Separately tradutor Turco
861 parallel translation
We'll pay the coffee bills separately, okay?
Alman usulü yapalım, olur mu?
The Commissary wishes to see each one separately.
- Çok üzgünüm. Komiser ikinizi ayrı ayrı görmek istiyor, kurallar böyle.
Shall we take them separately or together?
Sence ayrı ayrı mı tavlamalıyız, beraberce mi?
Madame. Even if you could give me the history of each stone separately, - I'm still not interested.
Hanımefendi, bana oradaki her bir taşın tarihini anlatacak olsanız gene de ilgimi çekmezdi.
You must have taken the navy all around the world and discussed each ship separately.
Filoyu dünyanın dört bir yanına götürmüş ve her bir savaş gemisini tek tek tartışmış olmalısınız.
Then we will go separately.
O zaman ayrılalım.
Why do they give off twice as much when they are in the pitch blende as they do as they were tested separately?
Neden pitch-blende içindeyken, ayrı ayrı test edildiklerinde olandan iki kat daha fazla veriyorlar?
For that I'd expect you to come to the laboratory at least 3 times per week... separately for not more than 2 hours anyway on each visit.
Bunun için laboratuvarıma her biri iki saati geçmemek üzere haftada en az üç kez gelmeniz gerekecek.
Now ladies and gentlemen these can be bought together or separately.
Şimdi bayanlar ve baylar, bunlar birlikte ya da ayrı ayrı satın alınabilir.
I've tried it separately and together.
Orda duruyor, ama ortaya bir şey çıkaramıyorum.
Why do we have to travel separately?
Neden ayrı yolculuk ediyoruz?
But the point is, you have a much better chance together that separately.
Önemli olan, birlikte daha çok kurtulma şansınızın olduğu.
The bodies are constructed separately... to exact specifications, of reinforced plaster of Paris.
Vücutlar ayrı ayrı yapıldı... Paris'in onaylanmış alçılarının özelliklerini elde etmek için.
Buy them together. Buy them separately. Smile.
İster beraber ister tek tek alın.
They won't be sold separately.
Onları ayrı satamam.
We had found that the two working together could do much more than the two working separately.
Beraber çalışan iki kişi, ayrı çalışan iki kişiden çok daha başarılı olabileceğini farkettik.
We thought it would be better if we sat separately.
Ayrı oturursak daha iyi olur diye düşündük.
Why, I'd swear to either, separately.
Ayrı ayrı görsem, ikisi için de Bay Pelham derim.
They've become so ferocious that each one must be penned separately.
Öylesine hırçınlaştılar ki herbirini ayırmam gerekti.
I'll pay for it separately!
- Peki, daha sonra öderim.
Then I'll have to cut each of the four wires separately.
Sonra da dört telin her birini ayrı ayrı kesmem gerekiyor.
Wrap it separately.
Ayrı olarak paketleyin.
To wander separately?
Ayrı ayrı dolaşmak mı?
See, he could break the ring up and sell the diamonds separately.
Bilirsiniz ya, yüzüğü parçalayabilir ve elmasları ayrı satabilir.
You'll be taken separately.
Sizi ayrı olarak alacaklar.
No, a fern. There are three things separately.
Hayır, yalnız bir aşk merdiveni, toplamda üç ayrı parça çiçek.
We could sign our contributions separately, if you like.
İstersen makalelerimizi ayrı ayrı imzalayabiliriz.
Want them packed separately?
Ayrı ayrı mı paketlensin?
- Separately from what?
- Neden ayrı?
Did they talk together or separately?
Beraber mi konuştular yoksa ayrı ayrı mı?
Wrap them separately.
Ayrı ayrı sarsak olur mu?
Separately?
Ayrı ayrı mı sarayım?
So we live separately.
Ayrı evlerde yaşayalım.
We ride out separately in case they try to track us.
Peşimize düşmeleri ihtimaline karşı ayrı ayrı gideceğiz.
Separately, of course.
Ayrı bir yerde, elbette.
We must hang together, or we shall hang separately.
Ya birbirimize bağlanırız, ya da hepimizi bağlarlar.
Separately.
Ayrılalım.
- I insist that we leave separately.
- O zaman ayrı çıkmakta ısrarlıyım.
I know they arrive separately, but he's foreign, too, and they're both madly musical.
Biliyorum, ayrı ayrı geliyorlar... ama adam da yabancı ve ikisi de fena halde müzisyenler.
- They always arrived separately.
- Daima ayrı ayrı geliyorlarmış.
We can sleep separately today, don't you think?
Bu gece ayrı yatarsak sorun olmaz değil mi?
It comes separately, sir.
Ayrı olarak servis ediyoruz, efendim.
Would you embalm them together or separately?
Onları birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı mumyalıyorsun?
Alliance has been defined as two thieves, each with his hands so entangled in the other man's pocket that they cannot separately plunder a third.
İttifak iki hırsız olarak tanımlanmıştır her biri diğerinin cebini karıştırabilirken ayrı ayrı bir üçüncüyü yağmalayamazlar.
And the sauce, you cook separately in a pan
Ve sosu, başka tavada ayrıca pişir.
Separately, in a pan.
Ayrı bir tavada.
Separately
Ayrı bir tavada.
Masao, let's stop sleeping separately from tonight onwards
Masao, bu akşamdan itibaren ayrı odalarda yatmaya bir son verin.
That's provided that they buy my inventory separately.
Ve tabii mal stokumu ayrıca satın alırlarsa.
I'd like to introduce a motion to have the convictions reviewed separately
Verilen hükmün ayrı ayrı tekrar gözden geçirilmesini talep ediyorum.
The children will ride separately.
Çocuklar ayrı kayıkla gidecek.