Shores tradutor Turco
693 parallel translation
The dragon ship is carrying foreign heroes to your shores!
Ejder gemisi, kıyılarınıza yabancı kahramanlar taşıyor!
- Friends, we will hear from Brother Dan... once lost in the sea of sin... but now safe on the shores of love.
Arkadaşlar Kardeş Dan bizlere bir şeyler söyleyecek bir zamanlar günah denizinde boğuluyordu ama şimdi sevgi kıyısına çıkarak kurtuldu.
Waves spread in all directions and touch shores you had never seen before.
Dalgalar her yöne yayılır ve daha önce hiç göremediğiniz kıyılara çarpar.
This little lady has wiggled herself from the desert to the shores of Lake Michigan.
Bu küçük bayan kıvırmasıyla çölden Michigan gölü kıyılarına kadar ulaştı.
If you want to take advantage of profit our shores obey my orders and no more back!
- Uyarma işini bana bırak! Eğer kıyılarımızdan faydalanmak istiyorsan... emirlerime uy ve bir daha buraya gelme!
called to consider a series of shipwrecks... organized by criminals on our shores. Offenders on our shores.
Kendisi, kıyılarımızdaki bir çetenin neden olduğu gemi kazalarını soruşturmak üzere yollanmıştır Üzere yollanmıştır.
She only knew that one cycle of her life was past and another beginning. And she looked forward toward the distant, invisible shores of her native country with mingled feelings of hope and apprehension.
Yalnızca hayatında bir dönemin kapandığını ve yeni bir devrin başladığını bilmekle birlikte... endişe ve umut hisleri birbirine karışmış daha ileriye, vatanının belirsiz, görülmez kıyılarına bakıyordu.
We are driving the English invaders from your shores and guarantee that never again will any English foot be set upon Norwegian soil.
Kıyılarınızdan İngiliz işgalcilerini kovuyoruz. Temin ederiz ki Norveç toprağına bir daha asla İngiliz ayağı basmayacaktır.
The Mongols are invading our shores
Moğollar kıyılarımızı işgal ediyor.
They call them "the haunted shores"... these stretches of Devonshire and Cornwall and Ireland... which rear up against the westward ocean.
Batıda, okyanus kıyısında yükselmeye başlayıp Devonshire, Cornwall ve İrlanda'ya uzanan bu kıyılara "hayaletli" derler.
Literally dotted are the shores of many tropical marshes... with the brilliant plumage of the flamingo.
Bu bataklıklarda milyonlarca flamingo yaşar.
I got some French rolls, a whole half a broiled lobster from the shores of Maryland, fried oysters, caviar from far-off, sunny Russia, and cheese from the mountain fastnesses of la belle France.
Birkaç francala Maryland'in kıyılarından gelen yarım porsiyon ızgara ıstakoz kızarmış istiridyeler uzaklardaki güneşli Rusya'nın havyarı ve güzel Fransa'nın dağ manastırlarının kaşar peyniri.
If I had to listen to one more child recite "On the shores of Gitche Gumee..."
Bir çocuğun daha ezberini dinlemek zorunda kalsaydım delirirdim. "Gitche Gumee gölü kıyısında..."
"The ever-widening cycle finally reached the shores of the southern United States " where the beat was momentarily lost,
Bu dalga sonunda Birleşik Devletlerin güney sahillerine de ulaştı.
Tomorrow morning, you will have won your beachhead on the shores of immortality.
Yarın sabah, ölümsüzlüğün kıyılarına çıkarma yapmış olacaksın.
From the rock-bound coast of Maine... to the smoggy shores of california... That is a Iong walk.
Maine'in kayalıklı kıyılarından California'nın sisli sahillerine taban teptim.
He wandered along the river... and on its shores he found a different life - a life new to him, although thousands of years old.
Amaçsızca nehir boyu dolanırken, ve nehirin kıyılarında gezerken burada farklı bir hayatın olduğunu gördü. Her ne kadar binlerce yıldır var olsa da bu hayat, onun için yeniydi.
And to Australia's sunny shores
Avustralya'nın güneşli kumsallarına gitmiş
And when you saw his chariot but appear, have you not made a universal shout, that Tiber trembled underneath her banks, to hear the replication of your sounds made in her concave shores?
Siz değil miydiniz, daha arabası görünür görünmez hep bir ağızdan bağrışarak Tiber nehrinin derin oyuklu kıyılarını yankılara boğup zangır zangır titretenler?
For once, upon a raw and gusty day, the troubled Tiber chafing at her shores,
Hiç unutmam, berbat, rüzgarlı bir gün hırçın Tiber kıyılarını döverken Sezar dedi ki bana :
I, Sinuhe the Egyptian write this... in my place of exile, on the shores of the Red Sea.
