Shall i come with you tradutor Turco
69 parallel translation
- Shall I come with you?
. - Sizinle geleyim mi?
Shall I come with you?
Seninle geleyim mi?
Shall I come with you?
Sizinle geleyim mi?
Shall I come with you?
Sana eşlik edeyim mi?
Shall I come with you?
- Sana eşlik edebilir miyim? - Tabii.
Are you sick? Shall I come with you?
İyi misin, sana eşlik edeyim mi?
Darling, shall I come with you?
Sevgilim, seninle geleyim mi?
- Shall I come with you?
- Sana katılabilir miyim?
Alright, I'll talk to the owner. - Shall I come with you?
Peki, ben mülk sahibiyle bir konuşayım.
Shall I come with you, Father?
- Ben de sizinle gelebilir miyim Peder?
- Shall I come with you?
- Seninle gelebilir miyim?
- Shall I come with you?
- Seninle geleyim mi?
- Shall I come with you?
- Sizinle gelebilir miyim?
- Shall I come with you?
- Seninle gelmemi ister misin?
- Shall I come with you?
- Ben de gelebilir miyim?
Shall I come with you?
- Gelmemi istemediğine emin misin? - Hayır hayır.
Shall I come with you?
Bende geleyim mi?
- Shall I come with you?
- Senle gelebilir miyim?
- Shall I come with you?
- Sizinle geleyim mi?
Shall I come with you?
Ben de seninle geleyim mi?
- Shall I come with you, bruv?
- Seninle geleyim mi ağabey?
One day I shall come and drench you with the blood of Hagen Tronje!
Bir gün geleceğim ve Hagen Tronje'nin kanı ile seni sırılsıklam yapacağım.
Shall I come up with you?
Sizinle geleyim mi?
Therefore, with delicacy and care, I wish you also to prepare Bodo when his time too shall come.
Bu nedenle, hassasiyet ve dikkatle, Bodo'yu da kendi sırası için hazırlamanı isterim.
If you don't come with me this instant, I shall run amok.
Benimle hemen şimdi gelmezsen sapıtacağım.
Please! I'd advise you to come with us or else we shall have to appeal to the ambassador.
Size bizimle gelmenizi öneririm Bay Baines, aksi takdirde Büyükelçi'ye başvuracağız.
- Then I shall come with you.
- peki ben seninle geleyim.
No, I can't come with you to see the cherry trees... but I shall remember that you asked me.
Hayır, seninle kiraz çiçeklerini görmeye gelemeyebilirim... ama bana söylediklerini unutmayacağım.
Shall I come to the bus stop with you?
Otobüs durağına kadar, seninle geleyim mi?
I've left my father's house and I shall not return unless you come with me.
Babamın evini terkettim ve eğer benimle gelmezsen geri dönmeyeceğim.
But if the two of you have not returned to Colbin within one night, I shall come back and kill you with my own hands, and burn this place to the ground once and for all.
Ama ikiniz de bir gün içinde burayı terk etmezse buraya gelir ve ikinizi de ellerimle gebertirim! Burayı yakarım! İçinde sizinle beraber!
Then I shall come with you.
Öyleyse seninle gelmeliyim.
If you're not over here in 20 minutes with my door, I shall come over there and insert a large garden gnome in you.
20 dakikaya kapımla buraya gelmezsen... oraya gelip sana... uzun bir bahçe cücesi monte edeceğim.
So, until that shining day... may it soon come... when I shall once again honor you with offerings... goodbye, Robert.
Yani başka bir güneşli günde... bana geldiğini haber verki... ziyaretinle onur duyabileyim... Güle güle, Robert.
Well, I shall claim the privilege of a graduate and come and take tutorials with you.
O halde sizin sizin için özellikle.. ders vakti rica etmek için gelmek zorunda kalacağım.
Shall I come with you?
Seninle gelmemi ister misin?
Very well, Gus. I shall come with you.
Pekala Gus, seninle geleceğim.
Shall I come up with you, talk to your boytriend?
Seninle gelip, erkek arkadaşınla konuşmamı ister misin?
Shall I come out with you and Ben?
Ben ve seninle dışarı geleyim mi?
- Shall I come in with you?
- Seninle geleyim mi?
If you don't come with us I shall never stand up
Bizimle gelmezseniz asla ayağa kalkmam.
Shall I come home with you?
Seninle eve gelebilir miyim?
You change your mind. Then I shall come with you.
Fikrimi değiştirdin, ben de seninle geliyorum.
When you are well, you shall come and stay with me where I can keep an eye on you.
- İyileştiğinde yanıma dönmelisin.
Come back here again and my master and I shall see that you leave with more than just your tails between your legs.
Geri gelin de, efendim ve ben sadece kuyruğunuzu sıkıştırıp gitmekle yetinmeyeceğinizi gösterelim size.
Shall I come in with you?
Seninle gelmemi ister misin?
I shall come at you with everything I got because the limelight can only shine on one of us.
Tüm gücümle senin üstüne geleceğim çünkü sahne ışıkları yalnızca birimizi aydınlatabilir.
Out of my house and never come near again, else as God's my judge, I shall run you through with my own steel!
Defolun evimden ve bir daha da gelmeyin. Yoksa Tanrı şahidim olsun, ikinizi de silahımla kovalarım.
What I'm guessing it says is that considering the, shall we say, bumpy road we've been on the last week or so, that the figures your brilliant co-workers up the line ahead of you have come up with
Anladığım kadarıyla raporunuzun özeti son bir haftadır yaşadığımız zorlukları göz önüne alırsak sizin üzerinizdeki meslektaşlarınızın öne sürdüğü sayılar artık hiçbir şey ifade etmiyor.
Shall I come into dinner with you?
Akşam yemeğinde sana katılayım mı?
Shall I come along with you?
Seninle geleyim mi?