So that's it tradutor Turco
19,406 parallel translation
It's so funny, that sounded like you said we're heading towards the danger.
Çok komik, dediklerinden sanki tehlikeye doğru gidiyormuşuz gibi geldi.
There's an open four-by-four hatch at the other end of that thing, Cabe, so... make it count.
Bu şeyin öbür tarafında dörde dört açık bir kapak var Cabe, yani...
It's just... there's so much that I... missed out on.
Fırsatını kaçırdığım çok şey var.
So... that's it.
İşte bu kadar.
And launched an obsession with time, so much so that he went on to build devices that measure it with extraordinary mathematical precision.
Ve zamanla ilgili öyle bir takıntıya dönüşmüş ki aşırı matematiksel kesinlikle zaman ölçen cihazlar yapmaya başlamış.
There's one bullet left in that chamber, so pick it up.
Haznede tek mermi kaldı, o yüzden al.
It's sweet that you think so.
Böyle düşünmen çok şeker.
Uh, male, 36, he had sex once in his life and it went so badly that he was considering the priesthood.
Erkek, 36 yaşında, hayatında bir kez seks yapmış ve papazlığı düşündüğü için çok kötü gitmiş.
- Okay, good. So that's it?
Bitti mi yani?
So, that's it, huh?
Hepsi bu öyle mi?
Theory is, Lee planned it so that he could disappear into the crowd, all right?
Teori şu ki, Lee bunu planlamış böylece kalabalığın arasında kaybolabilecekmiş, tamam mı?
You see, Lee picked up a package for me a couple of weeks ago, and he kept telling Jake he'd bring it to him and he never did, and that's why we're so rudely imposing.
Lee birkaç hafta önce benim yerime bir paket almıştı ve Jake'e getireceğini söyleyip durdu fakat getirmedi, ısrarcı olmamızın nedeni tamamen bu.
Okay, if you don't want to lock it down with him, that's so your business.
Onu bu konuda ikna edemezsen bu senin sorunun.
- Uh, I had to close, and yeah, so there's a pile of rags that I left, and I'll clean it up before we open.
Barı kapatmam gerekiyordu. Bir yığın bezi orada bıraktım. Barı açmadan toparlarım.
- You know, I'm actually saying it's because you're so good at your job, that's why I'm saying -
Bunu söyleme sebebim, normalde işinde o kadar iyisin ki o yüzden söylüyorum.
- You know, it's so weird, there's just this one guy and that's all he sells.
O kadar tuhaf ki bir adam var ve sattığı tek şey bunlar.
It's likely that this unsub grew up in an area near a high-profile serial murder, so let's concentrate on California, Illinois, and surrounding states.
Şüpheli muhtemelen ünlü bir seri katile yakın bir yerde büyüdü, o yüzden California, Illinois ve çevre eyaletlere odaklan.
It would be hard for a guy like that to just shut off over the winter, so what is he doing during his down time to feed that urge?
Böyle bir adamın bütün kış bir şey yapmaması zor olur, bu sürede dürtülerini tatmin etmek için ne yapıyor?
So, that's it?
Bu mudur yani?
It's been posted on the class site, so go and check the information. Who is complaining like that?
Patronu olan kadın da baya havalı.
- It's sad that it's so hard to show your feelings when you really want to.
İstediğin zamanda hislerini göstermenin bu kadar zor olması üzücü.
- And that's why it is so hard to be in conflict with you.
Bu yüzden seninle anlaşmazlığa düşmek bana acı veriyor.
You know when you hear about a parent who, like, their kid dies somewhere else and they just know it right away, so that's what happened.
Çocuğu bir yerdeyken ölen ebeveynler bunu hisseder derler ya, tam öyle oldu.
- Because, well, see, you come here and you make fun of the place'cause it's an old Brooklyn dive bar, so you and your friends get to enjoy that part of it and then also you get to have a beer.
- Çünkü sen buraya geldiğinde mekânla dalga geçiyorsun. Çünkü burası eski bir Brooklyn mahalle barı yani arkadaşlarınla bunun tadını çıkarma ve ayrıca bira içme şansı buluyorsunuz.
It's like this itch you have to scratch and I can only get to it by saying the worst thing that I could ever say sometimes, depending on where I am, so you - you being here made that come out.
Bir kaşıntı gibi ve kurtulmanın tek yolu aklıma gelen en kötü şeyleri söyleyebilmek. Nerede olduğuma bağlı olarak. Senin burada olman bunları söyletti.
- Hey, if you don't mind my saying so, I think it's pretty brave of you, the way you handle that.
Söylememde sakıncası yoksa bunun üstesinden gelerek büyük cesaret gösteriyorsunuz.
Yeah, so that's why it's really important you make sure it doesn't get brought up while we're in court.
İşte bu yüzden mahkemede bu konunun açılmamasını sağlamalısın.
Reflecting the Supreme Court's precedent, it is hard to see that the defendant showed a willingness to swindle the victim out of money so there is no case for fraud.
Yüksek Mahkeme'nin teamülleri ışığında tanığın, mağduru para haricinde dolandırma niyetinde olduğunu söylemek zordur. Bu yüzden ortada bir sahtekarlık durumu yoktur.
So I made it very clear that Daegu people are naturally greedy and that's the source of our country's problems.
Açıkça anlattım. Daegulular doğuştan açgözlü. Kore Cumhuriyeti'nin sorunları da tam buradan başlıyor.
