Session tradutor Turco
4,393 parallel translation
I sprung for the session.
Kaydın parasını ödedim.
I guess you're probably in a session.
- Seanstasındır muhtemelen.
The sax player. The session guy.
Saksafoncu, stüdyocu adam.
Court is in session.
Mahkeme basladi.
Court is in session.
Mahkeme baslamistir.
That's a dark way to start the session.
Seminer için korkutucu bir başlangıç.
Close up for a J.O. session?
Ne yapıyorsun? Asılıyor musun?
I can get my degree in 18 months if I do a summer session.
Eğer yaz okuluna gidersem, okulu 18 ayda bitirebilirim.
I'm in the middle of a session.
Şu anda bir görüşme seansımın ortasındayız.
I'm in the middle of a session.
Seansin ortasindayim.
Maybe we can vote for it in our plenary session tomorrow.
Belki bunu yarınki genel kurul oturumunda oylayabiliriz.
Because this is like a therapy session.
Bu konuşma terapi seansına benzedi.
They "Kissing in the Red Zone" hit makers, we can now say Wobbly Legged Rats are gonna be coming in and doing a live session later in the week, which people are looking forward to enormously.
Başarılı grup "Kissing in the Red Zone" artık Wobbly Legged Rats bu hafta gelip prova yapacak. Herkes tarafından merakla bekleniyorlar.
Are you guys doing a live session tonight?
Bu gece prova mı yapıyorsunuz? - Evet.
♪ Shut the window there ♪ ♪ We should keep this session intimate ♪
# Pencereyi kapatalım Seansı gizli tutmalıyız #
Okay, within days of being in the chamber, Sara, sure, but you haven't had a session in a year.
Pekala, elbette haznede kaldığın günlerde olabilir Sara, ancak bir yıldır seansa girmedin.
I think it's time for one more session.
Sanırım ilave bir seansın tam zamanı.
Paige was just one more session.
Paige bir seans daha almıştı.
It's imperative for Dr. Andover's concentration that he has no distractions during the session.
Oturum esnasında dikkatinin hiç dağılmaması Dr. Andover'ın konsantrasyonu için elzemdir.
I'll see you after your session,'kay?
Seansından sonra görüşürüz, olur mu?
Now, Blake, during your session in the chamber, did you see anything strange?
Bak, Blake, haznedeki seansın süresince, tuhaf bir şey gördün mü?
Maybe it's time for one more session, Doctor.
Belki de ilave bir seansın zamanı geldi Doktor.
I really had a session with Stafford.
Stafford ile tam bir seans yaptık.
I'm in the middle of a training session.
Şuan bir eğitimin ortasındayım.
Your... mind gonna be wandering during the middle of my session?
Asıl seni kucağıma aldıktan sonra beynin sersemleyecek.
This morning a plenary session of the Czechoslovakian Olympic Committee succumbed to the Moscow pressure and decided that Czechoslovakian athletes wouldn't attend the 23rd Summer Olympic Games in Los Angeles.
Bu sabah yapılan görüşmelerde, tüm Çekoslovak Olimpiyat Komitesi üyeleri, Moskova'nın baskısına yenik düşerek Çekoslovak atletlerin Amerika'nın Los Angeles eyaletinde gerçekleşecek olan 23.Yaz Olimpiyat Oyunlar'na katılmayacağına karar verdiler.
He was getting better with my help, but his mother, a religious woman, ended the session, lost touch.
Benim yardımımla iyileşiyordu, ama annesi dindar bir kadındı, seansları kesti biz de iletişimi kaybettik.
And when we have a session, I feel like an actress playing myself.
Randevumuz bittiğinde, kendimi canlandıran bir aktris gibi hissedecekmişim.
What about the band's marathon jam session?
Orkestranın doğaçlama yapmasına ne dersin?
What about the band's marathon jam session?
Grubun doğaçlama performansı ne olacak?
I wasn't told that I had a 9 : 00 A.M. session.
Sabah 9 terapim olduğu bana söylenmemişti.
Good session.
Evet. - Güzel seanstı.
Your mom was pretty much an open book at our session this morning.
Annen bu sabahki seansımızda tam bir açık kitap gibiydi.
Before session begins, your honor, I would like to approach the bench.
Sayın hâkim, duruşma başlamadan önce kürsüye yaklaşmak istiyorum.
To Do That During A Session.
Bir seans boyunca onunla uğraşmak.
Sit down, will you? We have to finish the session.
Seansımızı bitirmemiz gerekiyor.
I know that it hurts, Suki... but if you will do just one more session on the main unit... then we can move you out of here and into Juniper Tower... where you can continue your therapy at home... with this portable burn unit.
Canını yaktığını biliyorum, Suki. Ama ana ünitede bir seans daha yaparsan seni buradan çıkartıp Juniper Kulesine göndeririz. Orada evindeyken terapine bu portatif yakma ünitesi ile devam edebilirsin.
You know you can't afford to miss a session.
Bir seansı dahi kaçırmayı göze alamazsın.
You know this session really is just to notify you of Annie's intention.
Yani bu seans sadece seni bilgilendirmek amaçlıydı... Annie'nin niyeti hakkında.
We, uh... we have a session scheduled for... now?
Terapi seansımız vardı. Tam olarak... şu anda başladı.
Mr. Elliot will come get you for group session.
Bay Elliot grup terapisi için gelip seni alacak.
If that's how you're going to be, this session is over.
Eğer böyle devam edeceksen bu şov burada biter.
Gets up to play at a cutting session, and he fucks it up.
Caz yarışmasına çalmaya hak kazanmış. Ama sıçıp batırmış.
Well, I thought the session was more about me.
Seansın daha çok benle alakalı olduğunu sanıyordum.
Hmm? I'd like to take my session at the guest house now if that's cool.
Sorun değilse, misafir evindeki seansımı şu an yapmak istiyorum.
Maybe next session you can send us to a fucking holocaust museum.
Belki önümüzdeki sefer bizi Soykırım Müzesine gönderebilirsin.
Your partner has already initiated the session.
Partneriniz zaten kendi oturumunu başlattı.
Interrogation of Col.Ryszard Kuklinski continued after a technical break, Session 11.
Albay Ryszard Kuklinski'nin sorgusu teknik bir aradan sonra, on birinci oturum ile devam ediyor.
I can clean them up after the session.
Seanstan sonra ben onları temizlerim.
Court is in session.
Durusma baslamistir.
As much as she enjoyed your session together,
Biraz öyledir.