She's not at home tradutor Turco
118 parallel translation
Ah. And she's not at home either.
Ve evinde de değil.
- She's not at home.
- O evde değil.
She's not at home.
Evde değil.
- She's not at home. - You're the young fellow...
- Sen genç adamsın...
She's not at home?
Evde değil mi?
I think she's at home waiting for me. But she is not.
Sanki evde hala beni bekliyor.
Ar, but she's at work and she'll not be home till tea time.
Ah, o çalışıyor, akşam yemeğe dek eve dönmez.
- She's not at home
Şu an evde değil.
I called her at home, she's not there.
Onu evden aradım, yoktu.
No, she's not at home.
Hayır evde değil.
9 o'clock at night, she's not home.
Akşam 9 oldu, yine evde yok.
- She's not at home.
- evde değil sahip.
Don't call her, she's not at home.
O evde değil.
She's not at home.
Evde değildi.
I tried, but she`s not at home.
Söyledim, ama evde değilmiş.
Nicola's not here, right? She's at home, saving the world.
Nicola burada değil, evde, dünyayı kurtarıyor.
Besides, she lives at Regine's, she's always home... it's not easy.
Ayrıca Régine ile birlikte kalıyor ve o da hep evde. Kolay değil yani.
- Oh, she's not at home.
- Hayır, evde yok. - Ne kazandı?
One of the women at my meetings is going to a halfway house, - because she's not making it in her home environment, and l- -
Toplantıdaki kadınlardan biri evine gidecekti... çünkü o... o evinde yapamıyordu ve ben...
One of the women at my meetings is going to a halfway house... because she... she's not making it in her home environment, and I...
Toplantıdaki kadınlardan biri evine gidecekti... çünkü o... o evinde yapamıyordu ve ben...
I thought so too, but she's sloppy, embarrassing and lazy at home. She's not embarrassed about it, but I am.
Bende öyle düşünüyorum, ama çok pasaklı ve utandırıcı ve evde tembel.
Oh, well, she's not home. She's at work.
Oh, evde değil.iş yerinde.
This young woman could not only sing like a dove... she was blessed with a serene peace that would have been at home... in a Tibetan monastery.
Bu genç bayan sadece şarkı söyleyen bir güvercin değil... Aynı zamanda Tibet manastırlarında kutsanmış gibi huzur ve sakinlik vericiydi.
She's not at home!
Evde yok.
I don't know if she's mentioned, but she's not welcome at home.
Sana bahsetti mi bilmiyorum ama ülkesinde pek hoş karşılanmayacak.
Let's just say she's not exactly the stay at home type.
Evde oturacak türde biri olmadığını söyleyebilirim.
She's not at home.
- Evde değil.
When a lady says she's not at home, she's not at home.
Bir bayan evde olmadığını söylüyorsa, evde yoktur.
- She's not at home.
O evde değil.
First they'll see if she's not at home.
Önce eve gidip gitmediği kontrol edilecek.
Well, she's not at home yet.
- Henüz eve gelmedi.
I mean... she's just catatonic, she hasn't said a word since. Have you, Mona? I mean, it could be, I mean, the talk of the town... at the moment is that you're not satisfying him enough at home.
Demek istediğim, yani dedikodulara göre sanırım onu evde yeterince tatmin edemiyorsunuz
- She's not at home.
Hiçbir yerde yok.
She's not answering at home, either.
Ev telefonu da cevap vermiyor.
She wasn't in her play group and she's not at home.
- Çocuk grubuna gitmemiş.
She's not at home so she must be in the hospital.
Evde değil, hastanede olmalı.
- She's not at home anymore.
Tek başına.
She just called and said she bumped into him at the hospital, so she's not going to be home till after.
Az önce arayıp dediği, hastanede onunla karşılaşmış işi bitene kadar eve dönmeyecekmiş.
It's not enough to make me miserable at work, so she meets my nephew, sees an opportunity to worm her way into my home and attack me from the inside!
İşteyken beni perişan etmesi yetmiyor, şimdi de yeğenimle tanışıp evime sinsice girip bana içten saldırmak için fırsat kolluyor!
She's not at home and she hasn't shown up for work.
Evde değil ve bu sabah da işe gelmemiş.
I mean, I called, she's not at home.
Aradım ama evde değil.
I called Betsy's mom, thinking she might be at home already... but she's not yet there.
Betsy'in annesini aradım birazdan gelir demişti ama hala gelmemiş.
She's not at home or in Bengt RosIing's hotel room.
Evde ya da Bengt Rosling'in kaldığı otelde değil.
If he's not at home, he's usually at his sister's but she hasn't heard from him at all.
Evde değilse, genelde kız kardeşindedir ama o da ondan hiç haber almamış.
It's a stupid idea, but I'd love to see Ma Verbeek's face if she comes home and he's not lying there, tied up, but jumps out from behind the hedge or is sitting at the kitchen table.
Salakça bir fikir ama, Verbeek'in annesinin eve gelince, onu yatakta göremeyip, onun yerine çitten atlarken ya da mutfak masasında otururken görmesi ilginç olurdu.
Now, Medicare is not going to pay for at-home care unless she has a definitive diagnosis of Alzheimer's.
Kesin olarak Alzaymır teşhisi koyulmadığı sürece sigorta evde bakım için ödeme yapmaz.
At least she's getting discipline somewhere,'cause you know she's not getting it at home.
En azından birisi gerektiği zaman cezasını veriyor. Evinde kimsenin disiplin vermediği kesin.
No, but yeah, but no, but yeah, because I live at home with Shelley and she could by my mum, but she might be my sister. Anyway, she's, like, well harsh because once, right, she grounded me for 15 minutes and it was so unfair because all I did, right, was go down Baskin Robbins cos Denise Welby got a Saturday job there I'm not sure.
Hayır, fakat evet, ama hayır, aslında evet, Shelley ile aynı evde kalıyorum ve annem veya kardeşim olabilir, emin değilim.
I mean, she's not at home, she hasn't shown up for work.
Demek istediğim, evde değil, işe de gelmemiş.
What's her favorite color when she's not at home?
Ev dışında en sevdiği renk nedir?
She's not at home. I'm going to her right now.
Evde değil ama hemen yanına gidiyorum.
she's not here 659
she's not worth it 28
she's not there 101
she's not my type 42
she's not 836
she's not my wife 34
she's not dead 149
she's not my girlfriend 129
she's not wrong 44
she's not picking up 30
she's not worth it 28
she's not there 101
she's not my type 42
she's not 836
she's not my wife 34
she's not dead 149
she's not my girlfriend 129
she's not wrong 44
she's not picking up 30