She's a beauty tradutor Turco
278 parallel translation
She's a beauty.
Çok güzel.
- Why, she's a beauty!
- Niçin, O çok güzel!
She was extremely kind, but I was always sure... she would never have thrown her life away on a male beauty in distress.
Çok iyi bir insandı, ama hiçbir zaman onun gibi borca batmış bir erkek güzeli için tüm yaşantısını bir kenarı atmayacağından hep emindim.
Beauty takes a long time to do so But gradually she discovers a light in her hated captor's eyes a light where entreaty and love are discernible
Güzel'in bu duruma alışması zaman alır fakat günbegün nefret ettiği kendisini tutsak eden kişinin yüreğinde bir ışık görür.
She's smart, and she's a beauty, and she's full of lick and fiire.
Zeki, güzel vr zehir gibi.
She's a beauty, sir.
o çok güzel efendim.
All we've got on Sally is she was once a bathing beauty.
Sally hakkında tek bildiğimiz güzellik yarışmasına katılmış.
She's a beauty.
Ne güzel bir kız.
She's a beauty, eh, Captain?
Etten kemikten daha iyi.
She's a beauty
Güzel kadınmış.
And if she doesn't appreciate the nobility of your conduct if she uses the beauty of your nature as a weapon for bargaining then she's obviously not worth the chivalry or the nobility.
O senin hareketinin asaletini takdir edemiyorsa mizacının güzelliğini bir pazarlık silahı olarak kullanıyorsa demek ki mertliğine ve asaletine asla değmez.
She's not a nurse, just a beauty to boost morale.
O bir hemşire değil, moral kaynağı bir güzellik sadece.
She's not ugly. Maybe not a classic beauty, but she's very attractive and elegant.
Belki klasik bir güzelliği yok ama bence çekici ve zarif biri.
She's a beauty!
Çok güzel bir şey!
- She's a beauty.
Ne harika kadın şu annen!
- I hear she's a beauty.
Çok güzelmiş dediler.
- She's a beauty, isn't she?
- Çok güzel bir parça, değil mi?
She's not a raving beauty anymore.
Artık öyle çılgın bir güzelliği yok.
She's a graceful beauty, don't you agree?
Zarif bir güzelliği var, katılmaz mısınız?
She is a student... a KomsomoI member... an athlete... And with all this, she's just a beauty.
O bir üniversiteli, komsomol, sporcu, ve tek kelimeyle o bir güzellik timsali!
Yes, she's a beauty.
- Bomba gibi!
The most fabulous things happen to a girl... when she tries Pond's seven-day beauty plan.
Yedi günlük güzellik planını denediğinde çoğunlukla bir kızın başına muhteşem şeyler gelir.
She's a beauty!
Bayağı güzel ama!
"She's a beauty", they say.
Mesela "Çok güzel" diyorlar.
You think they're laying out two bits a throw just to watch you poke your head up into the sunlight? Or Alice look like she just stepped out of a beauty parlor?
Kafanı dikip güneş ışığına baktığını seyretmek için mi adam başı 20 sent verdiklerini sanıyorsun?
She's a great beauty.
Muhteşem bir güzelliği varmış.
She's a beauty, Mr. Franklin.
Harika güzellik, Bay Franklin.
The operation went smoothly lt's a success My mom's a beauty But she has aged through the hard years
ameliyat iyi geçti bu harika annem yaşayacak o kadar zorlu yıllardan sonra hala hayatta hep çok onurluydu başkalarında hiç sadaka kabul etmedi biliyorum, onu çok seviyorsun
She's a beauty!
Çok güzel bir kız!
Before you take her to bed, she's a thing of beauty.
Onu yatağa atmadan önce güzeller güzelidir.
Oh, she's a beauty.
Ahh, bir güzellik abidesi.
She's a well-known beauty She has many admirers
Güzelliği dillere destandır bir çok kişinin arzularını süsler
- She's the life of the ghetto no doubt. - She was once a great beauty.
Çok güzeldi bir zamanlar.
I If she -'s a beauty. she -'II get under your collar
Güzel biriyse Seni avucunun içine alacak
She's a beauty
O çok güzel.
She's so nice. What a beauty!
Ne kadar tatlı, ne kadar güzel!
She's a beauty.
O güzel biri.
She's a so-called fantasy beauty.
Bir Hayal kadar güzel.
Ah, she's a beauty.
Bu oldukça güzel.
She's a rare beauty, I'm sure you'll be pleased.
Nadir bir güzelliği var Eminim ki beğeneceksin
I must say, she's a beauty, isn't she?
Gerçekten çok güzel, öyle değil mi?
She's a beauty, isn't she?
Güzel, değil mi?
- She's a beauty.
- Güzel bir kısrak.
She's a beauty!
O çok güzel!
She's a beauty, Colonel.
Bu çok güzel Albay.
She's a beauty, isn't she?
- Çok güzel, değil mi?
She's in for a beauty.
Çok iyi biri olmalı.
- Quite a beauty! - She's somethin', isn't she?
Ge.rçekten güzel.
She's quite a little beauty, isn't she?
Rose hakkında ne düşünüyorsunuz?
For a while, she was the embodiment of it all... beauty, love, sex... until he got bored and passed her on.
Bir süre, güzelliği, aşkı ve seksi için onunlaymış. Sıkılıp, başından atana kadar...
She's a real beauty, isn't she?
- Gerçekten çok güzel, değil mi?
she's a teacher 19
she's an angel 39
she's a doctor 61
she's a student 17
she's a bitch 68
she's a nurse 43
she's awesome 57
she's a good person 54
she's an actress 46
she's angry 20
she's an angel 39
she's a doctor 61
she's a student 17
she's a bitch 68
she's a nurse 43
she's awesome 57
she's a good person 54
she's an actress 46
she's angry 20
she's a cop 45
she's all yours 169
she's an artist 28
she's a nice girl 69
she's amazing 159
she's a witch 45
she's a liar 72
she's alive 479
she's adorable 65
she's all right 262
she's all yours 169
she's an artist 28
she's a nice girl 69
she's amazing 159
she's a witch 45
she's a liar 72
she's alive 479
she's adorable 65
she's all right 262