Serin tradutor Turco
1,452 parallel translation
But it's cooler outside.
Ama dışarısı daha serin.
No, a ton of lives, just nothing cool.
Hayır, hayatımızın bir ton, sadece hiçbir şey serin.
Lay your shit by the TV and watch this shit.
Bokunuzu TV'nin kenarına serin ve bu boku seyredin.
The kind with the white, sandy beach and the palm trees... and the cool, clear, blue water?
Beyaz kumsal bir plajı, palmiyeleri... serin, berrak, mavi suyu olan türden mi?
It feels as if my whole head... has filled up with spring water, all cold and clear.
Sanki bütün kafam memba suyuyla dolmuş gibi, serin ve tertemiz.
A little nippy.
Biraz serin.
Which is my way of saying we were cavemen. I went to camp so long ago that I can remember saying,
Kampa o kadar eskiden gitmiştim ki serin günlerde kabile liderlerimizle kürk avına çıkardık.
Little chilly out there.
Dışarısı biraz serin.
I'm grateful for the cool cool night breeze.
Gecenin serin esintisine şükrediyorum.
"And you, Miss Julip. You're a warm breeze on a cool afternoon."
"Siz, Bayan Julep, serin bir öğleden sonraki ılık meltem gibisiniz."
The evening's chilly air caused her lingering sinus infection to flare up.
Serin akşam havası sürüp giden sinüs enfeksiyonunu azdırdı.
It's cool in summer.
Yazın serin tutar.
No, the church is cool, I'd bring a sweater.
- Hayır, kilise serin. Süveter giysem iyi olur.
And off he goes into the wild blue yonder
Kızgın kumlardan serin sulara...
- A little chilly in here.
- Burası biraz serin.
- We could have a snack and fresh breath.
Biraz tıkınabilir ve serin bir nefese sahip olabiliriz.
I know you think I messed up, Dad... but I did this to feel like my own person. I think they're cool.
Ne düşündüğünü biliyorum Ben, baba berbat, ama bu benim kendi gibi hissediyorum vermedi kişi, Ben serin olduğunu düşünüyorum,
Pretty coId-bIooded, kid.
Oldukça serin kanlı biriymişsin.
Son, it's a little chilly.
Oğlum, hava biraz serin.
Hey, they keep us cool in the summer, pal.
Hey, dostum onlar yazın bizi serin tutuyor.
- It's chilly today.
- Bugün biraz serin.
'It's about five so it's quite chilly.'
Saat 5 civarı. Dolayısıyla hava biraz serin.
But what we are going to have is a warm master-genie friendship.
Ancak biz gayet serin bir sahip-cin arkadaşlığı kuracağız.
Yeah, it is kind of nippy in here.
Evet, biraz serin gibi.
The nights are cooler and a far better time for them to move around, so every evening they set off in search of water.
Geceler serin ve onların ortalıkta gezindikleri zamanlardan daha iyi. Bu yüzden her gece su arıyorlar.
It'll be cooler there.
- Evet, orası daha serin olur.
It's just perfect for the road, you know? You can just keep it comfy and simple.
Özellikle seyahatte tercih ederim çünkü çok rahat ve serin tutuyor.
" That cool breath of fresh air...
" Bu temiz havanın serin nefesi...
Oh, yeah. Everybody's chillin'.
Burası oldukça serin.
This fresh air feels great!
Burası çok serin. Harika!
Keep your head cool.
Duruşunu serin tut.
It's lovely and cold.
Çok güzel ve serin.
We went to the bank, took out our money... and went to the movies where it was lovely and cool.
Bankaya gittik, paramızı çektik... ve sinemaya gittik, salon serin ve çok güzeldi.
It was a warm day, birds were singing..
Serin bir gündü, kuşlar ötüşüyordu.
I don't know. "Cool Water".
Bilmiyorum. "Serin Su".
You're "cool" enough to hum while making sex now.
Ama sevişirken inleyecek kadar "serin" değildin.
Always cool, clear and bright
Her zaman serin, berrak ve parlak.
It's cool in summer, but freezing in winter.
Yazları serin oluyor, ama kışları buz gibi.
I like coming here, the air is cool.
Buraya gelmeyi çok seviyorum. Hava biraz daha serin.
The atmosphere's odd there.
Orada hava serin.
You're the only one who keeps her head.
- Kafasını serin tutan bir tek sen varsın.
Their journey on this continental raft has taken them through cool forests and fiery deserts and changed them forever
Bu karasal saldaki yolculukları onları serin ormanlardan ve yakıcı çöllerden aldı ve sonsuza dek değiştirdi.
Six feet below the surface honey ants hang like clusters of golden grapes in cool humid larder chambers
Yüzeyden iki metre aşağısında bal karıncaları serin, nemli kiler odalarda altın üzüm salkımları gibi sarkıyor.
Here moist valleys and cool peaks provide a haven for Australia's living links with the past
Burada nemli vadiler ve serin doruklar Avustralya'nın geçmişle yaşayan bağları için bir sığınaktır.
Most of Australia's native plants and animals began to evolve in wet cool forests like these
Avustralya'ya özgü pek çok yerli bitki ve hayvan bu gibi yağışlı ve serin ormanlarda evrimleşmeye başladı.
Unlike the Platypus the Echidna moved out of the cool forests and now ranges across the whole continent
Gagalı memelinin aksine, ekidina serin ormandan çıktı ve artık tüm kıtaya yayıldı.
Cool, salty breeze.
Serin, tuzlu esinti.
It's supposed to be chilly tonight.
Bu gece serin olacakmış.
Comfy and simple.
Rahat ve serin.
The breeze off the lake will keep you cool all night.
Gölden gelen esinti odayı serin tutar.
Stay cool.
Serin ol.