Sick bay tradutor Turco
899 parallel translation
Do you think you're the only one hearing'Rankin in sick bay... talkin'half the time about that hole through his lung and the rest about his kid?
Burada duyan tek kişinin siz olduğunuzu mu düşünüyorsunuz... bu delikte zamanın yarısı ciğerinden diğer yarısı da çocuğundan bahsederek geçti.
You are in charge of sick bay.
Bayan MacKenzie, siz de revirden sorumlusunuz.
You're going to sick bay, fella.
Revire gidiyorsun.
Bring me the medical books from the sick bay.
cerrahın odasından tıbbi kitapları getir.
That's for Sick Bay to decide.
Bu revirin vereceği bir karar.
Get him back to Sick Bay.
Onu revire götürün.
I got representatives in the tailor shop, commissary, sick bay... kitchen and shoe shop, and they all work for me.
Terzide, kantinde, revirde, mutfakta ve ayakkabıcıda... benim için çalışan adamlarım var.
Get the wounded to the sick bay quick.
Yaralıları geminin revirine götürün.
Ring the sick bay and get someone over here.
Buraya başka birini görevlendirin.
We'll get you along to the sick bay.
Seni revire kaldıracağız.
Take a message for Telegraphist Brown in the sick bay.
Revirde yatan telgrafçı Brown'a şu mesajı ilet.
Let's get him to sick bay.
Onu gemi revirine götürelim.
- Bring him to sick bay.
- Onu revire getirin.
Please come to the sick bay, sir, at once.
Lütfen hemen revire gelin efendim. - Çok iyi.
Please have any in the sick bay that want to go placed aboard the yacht.
Lütfen revirdekilerden gitmek isteyenleri yata çıkarın.
Master at Arms, Sick Bay on the double.
İnzibat subayı? Hemen revire gelin.
What I mean is if he could stay in the sick bay he'd be out of their hands, you see.
Demek istediğim revirde kalabilirse bir süre ellerinden kurtulur.
- Mr. Crawford, go to sick bay.
- Bay Crawford, revire gidin.
The sick bay's almost empty except for a mauled fox cub and a depressed gorilla.
Yavru bir tilki ve bunalımlı bir goril dışında hastane bomboşmuş.
You're a pretty sick man, Mr. Matuschek.
Oldukça hasta birisiniz Bay Matuschek.
I even said to Albert here, maybe Mr. Czaka is sick or something.
Hatta o sırada Albert'e, galiba Bay Czaka hasta falan.
You look awfully sick, Mr. Birnam.
Çok hasta görünüyorsun Bay Birnam.
Our station just got a report that Mr. Nolan was found over in Manhattan very sick.
Karakolumuza, Bay Nolan'ın çok hasta halde Manhattan'da bulunduğu raporu ulaştı.
Look, mister, if you don't mind, I'm feelin'kind of sick myself.
Bakın bayım, bir sakıncası yoksa ben de kendimi kötü hissediyorum.
But Ben's sick, Mr. Roberts.
Ama ben hasta Bay Roberts.
You look sick, Mr. Harry.
Hasta görünüyorsunuz Bay Harry.
He's really sick, mister, that's why we held up here.
O gerçekten çok hasta bayım bu yüzden burada kaldık.
Mr. Starkey, I'm sick of this thing.
Bay Starkey, artık bu işten sıkıldım.
And now, Sir. You will stop abusing my intelligence and tell me who you really are and what is your actual purpose in being here. I am a sick man.
Şimdi bayım, zekâma hakaret etmeyi bırakıp gerçekte kim olduğunuzu ve burada esas bulunma sebebinizi söyleyin.
I don't know what he did to convince Mr Maryk he was sick.
Bay Maryk onun hasta olduğuna nasıl karar verdi bilmiyorum.
You know how he gets sick when he gets extra mad at Mr. Roberts.
Bay Roberts'a çok kızınca midesi iyice kötüleşiyor.
If you wanna faint or get sick or go home go on, because I won't- -
Bayılacaksan bayıl, ya da kus, ya da evine git haydi, çünkü ben...
Mr. Montgomery is sick.
Bay Montgomery rahatsızlandı.
We had a call that Mr. Stanger had a sick spell... and they hauled him back in his private plane.
Bay Stanger'ı çağırmıştık ki o bir hastalık nöbetine yakalandı ve onu özel uçağıyla geri gönderdiler.
We got some sick folks, mister, and this is the Lord's day... and we thought some rest and prayer would help'em.
- Hasta insanlarımız var, bayım. Bugün Tanrı'nın Günü, biz de dua ve dinlencenin iyi olacağını düşündük.
Get up to sick bay.
Hasta koyuna git.
I can prove what I said about Mr. Weems being a very sick man.
Bay Weems'in çok hasta biri olduğu hakkında söylediklerimi kanıtlayabilirim.
And, mister, you're real sick.
Ve, bayım, siz gerçekten hastasınız.
One more chorus in that dirty little room, Mr. Sinclair and I'd have spit in somebody's eye, or got sick, or...
O küçük kirli odada bir nakarat daha söyleseydim Bay Sinclair... ya da hastalanacak veya...
Look, Mr Devlin, I'm sick at heart for ever letting my hair down with you.
Beni dinle Bay Devlin, sana içimi döktüğüme pişman ettin beni.
My dear Mr. Tavernier... whose name is not Tavernier,... and who's never been in the army... Please don't get sick.
Azizim Bay Tavernier - ki isminiz Tavernier değil ve hiç askerlik yapmadınız - lütfen hastalanmayın.
You're a sick man, Mr. Dillert.
Hastasınız Bay Dillert.
He's going to be sick.
Adam bayılacak!
You're not sick, Mr. Stillwell.
Hasta değilsiniz, Bay Stillwell.
I'm sick and tired sir, leave me.
Bıktım usandım, bayım. Beni yalnız bırakın.
I gave them so much to eat that the sight of raw meat now makes them sick!
Bu yüzden onları epey doyurdum Çiğ ete bayılıyorlar!
Don't play the sick man with me, Mr Morton.
Bana hasta adamı oynama Bay Morton.
Mr. Flint, I have a sick crew up there.
Bay Flint, mürettebatım hasta.
Most of the passengers are sick, Mr. Rogo.
Yolcuların çoğu hasta, Bay Rogo.
Sir, is your friend sick?
Bayım, bir terslik mi var? Arkadaşınız hasta mı?
Mr. Bauer is sick.
Bay Bauer hasta.