So i've noticed tradutor Turco
137 parallel translation
I think he's a sophomore. He is this kid who wants so badly to be popular and just... just be noticed. And he's just always in the shadows.
Popüler olmayı ve fark edilmeyi çok isteyen ama bir türlü başaramayan biriydi.
I been around him so much, I've never noticed how he smells.
Kaç senedir hep yanımda ben hiç fark etmedim kokusunu.
- Yes, so I've noticed.
- Evet onu fark ettim.
I suppose you've noticed I'm so full of animation... it's impossible for me to sit still.
Umarım ne kadar neşeli olduğumu ve hiç yerimde duramadığımı fark etmişsinizdir.
- Yes, so I've noticed.
- Evet, ben de fark ettim.
Yes, so I've noticed.
Evet, fark ettim.
So I've noticed.
Kayıtlarında bizimkine benzer mahallelerde üç yıl çalıştığın yazıyor. Farkındayım.
So I've noticed.
Ben de fark ettim.
So I've noticed.
Fark ettim.
So often I've noticed that... it's the hair rebels who step into the breach when there's a crisis... whether it be a fire in the house... or to sacrifice a week's holiday... in order to give a party of slum children seven days in the country.
Bir kriz anında, söylenenlere karşı gelenlerin hep uzun saçlı asiler olduğunu gördüm pek çok kez. Bu kriz, okuldaki bir yangın ya da gecekondu mahallesinde, bir hafta sürecek bir yardım toplantısı yapmak için haftalık tatilleri feda etmek olabilir.
- So I've noticed.
- O kadarını fark ettim.
So I've noticed.
- Fark ettim.
So I've noticed.
- Bunu farkettim.
So I've noticed.
Peki, dersimi aldım.
I went inside the mall to the food fair... where the smell of caramel popcorn... and cleaning fluid so overwhelmed me... that I noticed my nakedness...
Alışveriş merkezine girdim, yiyecek bölümüne... karamelli patlamış mısır... ve temizlik sıvısı kokusu beni öyle kendimden geçirmişti ki... çıplaklığımı farkettim...
- So I've noticed.
- Fark ettim.
ln your room, I noticed you had pictures of Frasier and Frederick and an autographed one from someone named Ken Griffey Jr, but... none of Maris and me. So I brought you this.
Geçen gün odana bira getirdiğimde, Frasier'ın ve Frederick'in fotoğraflarıyla Ken Griffey Jr. diye birinin imzalı resminin olduğunu gördüm ama benimle Maris'in hiçbir fotoğrafı yoktu.
So, yeah, I noticed... this guy going out a lot... when the murders were happening, so I...
Ve bu adamın cinayetlerin olduğu zamanlarda sık sık dışarı çıktığını farkettim, ve bu nedenle...
So I've noticed.
Evet, fark ettim.
So I've noticed.
Farkına vardım.
Well, I took the room next door... just for the evening... and just now I noticed that... the interconnecting door wasn't locked, so I strolled in out of curiosity.
Yan odayı tutmuştum- - bu akşam için- - ve birden şeyi fark ettim... ara kapının kilitli olmadığını, ve ben de merakımdan içeri girdim.
I suppose you've noticed I'm so full of animation it's impossible for me to sit still.
Umarım ne kadar neşeli olduğumu ve hiç yerimde duramadığımı fark etmişsinizdir.
So I've noticed you don't have much of an accent.
Farkettim de hiç aksanın yok gibi.
So I've noticed.
Belli oluyor.
I noticed that your goddesses are all... so young and nubile.
Sanırım senin tanrıçaların daha çok genç ve çıplak.
So I've been praying to Joe for about a year now and I noticed something.
Bu sebepten, yaklaşık bir yıldır Joe Peshi'ye dua ediyordum ve bir şeyi fark ettim.
- So Jen, I just had the pleasure of reading Dawson's rewrites and I noticed some significant alterations.
Jen, Dawson'ın yeniden yazdıklarını okudum ve bazı önemli değişimleri fark ettim.
I noticed that tin box on one ofthe shelves... so I peeked inside.
Rafların birinde bu teneke kutuyu gördüm... ve bir bakayım dedim.
I noticed that its input cable had come loose, so I carefully traced it to its source.
Kablosunun çıkmış olduğunu gördüm ve dikkatle kablonun öteki ucunu aramaya başladım.
- So I've noticed.
- Ben de farkettim.
I noticed you take pictures, and I can't seem to figure this out so I thought maybe you could....
