Situation tradutor Turco
26,131 parallel translation
- What I can make sure of is this is a one-time situation, that they don't keep coming back.
Sizi temin ederim, ancak böyle biter, sürekli gelip durmazlar.
Every situation has the potential to be profitable.
Her durumdan kazanç sağlama potansiyeli vardır.
The situation is proceeding much as you anticipated.
Durum beklediğinizden daha büyük şekilde ilerliyor.
I need to know'cause I have a roommate situation.
Ev arkadaşımla bir sorunum var da, ondan soruyorum.
Allow me to explain the situation.
Durumu açıklamama izin ver.
I didn't mean to eavesdrop on your call, but that seems like a decidedly not fine situation, at least to me.
Konuşmanıza kulak misafiri olmak istemezdim ama kesinlikle bir problem varmış gibi duruyor, en azından bana göre.
Since when have you ever cared about my living situation. And B :
Öncelikle, ne zamandan beri ev sorunumu umursuyorsun?
I kind of feel bad for the guy's situation, you know?
Adamın içine düştüğü duruma üzüldüm.
I know we're in an awkward situation.
Tuhaf bir durumda kaldığımızı biliyorum.
About five years longer than most people in your situation.
Senin durumunda ki insanlar için beş yıl uzun bir süre değil.
Taken in total, the situation is quite daunting.
Toplamına baktığımızda durum oldukça ürkütücü.
We have a situation.
Bir sıkıntımız var.
I'm sure if we explain to him Our situation, he'll be cool.
Eğer ona durumumuzu anlatırsak sorun etmeyecektir.
This situation across the globe, coupled with tensions over construction... we're seeing demonstrations in the streets.
Dünya genelindeki bu durum gerginlik ile birleştiğinde sokak eylemlerine sebep oluyor.
Making the best out of a bad situation, brother.
Kötü bir durumdan iyi bir şeyler çıkarmaktır.
You're exploiting your situation.
Sen içinde bulunduğun durumu, kendi çıkarın için kullanıyorsun.
You're exploiting your situation to make rap, and I'm exploiting you exploiting that.
Sen, rap yapmak için kendi durumundan çıkar sağlıyorsun. Ben de senin çıkarından çıkar sağlıyorum.
We have a situation here!
Bir sorunumuz var!
- Due to our current situation, we wont be stopping in Cheonan,
- İçinde bulunduğumuz durumdan ötürü Cheonan'da durmayacağız,
Requesting current situation in Busan, over.
Busan'da şu an durum nedir, tamam.
This is not a normal situation, Emma.
Normal bir durum değildi, Emma.
It's been a weird situation for me, too.
Benim için de garip bir durum oldu.
That was a fool-me-once situation.
O aptallık bir kez yapılır.
And some of you might later in life find yourselves in the same situation, I hope.
Hayatınızın ilerleyen dönemlerinde bazılarınız kendini bu durumda bulabilir, umarım.
Well, we had a bit of a situation, but I'd like to talk to you about it when you get to school.
Bir sıkıntı oldu. Ama okula geldiğinde konuşmak istiyorum. Kısa sürede gelebilir misin?
If he feels that his personal situation is affecting his work, then he will quit his office himself.
Eğer kişisel durumunun işini etkilediğini hissederse, .. bakanlığı bırakacak.
Look, sir, what happened that night was complicated and, yes, I must confess that we lost control of the situation, we made mistakes, but we're talking about a national crisis.
Bakın beyefendi, o gece olanlar karmaşıktı, evet itiraf etmeliyim ki kontrolü kaybettik, hatalar yaptık ama ulusal bir krizden bahsediyoruz.
- Colonel. Situation at checkpoint 20.
- Albay, 20. kontrol noktasında sorun var.
Our situation with Escobar is coming to a head.
Escobar'la olan kovalamacamız sona ermek üzere.
He told me that you were a decent man. That you would understand the situation.
Bana sizin saygın bir adam olduğunuzu, durumu anlayacağınızı söyledi.
And if there's ever a situation too big for them to handle, we can step in to quash it.
Eğer onların halledemeyeceği kadar büyük bir durum olursa çözmek için biz devreye gireriz.
You know the situation.
Durumu biliyorsun.
What situation, dear?
Ne durumu tatlım?
I'll tell you straight, I don't like this situation.
Sana doğrudan söyleyeceğim, bu olay hoşuma gitmedi.
It could've been that, or maybe it's just the situation you're in with the Gypsies.
Belki histi, belki de çingenelerle yaşadığın durumdan dolayıydı.
- Okay, so is this a "high on your own supply" situation?
Bu "kendi zevk dünyana kapılma" durumu olmasın?
Joey, we got a situation.
Joey, bir sorunumuz var.
I just wanted you to be aware of the situation.
Sadece durumundan haberdar olmanı istedim.
You saw a situation that troubled you.
Seni rahatsız eden bir durumla karşılaştın.
Oh, for God's sake, I'm just trying to lighten up the situation here.
Allah aşkına müsade et de durumu anlayayım.
In this difficult situation, through it all, you did not let go of my hand.
Bu zor zamanları yaşarken sizler elimi son ana kadar bırakmadınız.
The situation is terrible, and we're going to be blamed!
- Durum kötü, biz suçlanacağız!
= Report your situation. =
Durumunuzu bildirin.
Report your situation every 5 minutes.
Beş dakikada bir durum raporu verin.
Try starting with your situation.
Kendi durumunuzu anlatmayı deneyin.
We are currently considering this a hostage situation.
Şu anda bunu bir rehine durumu olarak düşünüyoruz.
If that doesn't work, get out of there, remove yourself from the situation.
İçinde bulunduğun durumdan uzaklaş.
Comañeros, I'm... I'm in a little bit of a... of a situation right now.
Dostlar, şu an garip bir durumla karşı karşıyayım.
That's the nature of the situation, that's a reality we're going to accept.
Bu gerçeği kabul etmemiz lazım. Ettik mi?
Just another crazy... situation.
Delice bir başka durum daha.
I-I can't do anything to help your situation or what I said.
İçin bulunduğun durum için hiçbir şey yapamam.