Set up a meeting tradutor Turco
514 parallel translation
We're trying to set up a meeting with the parties interested in her welfare.
Her şey yolunda mı? Onun iyiliğini isteyen herkesle bir görüşme ayarlamaya çalışıyorum.
Kiyomori had set up a meeting with Moritou!
Kiyomori, Moritou ile bir buluşma ayarlamış!
If Maddox is open, tell Ryan to set up a meeting.
Maddox'la benim için bir toplantı ayarlamanı istiyorum.
Oh, uh, when you get back to the office, would you set up a meeting with the heads of the departments?
- Oh, ofise ne zaman döneceksin? - Bölüm başkanlarıyla bir toplantı ayarlayabilir misin?
I can set up a meeting after work at this address.
İş çıkışında şu adreste bir toplantı ayarlayabilirim.
He'll set up a meeting with someone you absolutely trust.
Tamamen güvendiğin biriyle bir toplantı ayarlayacaktır.
Maybe if we try to set up a meeting with O'Banion...
Belki de O'Banion'la bir toplantı daha ayarlarsak...
Will you set up a meeting with Laureen Hobbs?
Laureen Hobbs ile bir görüşme ayarlayabilir misin?
- He'd call later and set up a meeting.
- Bugün beni arayacak ve bir buluşma ayarlayacağız.
How come you set up a meeting for me with this guy, and don't check with me?
Bana sormadan nasıl gidip de o adamla bir buluşma ayarlayabildin?
- Did you set up a meeting with him?
- Onunla görüşme mi ayarladınız?
Do you want me to set up a meeting?
Bir toplantı ayarlamamı ister misin?
[Woman's Voice] Do you want me to set up a meeting?
Bir toplantı ayarlamamı ister misin?
I'll set up a meeting.
Bir toplantı ayarlarım.
Why don't I call Brian now and set up a meeting?
Neden hemen Brian'ı arayıp bir buluşma ayarlamıyorum?
When do you think we could set up a meeting?
Ne zaman için buluşma ayarlayabiliriz dersin?
Set up a meeting.
Bir görüşme ayarla.
I figured you'd look at it that way, so I set up a meeting for Sunday brunch.
Evet, ben de böyle bakacağını düşünüp ikiniz için bir pazar kahvaltısı düzenledim. - Ne?
'Listen, Emily, I wanna wrap this thing up the minute we land in Rio. 'So set up a meeting at the airport and don't you take no for an answer.'
Şimdi dinle, Emily, Rio'ya iner inmez... olan bitenin bir özetini istiyorum... havaalanında buluşalım... sakın cevabı olmayan birşey kalmasın.
L set up a meeting for tomorrow at 3 : 00. Be there.
Yarın saat 3'e size bir randevu aldım.
I've set up a meeting.
- Bir buluşma ayarladım.
You should set up a meeting.
Bir toplantı hazırlamalısın.
I set up a meeting with Gorman to get him off my back.
Benim yakamdan düşsün diye ona Gorman'la buluşma ayarlamıştım.
I'm gonna do it. I'm gonna call my lawyers, set up a meeting for next week.
Yapacağım, avukatlarımı arayacağım, gelecek hafta bir toplantı düzenleyeceğim.
I'm gonna call my lawyers and set up a meeting for next week, and I'm gonna turn everything over to Danny.
Avukatlarımı arayacağım, haftaya bir toplantı düzenleyeceğim ve her şeyi devredeceğim, Danny'ye.
But if you don't set up a meeting with him before he drops the third target you'll pray for a lifetime of Tomas's attentions his delicate touch.
Ama üçüncü hedefi de haklamadan önce onunla bir buluşma ayarlamazsan... ömür boyu Tomas'ın ilgisini ve hassas dokunuşlarını... özlersin.
So I set up a meeting with the guys way out in the sticks.
O yüzden ıssız bir yerde buluşma ayarladım.
I'll call Buddy and set up a meeting.
Buddy'i ararım. - Buddy kim?
He asked us to call Buddy, set up a meeting.
- Buddy'i arayıp randevu ayarlayacak.
- I'll set up a meeting in a few days?
- Birkaç gün içinde bir toplantı ayarlarım.
I'm going to set up a meeting with HarIan HartIey - KIump!
Harlan Hartley'le, görüşme ayarlayacağım...
- I set up a meeting with him.
- Onunla bir toplantı ayarladım.
Kira once told me about a prearranged signal the resistance used on Terok Nor to set up a meeting.
Kira bir keresinde Terok Nor'da direnişcilerin kullandığı bir toplantı işaretinden bahsetmişti
But when I set up a meeting with my associates, and you don't show up, it reflects poorly on me.
Ama meslektaşlarımla bir görüşme ayarladığımda gitmezsen bu beni zor duruma düşürür.
Mr Schultz is trying to make trouble, but I set up a meeting next week, and it is then I will make my position clear.
Bay Schultz başımıza sorun olmaya çalışıyor ama gelecek hafta onunla bir toplantı ayarladım. Ondan sonra bende konumumu belirleyeceğim.
Set up a meeting. We got one last chance.
Yarın için bir başka toplantı ayarla.
Can I set up a meeting?
Bu işte senden iyisi yoktur, John, Bir görüşme ayarlayayım mı?
He had to go set up a meeting with G'K...
G'Kar'la bir toplantı- -
I need you to set up a meeting for me.
Benim için bir buluşma ayarlamalısın.
We'll set up a meeting someplace public, like a roller rink or a boutique.
Halka acik bir yerde bir görüsme ayarlayacaz, mesela buz pateni pistinde veya bir butikte.
Let's set up a meeting.
Bir toplantı ayarlayalım.
I needed to coordinate with President Joo's schedule and set the meeting up at Kingdom but I seemed to have made a mistake.
Başkan'ın programını ona göre ayarlamam lazımdı ama ben hata yaptım.
In view of what you've told us, I'll set up a town council meeting.
Anlattıklarınız ışığında bir şehir meclisi toplantısı düzenleyeceğim.
I've set up a faculty meeting.
Bir tane fakülte toplantısı ayarladım.
And we'll set up a pretrial meeting with Blomberg's lawyer.
Ayrıca Blomberg'in avukatıyla duruşma öncesi bir toplantı ayarlayacağız.
First time I did something was when a meeting was set up between myself...
Yaptığım ilk şey bir buluşma ayarlamaktı...
See, three days earlier... Tina had set up a secret lunch meeting at some steak joint in Manhattan.
Üç gün önce Tina Manhattan'da Lou ve Sid için bir buluşma ayarlamıştı.
We'd set up a very important meeting.
Çok önemli bir randevumuz vardı.
A meeting that turned into a peek-a-boo session with bullets, set up by someone who's been playing me like a violin.
Beni maymun gibi oynatan birinin tezgahladığı buluşma, resmen kurşunlarla saklambaca dönüştü.
Set up a meeting.
Onunla bir toplantı ayarla.
The boy's in a meeting right now I set up for him over at McNeil.
Çocuk şu anda bir toplantıda. McNeil'la görüşüyor.