Shelf tradutor Turco
2,078 parallel translation
And we will put the lonesome on the shelf...
Ve yalnızlığı rafa kaldıracağız...
A shelf fell across the door.
Rafın biri kapının önüne düşüverdi.
- Yes, up on the shelf.
- Evet, rafın üzerinde.
The shelf.
Rafa koyalım.
No, the shelf!
Hayır, rafa!
Perhaps he laid it on the mantel shelf and it rolled?
Belki de şöminenin rafına koydu ve oradan yuvarlanıp düştü.
Can't even reach stuff on my own closet shelf without a grabber.
Kendi dolabımdaki eşyalara bile tutucu olmadan uzanamıyorum.
She put the milk in the door and not on the shelf.
Sütü dolabın iç kapağına koydu, raflara koymadı.
The temperature in the door fluctuates, which decreases shelf life.
Kapıdaki ısı düzensizdir, bu da kapıdaki raf ömrünü kısaltır.
Go down from the shelf, I said :
Raftan in dedim sana!
Brand-new facility, state-of-the-art O.R. suites, looking for top-shelf chief resident. I'm sorry, but I'm...
Yepyeni bir bina, en yeni malzemelerle donatılmış ameliyathaneler kıdemli asistanını bekliyor.
So why don't you take the death wish and shelf it?
Neden bu ölme isteğini rafa kaldırmıyorsun?
Ambrose, harding - they'll just be hard drives on a shelf.
Ambrose, Harding... Hepsi raftaki sabit disklerden ibaret olacak.
Uh, top shelf.
Üst raftan verin.
She'll be left on the shelf, you'll see.
Yine yarı yolda kalacak. Göreceksin.
On the fourth shelf.
Dördüncü raftaki.
We was gonna bury him with it but Bibles shouldn't be buried or left up on a shelf.
Onunla beraber mezara gömecektik ama İncil'ler gömülmemeli ve rafta bırakılmamalı.
On the shelf of every cigarette store And newspaper stand in the city.
Bu şehirdeki, her sigara ve gazete bayisinin raflarında.
You start by squeezing clever girls You're soon on the shelf
Akıllı kızları sıkıştırırsan Kendini kapının önünde bulursun
So in other words, it's just gonna be another piece of junk gathering dust on your shelf?
Başka bir deyişle, bu da rafındaki diğer değersiz şeyler gibi tozlanmaya yüz tutacak.
Bottom shelf.
Alt raftaki.
No, I understand that, but why are they way up on this shelf, Away from where any kids can actually reach them?
Hayır anlıyorum, ama neden bu rafta, çocukların erişemeyeceği bir yerdeler?
I've been waiting too long On this shelf now
Uzun zamandır bu değişimin içinde koşuyorum.
And he has nailed some top-shelf international strange.
Ayrıca uluslar arası ilgi odağı olmamızı da sağlıyor.
In the shelf top part
- Lavaboda olmalı
On the shelf in the toilet.
Tuvalette rafta duruyor.
Listen, not to be rude, but your bath products... are sort of scattered all over the bathroom... so if you could maybe keep them on one shelf?
Dinle, kaba olmak istemiyorum ama banyo ürünlerin banyonun her tarafına saçılmış durumda bu yüzden belki onları bir rafın üzerinde tutabilirsin?
You'd take the Bill of Rights, you'd put it up on a shelf, and you might never see it again.
Haklar beyannamesini alıp bir daha görmemek üzere bir rafa kaldırabilirsiniz.
- What? - Rene, I try to help you, But the rasta monsta just sit on shelf.
- Rene, sana yardım etmeye çalışıyorum ama Rasta Monsta rafta öylece duruyor.
But most of all, I need that middle shelf in your bodegas.
Ama en önemlisi Bodegalarınızın orta rafına ihtiyacım var.
On the shelf in the garage.
Garajdaki rafta.
They were on a shelf in the bedroom ;
Yatak odasındaki raftaydı.
And double nonsense regarding putting that back on the shelf.
Şişeyi geri koymana da hiç gerek yok.
Uh, it's on the second shelf, red folder.
Peki Oliver'ın fotoğrafları nerede? İkinci rafta, kırmızı dosya.
You get a trophy to put on your shelf.
- Çünkü, eğer kazanırsan rafa koyacak bir kupan olacak. Bunun çok havalı olacağını düşünürsün sanmıştım.
The old one was just sitting there on the shelf.
Eskisi öylece rafta duruyordu.
I put all the Rose evidence in a new box, I... signed and redated the seals and placed it back on its spot on the shelf.
Rose ile ilgili tüm kanıtları yeni bir kutuya koydum imzaladım, üzerine tarihleri yazdım mühürleyip rafta olması gereken yere koydum.
Well, the vacuum process removes oxygen, which preserves the shelf life and quality of things.
Vakumla birlikte oksijen ortadan kaldırılır ki ürünlerin raf ömrü uzasın.
He said he had a box of Incan arrowheads that had just been sitting on a shelf since the 1940s.
1940'dan beri raflarda bekleyen İnkalar'dan kalma ok başları olduğunu söyledi.
Stacked 20 of his dad's suits on the driveway, Added some top-shelf cognac and lit'em up?
Babasının 20 takım elbisesini garaj yoluna yığdıktan sonra üzerlerine pahalı konyak döküp ateşe mi verdi?
Why do shoe shops always display only foot on the shelf? What's the deal?
Neden sürekli vitrine ayakkabıların teki konur?
This is not an off-the-shelf fertilizer.
Hemen alıp satılan bir madde değil.
Oh, I put it on the shelf a few years back.
Onu birkaç yıl önce rafa kaldırdım.
Look, Peter, why don't you just grab a book off the shelf and be quiet?
Peter, raftan bir kitap kapıp sessizce otursan olmaz mı?
There's a half a meatloaf on the top shelf.
Üst rafta yarım fırın köfte var. - Jelatine sanlı bu gri şey mi?
Come on. Ain't top-shelf, but we could at least move it.
Yo, çok sağlam olmasa da en azından yürütebiliriz.
Top-shelf liquor, what's that gonna run?
En iyisinden içki ne tutar?
And I was hiding it at the very back of the bottom shelf.
Bir de en altta sakladığım halde...
They must have put it back on the wrong shelf, dusting.
Toz alırken yanlış çekmeceye koymuş olmalılar.
This stuff is top shelf.
Mal çok kaliteli.
Book's on the shelf along with the catalogs,
Kitap rafta.