Fotoğraf... çektiğinizi biliyorum ve bunu çözemedim. Belki siz, belki... Pek anlamıyorum...
And in case you hadn't noticed, I'm getting married today, so if we could do this another time I'd appreciate it.
Ve belki farketmemişsinizdir, bugün evleniyorum, yani bunu başka zaman yapabilirsek minnettar kalacağım.
I wasn't really realizing it... then I noticed, and I thought it was rude... so I put it down on the table.
Gerçekten farkında değildim, sonra fark ettim ve bunun kabalık olduğunu düşündüm. O yüzden masanın üstüne bıraktım.
I've noticed you've been down so I thought you were dreading it.
Aslında doğruyu söylemek gerekirse korkacağını düşünmüştüm.
# # I've never noticed the ceilings were so low # # [Continues, Indistinct]
Eminim ki bir çoğunuz aynı şekilde hissediyorsunuz.
I noticed it was broken last week so I fixed it.
Geçen hafta kırılmış olduğunu fark etmiştim ve yapıştırmıştım.
So I've noticed.
Farkettim.
And I noticed something peculiar in his nose, so I did a swab.
Burnunda bir tuhaflık hissettim ve içini sildim.
I've noticed you don't listen to a single word people say, so my reply is, I think you're the world's biggest jackass,
Fark ettim ki, insanların söylediklerinin bir kelimesini bile dinlemiyorsun, bu yüzden cevabım, bence sen dünyadaki en büyük dallamasın
I noticed your glass was getting low... so I took the liberty of bringing you another apple martini.
İçkinin azaldığını gördüm... ve sana bir elmalı martini daha getirdim.
And, B, I don't know if you noticed but we were kind of in the middle of a conversation so I don't know what to tell you.
İkincisi, fark etmemiş olabilirsin ama biriyle konuşuyorum ve sana ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I just noticed that you like the oatmeal, and I come here for the French toast, so I was just wondering, am I missing something?
Ben sadece fark ettimki, yulaf ezmesi seviyorsunuz ve ben buraya Fransız usulü tost için geldim, sadece merak ediyorum, birşeymi kaçırdım?
I was doing some laundry, and I noticed that the robe I was wearing had some baby food on it, so I threw it in, figuring I could dash upstairs while everyone was asleep, and then I ran into Tom
üstkattaki herkesin uyuduğunu varsayarak, onu çıkarttım, ve sonra Tom ile karşılaştım.
So I guess you've noticed that Ella is behaving strangely.
Sanırım, Ella'nın çok tuhaf davrandığının farkındasındır.
Um, so, looking through the cards, I've noticed that many of you wrote down the same incident, which is ironic, because it's the exact incident I was brought in here to respond to.
Kartlara bakarken, çoğunuzun ironik bir şekilde benim geliş sebebim olan olayı yazdığınızı farkettim.
- So I've noticed.
- Zaten söylemiştiniz.
So I noticed you've been acting a little different lately.
Son zamanlarda biraz değişik davrandığını farkettim.
They never noticed when I left home, so I certainly didn't call to tell them who I was fucking.
Evden ayrıldığımdan beri bilmiyorum, Ve bende onları arayıp kimleri siktiğimi söylemedim.
So, Liz, I don't know if you've noticed, but I've been kind of anxious to...
Liz, son günlerde tedirgindim...
Hey. I noticed you weren't packed up so I arranged to have someone do it for you.
Selam Joey, Eşyalarını toplamaya başladığını gördüm ve bunu senin için yapabilecek bir kaç kişi ayarladım.
I noticed a glitch on the phone so I checked the PBX controls.
Telefonda bir ses fark ettim ve tüm telefon kontrollerini gözden geçirdim.
so i've been told 63
so i've heard 115
so i've been thinking 26
i've noticed 82
i've noticed that 29
noticed 24
so i'm told 61
so i'm 150
so i'm sorry 105
so i'm going 21
so i've heard 115
so i've been thinking 26
i've noticed 82
i've noticed that 29
noticed 24
so i'm told 61
so i'm 150
so i'm sorry 105
so i'm going 21
so i'm done 19
so i'm like 39
so i'm out 19
so i'll see you tomorrow 22
so i'm leaving 16
so i'll just 39
so i'm not 21
so i'm gonna go 44
so i'm thinking 45
so i'm asking you 38
so i'm like 39
so i'm out 19
so i'll see you tomorrow 22
so i'm leaving 16
so i'll just 39
so i'm not 21
so i'm gonna go 44
so i'm thinking 45
so i'm asking you 38