She's a nurse tradutor Turco
308 parallel translation
I'll say she is. All a nurse needs to do is to get into one jam and she's through.
Bir hemşire hep başını belaya sokma gereği duyar ki, o da böyle yaptı.
Mrs. Van Hopper's cold has turned into flu, so she's got a trained nurse.
Bayan Van Hopper'ın nezlesi gribe dönüşünce, eğitimli bir hemşire tuttu.
I was his wife's nurse. She was sick a long time.
Karısının hemşiresiydim.
She's a nurse.
O, hemşirelik yapabilir.
She's raising a rumpus with that nurse of hers again.
Hemşiresiyle kıyameti koparıyor yine.
She's no good as a nurse, nor to sacrifice herself, but...
Zavallı kız. Az önce bize katıldı. Onu neşelendirmeye çalışıyoruz ama...
- I can call Ma, she's a nurse.
- Annemi arayabilirim, hemşiredir.
She's a wonderful nurse.
Harika bir dadıdır.
She's a nurse, too.
O da bir hemşire.
She's a good nurse but we can't have her become a China case.
O iyi bir hemşire ama... onun bir Çin sendromu haline gelmesine göz yumamayız.
That nurse, she's taking a shower!
Bir hemşire duş alıyor!
And she's a nurse.
Ve kendisi bir hemşire.
She's not a nurse, just a beauty to boost morale.
O bir hemşire değil, moral kaynağı bir güzellik sadece.
She's a nurse.
O bir hemşire.
Ask your wife - she's a nurse.
Karına sor, o bir hemşire.
No, but she should have a nurse who's older and more experienced.
Hayır, ama belki de daha yaşlı, daha deneyimli, hayatı tanıyan bir hemşire olsa daha iyi olur.
And my wife, she's a nurse.
Eşim, o da hemşire.
A good nurse always treats her patients that way. It proves she's interested.
İyi bir hemşire hastaları daima böyle tedavi eder.
Let's say, Miss Dickinson's a very conscientious nurse and likes to tidy up before she goes.
Bayan Dickinson işine çok bağlı bir hemşiredir... ve gitmeden önce ortalığı toplamayı sever.
The daughter says she's a licensed nurse... so she can give the necessary IVs and treatment.
Kız diplomalı bir hemşire olduğunu söylüyor. Gerekli serum ve tedaviyi yapabileceğini iddia ediyor.
Why couldn't she be a young nurse?
Neden genç bir hemşire olamamış ki?
She's a Red Cross nurse
Kızılhaç'ta hemşire.
She's a strange person, but it's better than waitin'around... for some fat nurse to answer the notice.
İlginç biri. Fakat şişko bir hemşirenin... ilanıma cevap vermesini beklemekten iyidir.
She bit her Nipple a nurse.
Bir hemşirenin göğüs ucunu ısırarak koparmış.
Oh, that Bowers woman. She's a nurse, isn't she?
Bowers bir hemşire.
Rosalie's gone to get Miss Bowers. She's a nurse. She'll look after you.
Bayan Bowers gelip sizinle ilgilenecek.
He called the night nurse, and she came in with a shot.
Gece hemşiresini çağırdı ve hemşire elinde şırıngasıyla geldi.
- She is a nurse, for God's sake.
- O bir hemşire, Tanrı aşkına.
All the years that I've known old Virginia, she thinks I've forgotten she's a nurse.
Virginia'yı yıllardır tanırım... hemşire olduğunu unuttum sanıyor.
But the nurse was so sloppy, she didn't put the bed rails up... and so the aunt fell out of bed and is now a complete cripple.
Ama hemşire o kadar dikkatsizmiş ki yatak korkuluklarını kaldırmamış ve teyzesi yataktan aşağıya düşerek sakat kalmış.
Yeah, well, she's a nurse.
O bir hemşire. Biliyorsun.
She's a nurse.
Annen hemşire.
Well, Nurse Mary nibbled a trotter or two, but oh, Cap, she's such wonderful girl. She helps me with all my letters. She can do all the German spelling, and she's terribly good at punctuation.
Ölünüzü çıkartın!
Then she told me she saw a brick wall coming down, and the nurse wanted to protect the babies and jumped over it.
Sonra bana söylediği tuğla duvarlardan biri birden yıkılmış ve hemşire elindeki bebeklerle birlikte öne hamle yapmış.
Well, Nurse Mary nibbled a trotter or two, but oh, Cap, she's such wonderful girl.
Hemşire Mary de bir iki domuz paçası atıştırdı, ama Yüzbaşı, öyle harika bir kız ki.
She's, uh, a nurse.
O, şey, bir hemşire.
His nurse is a Ms. Calder whose attentiveness suggests not only that she is his disciple but also that tenderer feelings may be involved.
Onun hemşiresi Bayan Calder gösterdiği ihtimama bakılacak olursa onun yardımcısı olmasının yanında ona karşı şefkatli hislerde beslemesi sözkonusu olabilir.
Miss Tita, a stray bullet... hit Roberto's wet nurse on the head... when she was coming here.
Bayan Tita, yolunu şaşırmış olan mermi... Roberto'nun sütannesini başından vurdu... buraya gelirken.
I think she's a night nurse.
Sanırım hemşire.
She's a fucking nurse.
O, lanet bir hemşire.
Actually, she's a witch posing as a nurse.
Aslında hemşire kılığında bir cadı.
She's more than a nurse.
Hemşireden öte bir şey.
She has a full-time nurse.
Daimi bir bakıcısı var.
- No, Frank, the pin. She's a nurse.
- Hayır, rozet, o bir hemşire.
She's a nurse at a convalescent home in Worcester, Massachusetts.
Michelle ; Worcester, Massachusetts'teki bir huzur evinde hemşire.
I thought nurse what's her name said she was rogered by a ghost.
Hemşire, adı her neyse, bir hayalet tarafından saldırıya uğradığını söylüyor.
She's a nurse.
Kendisi hemşiredir.
No, she worked there. She was a nurse in the university clinic for, like, 20 years.
20 yıl kadar universite kiliniğinde hemşire olarak çalışmış.
Her name was Katherine Rutherford. She worked as a nurse at the university clinic.
Üniversite kiliniğinde hemşire olarak çalışmış.
It's okay, she's a nurse.
O bir hemşire. Pardon.
She's a nurse.
O hemşiredir.
she's a teacher 19
she's an angel 39
she's a doctor 61
she's a student 17
she's a bitch 68
she's awesome 57
she's a good person 54
she's an actress 46
she's angry 20
she's a cop 45
she's an angel 39
she's a doctor 61
she's a student 17
she's a bitch 68
she's awesome 57
she's a good person 54
she's an actress 46
she's angry 20
she's a cop 45