Slips tradutor Turco
1,023 parallel translation
If he slips away, it'll be your end.
Sıvışacak olursa, bu senin sonun olur.
Secondhand slips, scarfs....
İkinci el iç çamaşırları, eşarplar...
So caressing as it slips down the throat.
Boğazdan okşayarak kayıyor.
I put slips in a hat and picked it.
Bir şapkaya talih kağıtları koydum ve onu çektim.
Oh, before it slips my mind, there's a small card game brewing up for after lunch.
Oh, aklımdan çıkmadan, öğle yemeğinden sonrası için küçük bir iskambil oyunu ayarlanıyor.
Sergeant, write out the names on slips of paper.
Çavuş, isimleri şu föylere yaz.
As he's climbing the scaffold, he slips and says, "That figures!"
İdam mahkumu idam sehpasına çıkarken ayağı kayar, "Hayırdır!" der.
Oh, the name slips me.
Şey, ismi unuttum.
I never said these slips were made for us personally... i heard!
ben bu fişleri denedim. söylenenler bizzat bizim için... duydum!
- And it slips her mind?
- Aklını çeler miydi bu?
Apparent coincidences slips of the tongue have been the signposts.
Dil sürçmesinden çıkan zahiri tesadüfler işaret levhaları oldu.
Every day she slips further away.
Her gün biraz daha uzaklaşıyor.
It slips right through your fingers.
Parmaklarının arasından kayıp gidiyor.
Beware of stupid slips of the tongue!
Şu koca ağzına mukayyet ol!
Please write our posthumous names on those three slips of paper and take them to a nearby temple.
Lütfen bu üç kağıt parçasına öldükten sonra isimlerimizi yazın ve onları en yakın tapınağa götürün.
Slowly and helplessly, life slips through our hands, whatever we do.
Yavaşça akıp gidiyor hayat ellerimizin arasından ne yaparsak yapalım.
Though childhood slips
Çocukluk çabuk geçer
A horse stumbles, a casket slips... lt's fate, General.
Bir at tökezler, bir tabut kayar... Bu kaderdir, General.
That's why she was so nice to me in Dakar... giving me her old dresses... her old slips... her old shoes.
Demek Dakar'da bu yüzden bana karşı çok iyiydi... Bana eski elbiselerini, eski iç çamaşırlarını ve eski ayakkabılarını verdi.
- He's got a pocket full of pink slips.
- Cebi işten çıkarma belgeleriyle dolu.
Gall of goat and slips of yew,
Biraz keçi safrası, sarı sarı.
When your foot slips on a frog, you have a feeling of disgust.
Bir kurbağaya basıp ayağın kayarsa tiksinme duygusu yaşarsın.
Push the devil out and the demon slips in.
Şeytanı kapıdan kovsan bacadan girer.
They're not on my slips
Listemde yoklar.
Even in your lies, some truth slips through.
Yalanlarında bile, bazı doğrular çıkıyor.
I think they should either wear brassieres, half-slips or go to jail.
Bence onlar da sutyen ya da külot giymedikleri takdirde hapse gitmeliler...
It just slips through my fingers.
Ellerimin arasından geçip gidiyor.
We've got corsets, stockings, suspender belts, tights, bras slips, petticoats, knickers, socks and garters, sir.
Korse, çorap, askı, sutyen külot, jüpon, uzun don, jartiyer.
Slips like that can be fatal.
Böyle sıvışmalar ölümcül olabilir.
See what happens if my thumb slips off.
Başparmağım kayarsa ne oluyor bak.
- We've got corsets, stockings... suspender belts, tights, bras, slips, petticoats, knickers... socks and garters, sir.
- Korse, jartiyer, jartiyer askısı, tayt, sütyen, külot, kombinezon, paçalı don, çoraplar ve dizbağları efendim.
Liver of blaspheming Jew, gall of goat and slips of yew.
Kafir Yahudi ciğeri, keçi safrası porsukağacı yongası.
"Surely the shivering homeless millions in Europe... " found new hope from the 25 pounds of silk brassieres, pale green slips... "and stout matching panties... contributed by the gallant self-sacrifice of Hollywood starlets."
"Tabii Avrupa'da titreyen milyonlarca evsiz Hollywood yıldızları tarafından kibarca özveride bulunarak bağışlanmış 25 poundluk bu ipek sutyen açık yeşil kombinezon ve uyumlu külotlarla, yeni bir ümit buldu."
Pink slips?
Anahtarına mı?
I was drivin'a'55 stock Chevy across country and I got in a race with this G.T. O... for pink slips.
55 model modifiyesiz Chevyimle ülkeyi turlarken G.T.O'su olan biriyle anahtarına yarıştık.
Now, once you get that, you file your permits, your requisition slips, and if the mayor's office approves of that, then you're set.
Bunu sağlayınca, ruhsatınızı, istek formunuzu kaleme verin. Belediye isteğinizi onaylarsa, işe başlayabilirsiniz.
I will curse anyone who slips into your fields until you deliver to me the man who murdered my wife.
Sen bana karımı öldüren adamı verene kadar tarlalarına giren herkesi lanetleyeceğim.
Each ex-convict must check in periodically with the police and show them his pay slips.
Maaş çekini gösterip onu düzenli olarak polise imzalatması gerekiyordu.
You've seen my pay slips and my salary.
Bak, hep bunu düşünüyorsun. Tanrı aşkına. Maaş çeklerimi gördünüz.
"His kimono slips down, uncovering his virility in all its pride."
"Kimonosu aşağı kayıp... onun gururlu erkekliğini açığa çıkarıyor."
While you're mixing her drink, she slips on an ice cube... slides across the room... smashing into your new breakfast table... demolishing it, and killing herself.
Sen onun içkisini hazırlarken, o, bir buza basıp düşer... odanın karşısına kayar... senin yeni kahvaltı masana çarpar... onu parçalar ve ölür. Anladın mı?
This mother's so cocksure, he picks up his own slips while he's collecting his loans.
Kendinden o kadar emin ki paraları kendisi topluyor.
Without moving the other hand nor looking to the sea in the sand it drowns the violent wind and the pale, slow, cold knife slips into the flesh.
Diğer eli kımıldatamadan ne de kumda denize bakamadan, azgın bir rüzgârla boğuluyor ve soluk, ağır, soğuk bıçak deriye işliyor.
Otherwise, life slips out of your hands.
Aksi halde, hayat ellerinden kayar!
You've been making slips recently.
Son zamanlarda gaf yapıyorsun.
It slips right through your fingers
* Parmaklarının arasından akar gider *
I'm building up a great collection of rejection slips.
"Reddedildi" pusulalarının harika bir kolleksiyonunu yapıyorum.
OK, you guys on roadblocks, hold your stations in case he slips through.
Pekala, siz barikat ekibindekiler..... kaçması ihtimaline karşılık olduğunuz yerde kalın!
Well, look at this- - my savings account book... with withdrawal slips, my lottery ticket... and two rolls of toilet paper.
bankadan çekilen sliplerle birlikte... yatırım hesap defterim, piyango biletim... ve iki rulo da tuvalet kağıdı.
Let's hope he slips up soon.
Bir hata yapacağını umalım.
It's satin, it slips off.
Saten kayıyor.