüşmek üzere!
See you on the other side of hell.
Seninle cehennemde görüşürüz!
See you on the other side!
Öbür tarafta görüşürüz!
See you on the other side, sunshine.
Diğer tarafta görüşürüz, gün ışığım.
See you on the other side, princess!
Diğer tarafta görüşürüz prenses!
We'll see you on the other side.
Öbür tarafta görüşürüz.
See you on the other side of here.
Diğer tarafta görüşürüz.
We'll see you on the other side.
- Diğer tarafta görüşürüz.
Well, I'll see you on the other side.
Pekala, diğer tarafta görüşürüz.
We'll see you on the other side.
Karşı tarafta görüşürüz.
You ought to see what they've got on the other side.
Karşı cephede neler var, görmelisin.
Do you ever want to see what's on the other side?
Öbür tarafta ne olduğunu görmek istediğin olmadı mı?
You see, I'm right on the other side in the next room.
Hemen yandaki odadayım. Bir bakayım.
You know, Beecham is on the other side of the river... and it was always incorporated in Brender County... but, you see, Brender County is in Idaho.
Biliyorsunuz, Beecham nehrin öteki kıyısı. Ve her zaman Brender County olarak bilinmektedir. Ama anlayacağınız, Brender County, Idaho'ya bağlı.
If you ever see me again, you better be on the other side of the street...
Beni bir daha görecek olursan sokağın öbür tarafında olsan iyi edersin.
You see, I believe that even if one man was born on this side of a river and another man on the other side of a mountain, it doesn't mean God put the rivers and mountains there to keep them apart.
Sizin anlayacağınız, nehrin bu yanında doğmuş birisiyle ve bir dağın diğer tarafında doğmuş birisini ayırmak için Tanrı'nın nehirleri ve dağları onları ayrı tutması için oraya koymadığına inanıyorum.
The lights were out, and they proved in court that at night you can look through the windows and see what's happening on the other side.
Işıklar yanıyormuş, ve bunu mahkemede kanıtladılar gece yarısı pencereden dışarı bakabilir ve karşı tarafta ne oluyor görebilirsiniz.
You can see the man... and the young woman's gesture... but you would have to be on the other side... to see that he is stopping her.
Adamın ve genç kadının... duruşunu görebiliyorsun... ama adamın kadını durdurduğunu... görebilmek için diğer tarafta olman gerekirdi.
You come out on the other side, and you can see the road, white and narrow like a, uh, fresh-washed ribbon, twisting'and turnin all the way down, then kinda hurryin'straight across the valley,
Öteki tarafa çıktığında yolu görürsün. Yeni yıkanmış bir kurdele gibi beyaz ve dar ta aşağılara kadar döne kıvrıla gider. Şehre bir an önce kavuşmak istercesine vadiyi aşar.
You see, the point was, on the other side of the hedge there was a castle, an enormous thing, with a drawbridge.
Asıl mesele kapağın diğer tarafında koca bir asma köprüyle beraber bir kale var.
On the left of the Returning Officer you can see Arthur Smith, the Sensible candidate and his agent, and on the other side is the silly candidate Jethro Walrustitty with his agent and his wife.
Dönen subayın yanında Arthur Smith var Akıllı adayı ve temsilcisi. Diğer yanda, Salak adayı Jethro Walrustitty temsilcisi ve eşiyle.
Take this branch, follow it downstream, and you'll see it empties into the river on the other side of the dam.
Şu tarafa gidin, akış yönünde takip edin. Barajın diğer tarafından nehre aktığını göreceksiniz.
You hear the storms, you see the storms... but before the clouds get there, they split up... and it pours on the other side.
Fırtının gelişini duyar, yaklaştığını görürüz ama bulutlar burada ikiye ayrılır, damlalar başka yere düşer.
They see you schwartzes on the street, they cross to the other side.
Sizi hiç sevmiyorlar. Gece sokakta karşılaşınca yollarını değiştiriyorlar.
You see, Baldrick, in order to prevent war in Europe, two super-blocs developed... us, the French, and the Russians on one side, and the Germans and Austro-Hungary on the other.
Avrupa'da savaşa mani olmak için, iki süper blok ortaya çıktı bizler, Fransızlar ve Ruslar bir tarafta, Almanlar ve Avusturya-Macaristan diğer tarafta.
He decided you shouldn't be way on the other side of town where I'd never get to see you.
Şehrin öbür ucunda, seni hiç göremeyeceğim bir yerde olman... içine sinmemiş.
She's like this cloud that I can see through, and on the other side I see you.
Bulutun diğer yanında seni görüyorum.
You can clearly see the gate on the other side.
Diğer taraftaki geçit görülüyor.
Do you think I'll see my family on the other side?
- Sence ailemi diğer tarafta görecek miyim?
And finally you get to the moment where you're in the docking system... looking through a small window, you can see the faces on the other side... and you can just feel the anticipation.
Ve sonunda kenetlenmenin olduğu an. Küçük bir pencereden bakarak diğer taraftaki yüzleri görebilirsiniz, ve beklentileri hissedebilirsiniz.
If Skaara or Sha're are on the other side, those jarheads'll open fire on them as soon as they see the light of their eyes... if you know what I mean.
Eğer Skaara ya da Sha're öte taraftaysa, gözlerindeki ışığı görür görmez bu kavanoz kafalılar ateş açar...
You'll see a comet on the other side of the asteroid field.
Meydan okumaya benziyor.
It's time to prove yourselves, gentlemen See you all on the other side
Kendinizi kanıtlama zamanı, beyler. Diğer tarafta görüşürüz.
I'll see you all on the other side.
Sizlerle diğer tarafta görüşürüz.
Do you ever part your hair on the wrong side to see what you look like to other people?
Cidden mi, karşındakilerin sizi nasıl gördüğünü anlamak için saçlarınızı diğer tarafa taradığın oldu mu hiç?
Um... can't you just zip into the wall and see if there's something on the other side?
Duvarın içinden geçip arkasında bir şey olup olmadığına bakamaz mısın?
As you see, this is the roofed summer time altar, the main section is on the other side
Gördüğünüz gibi, burası kışlık mekan, asıl mekan diğer tarafta.