I don't know,'69, and now they spend their summers in a bigger house that they moved into that's right near the little house and I think that they partly gave it to us so that they could see Glen's kids more,
69'lardan beri. Artık yazlarını ufak evin yanındaki büyük evde geçiriyorlar. Bence evi vermelerinin bir sebebi de Glen'in çocuklarını daha çok görmek istemeleriydi.
so that it wouldn't happen again, because he's a decent man and I'm a whore.
Çünkü o düzgün bir adam, ben de bir kaltak.
But it's all gonna happen, all that awful stuff, so you need to reconcile with that and start thinking about how you're gonna deal with it, or stop.
Ama tüm bunlar yaşanacak, tüm bu berbat şeyler. Yani bunu kabullenmelisin. Bununla nasıl başa çıkacağını düşünmeye başlamalısın.
You know that's what you're gonna do, so you just might as well decide you're gonna do it.
Böyle yapacağını biliyorsun. - Bari böyle yapacağına karar ver.
But by 2006, the Iranians had come to the conclusion that the U.S. was bogged down in Afghanistan and Iraq and no longer had the capacity to threaten them, and so they felt it was safe to resume their enrichment program
Ancak 2006 yılında, İranlı yöneticiler Amerika'nın Afganistan,... ve Irak'ta bir çamura saplandığını anladı,... ve kendileri için artık bir tehdit oluşturmadığını gördü. Nükleer programlarına devam etmenin güvenli olduğunu düşündüler.
So you need to balance not only that they spin, they twist, but this temperature behavior in such a way that it doesn't break.
Yani sadece dönerken maruz kaldıkları merkez kaç kuvvetini dengelemkle kalmayıp,... bir de farklı sıcaklık tepkimelerini dengelemeniz gerekir ki parçalanmasınlar.
So it happened that the formula for a secret cyber weapon designed by the U.S. and Israel fell into the hands of Russia and the very country it was meant to attack.
Yani ABD ve İsrail tarafından hazırlanan bir siber silahın formülü,... Rusya'nın ve saldırının asıl hedefi olan ülkenin eline geçmişti.
Although, we've tried to have discussions with the Chinese and Russians and so forth about that, but it's very difficult.
Gerek Çinlilerle, gerekse Ruslarla bu konu hakkında görüşmeler,... yapmış olmamıza rağmen sonuç almak oldukça zor.
And the U.S. doesn't want to push the law in that direction and so it chooses not to disclose its involvement.
ABD oluşturulacak kanunun bu noktaya gelmesini istemiyor,... çünkü yaptığı şeylerde yer aldığını sürekli inkar ediyor.
So whoever initiated this and was very proud of themselves to see that little dip in Iran's centrifuge numbers, should look back now and acknowledge that it was a major mistake.
Yani bu saldırıyı kim yaptıysa,... İran'ın santrifüj sayılarında küçük bir eksilmeye sebep olmakla,... gurur duymak yerine dönüp arkasına bir bakmalı,... ve yaptığı hatanın ne kadar büyük olduğunu görmeli.
Well... that's what I thought and you didn't pursue it, so...
Ben öyle sandım, sen de üzerine gitmedin.
We are here today so that Claudia can meet you and see the two of us together. That's it.
Bugün sadece Claudia seninle tanışıp ikimizi bir arada görsün diye buradayız.
So that's it?
Bu kadar mı yani?
So that's it.
Böyle işte.
It just got so boring in that room.
Odalarımızda acayip sıkıldık.
One of Berta's cousins heard me talking about a live opera that was coming on, and it was during dinnertime, so they brought it down and set it up for me.
Berta'nın kuzenlerinden biri, canlı bir operadan bahsettiğimi duymuş. Tam yemek saatindeydi. Benim için televizyonu buraya kurdular.
- So that's it?
- Buraya kadarmış demek.
That's not so bad, is it?
O kadar da kötü değil, değil mi?
So... sure, it's possible, if that's what you and your fiancé want.
Eee... Tabi ki mumkun, Eger sizin ve nisanlinizin istegi sey buysa
Maybe it's not just a coincidence that a junior executive such as your husband would receive an approved permit so soon.
Mesela Kocan gibi kidemsiz bir yoneticinin cok cabuk izin almasi belki sadece raslanti degildir.
So... let's just leave it at that for now.
Şimdilik her şey böyle kalsın.
I know it's been a long evening, but this is a unique case, and there are medical and ethical considerations involved that the Bio-Ethics Committee will rule on, so we have to make some recommendations.
Biyo-etik komitesi tarafından hem tıbbi, hem de etik olarak değerlendirilecek. Onlara öneride bulunmamız gerekiyor.
so that's it then 31
so that's how it is 38
so that's good 117
so that's a yes 42
so that's a no 42
so that's something 28
so that's why 41
so that's a 20
so that's why you're here 22
so that's that 41
so that's how it is 38
so that's good 117
so that's a yes 42
so that's a no 42
so that's something 28
so that's why 41
so that's a 20
so that's why you're here 22
so that's that 41
so that's 181
so that's what happened 22
so that's what i did 29
so that's what we're gonna do 16
so that's what this is about 48
so that's what 16
so that's what this is all about 17
that's it 18340
that's it then 72
that's it for me 50
so that's what happened 22
so that's what i did 29
so that's what we're gonna do 16
so that's what this is about 48
so that's what 16
so that's what this is all about 17
that's it 18340
that's it then 72
that's it for me 50
that's it for now 30
that's it exactly 17
that's it for today 99
that's it right there 33
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
that's it exactly 17
that's it for today 99
that's it right there 33
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's ok 4874
it's okay 22028
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347