Ben Sinuhe, bunları Mısır'da, Kızıldeniz kıyılarında, sürgünde iken yazdım.
She has not yet reached our shores, but- -
Kendisi henüz sahile inmedi, ama...
Welcome to our shores Your Majesty!
Sahillerimize hoş geldiniz Majesteleri!
And as the night breeze carries our little craft away... from these beautiful wooded shores... we slowly turn our eyes back to the charms of television advertising... and the lyrical chant of our sponsor's message... after which I'll float back.
Ve esen gece rüzgarı küçük gemimizi bu güzel kıyıdan alıp götürüyor. Gözlerimizi yavaşça televizyon reklamlarının çekiciliğine çeviriyoruz ve sponsorumuzun coşkulu namelerle verdiği mesajı dinliyoruz kısa bir aradan sonra görüşmek üzere.
Here, along the shores of Asia Minor... rich cities, good harbours.
Burası da, Anadolu kıyıları boyunca uzanan zengin kentler, iyi barınaklar.
The cities along the shores of Asia Minor will go over to him.
Anadolu kıyıları boyunca uzanan kentler onun tarafına geçecektir.
Macedonians, I am disbanding our fleet and sending it back to Macedonian shores.
Makedonyalılar, filomuzu lağvediyor ve Makedonya kıyılarına geri yolluyorum.
Here's the sign of a Trojan ship prowling our shores.
Sahillerimizde bir Truva gemisinin isareti.
This will bring them to our very shores.
- Bu onlari kiyilarimiza getirtecektir.
The return of Helen, in exchange for which... ... you agreed to sail from these shores.
Helen'in iadesine karsilik bu sahillerden gitmeyi kabul ettiniz.
"By the shores of Gitchee Gumee, by the shining big sea waters, " stood the wigwam of Nakomis, daughter of the moon, Nakomis. "
"Gitchee Gumee kıyılarında, açık denizin ışıl ışıl sularının kenarında,... dururdu Nakomilerin çadırı, mehtabın kızı, Nakomis."
On the shores of Gitchee Gumee.
Gitchee Gumee kıyılarında.
Mr. Shores.
Bay Shores.
Hey, when can we see this Mr. Shores?
Şu Bay Shores'u ne zaman görebiliriz?
Are you interested in show business?
Bay Shores, gösteri dünyasıyla ilgileniyor musunuz?
We're real kinfolk, Mr. Shores.
Çok ortak yönümüz var Bay Shores.
- Thank you, Mr. Shores.
İyi geceler. - Teşekkürler Bay Shores.
Nine percent of the company.
Şirketin % 9'u Bay Shores.
Yes, Mr. Shores told me.
Evet, Bay Shores bana söyledi.
I put Mr. Shores on that contract.
Bay Shores'a sözleşmeyi incelettim.
It may be just a ledger page to you and Mr. Shores... but to me it's part of my life!
Seninle Bay Shores için rakamlardan ibaret olabilir... ama benim için hayatımın bir parçası!
The winds that drove your ship to the island of Colossa have wrecked many vessels on its shores.
Gemini Colossa adasına sürükleyen rüzgarlar, o kıyıda bir sürü gemiyi paramparça etti.
Foreigners were threatening our shores.
Yabancılar kıyılarımızı tehdit ediyordu.
This enemy was gathering his savage forces... across the Mediterranean Sea on the north shores of Africa. He was the African emir, Ben Yusuf.
Düşman, Akdeniz'in öte yakasında, Kuzey Afrika'da zalim ordusunu toplamış, denizi geçmeye hazırlanıyordu.
He had to make certain that he could land his mighty armada on the shores of Spain.
Büyük ve güçlü ordusunu İspanya kıyılarına çıkarabileceğine emin olmak zorundaydı.
Especially now, since Ben Yusuf has landed on our shores.
Özellikle de tam şimdi, Ben Yusuf kıyılarımıza çıkmışken.
I saw ships burning between two shores.
İki kıyının arasında yanan gemiler gördüm.
One of our explorers gonna extend our domain to the far shores of the Pacific. sir.
Gözüpek gezginlerimizden biri bölgemizi ta Pasifik kıyılarına kadar genişletecek desenize.
After the Clashing Rocks, you turn northeast. Before long, you'll sight the shores of Colchis.
Çatışan Kayalıklardan sonra kuzey doğuya dön, Colchis'e varırsın.
I can offer you and your comrades the chance to live and to sail from these shores as rich men.
Size ve arkadaşlarınıza bu kıyılardan, sağ ve zengin olarak kurtulma şansı verebilirim.
How cold it was when we last met on the shores of France.
Fransa sahillerinde son kez karşılaştığımızda, ne kadar da soğuktuk.