English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ S ] / Sellers

Sellers tradutor Turco

379 parallel translation
"Bottle boys", Empty beer bottle sellers.
"Şişeci çocuklar", boş bira şişesi satıcıları.
We're sticking with the established record sellers.
Plakları satan şarkıcılardan şaşmayacağız.
You'll like those soft-drink sellers on the trains.
Trenlerde meşrubat satan satıcılar hoşuna gidiyor.
- Yes, that's one of our best sellers.
- Evet, en çok satanlarımızdan biri.
Seems to me... since that day I went to that wine sellers convention and met...
Bence - O günden beri - Şarap tüccarları toplantısına gittim ve -
"Each morning, to earn my bread I go to the market where lies are sold and, hopeful, I get in line with the other sellers."
"Her sabah, ekmeğimi kazanmak için yalanların satıldığı pazara giderim ve, umut dolu olarak, diğer satıcılarla aynı hizaya girerim."
Now you want back into the den of thieves to the money-changers and dove-sellers.
Şimdi de hırsızların mağarasına, sarrafların arasına ve kuş satıcılarına geri dönmek mi istiyorsun?
Why do car sellers always kick the tires?
Neden araba satıcıları? her zaman arabaları tekmeler.
We art sellers are usually bullied by everyone.
Biz sanat satıcıları genelde herkes tarafından aşağılanırız.
Tell me, Enrico, why do Australian boomerang sellers go bankrupt?
Söylesene, Enrico, Avustralyalı bumerang satıcıları neden iflas etmiş?
We're just getting into the pre-Christmas gift sellers and I'll tell you the agencies are coming back to me with $ 4 CPM's.
Noel öncesi olduğu için bir sürü hediye reklâmı geliyor ve ajanslar bize 4 milyon dolarlık bütçeyle geliyor.
your book is been number one on the best sellers at least 12 weeks!
Kitabın 12 haftadır, en çok satanlar listesinde.
One is Peter Sellers, the Pink Panther.
Birisi Peter Sellers, Pembe Panter.
You've got to understand there are other sellers.
Şunu anlaman lazım, başka satıcılar da var.
- Wine on the house for my old friends, Jacques and Pierre, the onion sellers.
Peki, ya Maria ve yumurta çırpacağı?
- There are suddenly in this town many onion sellers.
- Gerekiyorsa, evet.
Someone's killing the ticket sellers.
Birisi bilet satıcılarını öldürüyor.
- Are we going to be sellers?
- Çerçilik mi yapacağız?
CARLA : He and two other men, Rick Balcolm and Dan Sellers, are now Martien's political prisoners.
O ve diğer iki adam Rick Balcolm ve Dan Sellers, şu anda Martien'in politik esirleri.
Burke, Balcolm and Sellers, right?
Burke, Balcolm ve Sellers, değil mi?
While I'm performing, I want you to keep the candy hawkers and the picture sellers out of the aisle.
Sahne aldığımda seyyar satıcıları ve fotoğrafçıları dışarı çıkarmanı istiyorum.
I've thought about getting a job at a fruit sellers of greengrocers But in the end it didn't work out.
Marketin manav reyonuna iş başvurusunda bulundum ama kabul etmediler işte.
One of the sellers must have it left here.
Seyyar satıcılardan biri düşürmüş olmalı!
Then we return to the sellers.
Eh, seyyar satıcılara geri dönüyoruz o zaman.
Cookbooks are sure sellers.
Ama üzüldüm doğrusu. Yemek kitapları her zaman satar.
Well, he, um... has also written three best sellers.
Üç tane çoksatan kitap yazdı o.
And on every street corner, the cries of the newspaper sellers :
Ve her köşe başında, gazete satıcıları şöyle bağırıyor :
It's one of my hottest sellers.
En çok istek alanlardan biri.
Prime Minister Sellers, may we have your comment?
Başbakan Sellers, yorumunuzu alabilir miyiz?
Prime Minister Sellers, correct?
Başbakan Sellers, değil mi?
But why change when your books are best sellers?
Ama kitapların çok iyi satarken neden değişesin ki?
- Henry Sellers.
- Henry Sellers.
Still, Henry Sellers coming here.
Neyse, Henry Sellers geliyor.
- Henry Sellers coming here.
- Henry Sellers buraya geliyor.
Henry Sellers.
Henry Sellers.
At least I'll have the honour of taking care of Mr Sellers.
En azından Bay Sellers'la ilgilenme şerefine nail olacağım.
It's an honour, Mr...
Bu büyük bir şeref Bay Sellers.
Dougal, say something to Mr Sellers.
Dougal, Bay Sellers'a birşey desene.
Don't ask Mr Sellers how old he is.
Bay Sellers'a yaşını sorma.
I'm Henry Sellers!
Ben Henry Sellers'ım!
I'm Henry Selleeeeeers!
Ben Henry Sellers'ım!
That you been putting it on Albert Sellers over at the funeral home. - I know Albert.
Defin evinde Albert Sellers'la yapıyormuşsun.
Take off the glasses. You look like Peter Sellers.
Çıkar şu gözlükleri, Peter Sellers'a benziyorsun.
His father is Arthur Digby Sellers.
Babası, Arthur Digby Sellers. O kimmiş lan?
Who the fuck is Arthur Digby Sellers?
Siktiğimin Arthur Digby Sellers'ı kimmiş?
So what? Fucking Arthur Digby Sellers wrote 1 56 episodes, Dude.
Amına koduğumun Arthur Digby Sellers'ı tam 156 bölüm yazdı işte, Ahbap.
Your money is being held by a kid named Larry Sellers.
Paran, şu anda Larry Seller adlı bir çocuğun elinde. Kuzey Hollywood'da yaşıyor,
Who does? Oh, Larry Sellers, this high school kid.
Oh, Larry Sellers'da, liseli bir çocuk.
This does describe a lot of best sellers.
- Çok satan kitapların birçoğunu açıklıyor.
You exploit the porters and you, the drink sellers. Let us make a decent living for God's sake!
Sen hamalları sen de meşrubat satıcılarını sömürüyorsun.
Without any further assumptions, what you'd predict is that what comes out is a picture of the world, a perception of the world, that satisfies the needs, and the interests, and the perceptions of the sellers, the buyers, and the product.
Sonra Forizon, Nazi gaz odalarının hiçbir zaman var olmadığını kanıtlamaya çalıştığı kitabını yayımladı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]