She doesn't know what she's doing tradutor Turco
54 parallel translation
Doesn't know what she's doing out there.
Yaptığı işten bile haberi yok.
It says when a young lady has had so much to drink, that she doesn't know what she's doing, you put her to bed and go back to the ship.
Kitap der ki, eğer genç bir bayan içkiyi fazla kaçırmışsa onu yatağına götürürsün sonra da gemine geri dönersin.
She asked me to. She doesn't know what she's doing. She did?
O istediNe yaptığını bilmiyor.O mu yaptı?
She doesn't know what she's doing.
Ne yaptığının farkında bile değil.
She doesn't know what she's doing now
O ne istediğini bilmiyor!
Finally, she doesn't know what she's doing anymore.
En sonunda da artık ne yaptığından haberi olmuyor.
She doesn't know what she's doing.
O ne yaptığını bilmiyor.
- She doesn't know what she's doing.
- Ne yaptığını bilmiyor.
Kramer, I'm telling you, Elaine doesn't know what she's doing.
Kramer, Elaine ne yaptığının farkında değil.
She doesn't know what the hell she's doing.
Bu kadın ne yaptığını bilmiyor.
Mommy doesn't really know what she's doing.
Annen aslında ne yaptığını bilmiyor.
I don't know what she's doing when she does that- - trying to fix my life when it doesn't need fixing.
Bunu yaparken ne yapmaya çalıştığını bilemiyorum gereği yokken hayatımı düzeltmeye çalışmasının.
Willow is out there. She probably doesn't know what she's doing.
Willow ne yaptığını fark etmeden dolaşıyor.
But if she doesn't know, if doing this keeps me coming back, then who's to say what's right and what's wrong?
Fakat bu onu bilmese bile, bunu yapmak benim kendime gelmemi sağlıyor. Neyin iyi veya kötü olduğunu kim söyleyebilir?
She doesn't know what she's doing.
Ne yaptığını bilmiyor.
You're not some dumb kid who doesn't know what she's doing.
Daha ne yaptığının farkında olmayan aptal bir çocuk değilsin.
She doesn't know what she's doing.
- Tabii ki. - Neye bulaştığını bile bilmiyor.
She's a child who doesn't know what she's doing, and we need her testimony to go after this bastard, before he makes a habit of it.
O ne yaptığını bilmeyen bir çocuk. O pislik bunu alışkanlık haline getirmeden önce kızın ifadesini almalıyız.
But she has a problem hanging onto relationships, and doesn't really know what she's doing wrong, which is like a lot of our readers.
Ama ikili ilişkilerinde... biraz sorunları var. Nerede hata yaptığını bilmiyor. Zaten okuyucularımızda böyle.
That sleep lab woman, she doesn't know what she's doing.
Şu uyku lab'ındaki kadın ona ne yaptığını bilmiyor.
She doesn't know what she's doing!
- Bağışlayın. Ne yaptığını bilmiyor.
What's to keep the new Guardian from accidentally doing the same, if she doesn't know what's in the box?
Yanlışlıkla aynı şeyi yeni Guardian tutmak nedir, o kutuda ne olduğunu bilmiyor olur?
She doesn't know what she's doing!
- O ne yaptığını bilmiyor!
- She doesn't know what she's doing.
- Kendinde değil.
She doesn't know what she's doing.
- Belki de Stockholm Sendromu'dur.
You think she doesn't know exactly what she's doing?
Tam olarak size ne yaptığını bilmediğini mi sanıyorsunuz?
- doesn't know what she's doing, so...
-... eminsin, onun için... - Kusura bakma.
Why would you want to marry someone who doesn't know what she's doing?
Ne yaptığını bilmeyen biriyle neden evlenmek isteyesin ki?
We're gonna go find out what grandma is doing that she doesn't want us to know that she's doing.
Büyükannenin, bizim bilmemizi istemediği şey nedir, öğrenmeye gidiyoruz.
She probably doesn't even know what she's doing.
Muhtemelen ne yaptığını bilmiyor bile.
Probably doesn't even know what she's doing.
Muhtemelen ne yaptığını bile bilmiyor.
- How would he know if he doesn't pay any attention to her or what she's doing?
- Nereden bilsin ki eğer karısına ya da ne yaptığına ilgi göstermiyorsa?
It's her age, she doesn't know what she's doing.
Yaşındandır, ne yaptığını bilmiyor.
I know I should be angry with her, but she doesn't know what she's doing.
Biliyorum ona kızgın olmalıyım ama ne yaptığını bilmiyor ki.
She doesn't know what she's doing.
- Ne yaptığını bilmiyor.
She doesn't know what she's doing.
Ne yaptığını bilmiyordu.
She doesn't know what she's been doing, she doesn't mean it.
O ne yaptığını bilmiyor, bilerek yapmıyor.
I'm afraid Miss Lambert doesn't know what she's doing.
Maalesef Bayan Lambert ne yaptığını bilmiyor.
No, she's a child who doesn't know what she's doing.
Hayır, ne yaptığını bilmeyen bir çocuk.
You're just a scared wee girl, who doesn't know who she is or what she's doing.
Sen ufacıcık korkak, hiç kimsenin ne yaptığını bilmediği kim olduğunu bilmediği kızsın.
She doesn't know what she's doing.
Ne yaptığının farkında değil.
She doesn't know what she's doing. She's going...
Ne yaptığını bilmiyor, şimdi gidip...
You have to stop treating me like I'm a stupid rookie cop who doesn't know what she's doing.
Bana ne yaptığını bilmeyen aptal çaylak bir polismişim gibi davranmayı bırakmalısın.
Look, Norma doesn't even know what she's doing.
Bakın, Norma'nın ne yaptığından haberi yok daha.
I'm the one who doesn't know what she's doing, and I just...
Bu durumda ne yapacağını bilmeyen bendim. Keşke işi alabilseydim.
She doesn't know what she's doing.
Ne yaptığını kendi de bilmiyor.
"Well-intentioned, but she doesn't know what she's doing"?
"İyi niyetli, ama ne yaptığını bilmiyor"?
I'm tired of taking orders from someone who obviously doesn't know what the hell she's doing.
Ne halt ettiğinden bihaber olduğu aşikar birinden emir almaktan usandım.