Softy tradutor Turco
115 parallel translation
That jane's made a softy out of you.
O kadın seni hanım evladı yapmış.
You know, I'm a softy myself when it comes to women.
Kadınlar söz konusu olduğunda ben de hassasımdır.
You're a softy.
Hanım evlâdı seni.
And we've been calling him a softy.
Ve bizde ona yumuşak diyoruz.
All I can say is, don't you ever tangle with that softy.
Tek söyleyeceğim sakın o yumuşakla kapışma.
Who's the softy?
Şimdi endişelenen kim?
Don't you think he's a real softy?
Sence de gerçekten aptalın teki değil mi?
- Softy!
- Güçsüz!
Tornado Lou - tigress, storm, fate and Lemonade Joe, such a softy!
Tornado Lou... Dişi kaplan, fırtına, kader ve Limonata Joe, amma da aptal herif!
My friends call me "softy". They just wanted to flatter you.
Öyle demek istememişlerdir.
He's softy.
Yumuşak.
Both he and the chancellor the more are softy the more they comprime themselves being closer to the magistrate.
Onunla katip sulh hakimine ne kadar yakın olurlarsa o kadar yumuşarlar.
Is this the house of the great philanthropist and all-round softy Ebenezer Blackadder?
Burası, büyük hayırsever, çok meziyetli, mülayim insan Ebenezer Blackadder'ın evi mi?
He's a real softy, Bugsy.
Bugsy çok yumuşak biri.
You're just a big softy, you are.
Sen çok yufka yüreklisin.
Superman is a "sentimental softy"?
Öyle mi dersin? Süpermen mülayim mi?
I guess I am kind of a softy.
Sanırım ben biraz mülayimim.
Yeah, you're a softy.
Evet, sen yumuşak kalplisin.
And then we shared a Mr. Softy.
Hatta sonrasında Bay Yumuşak dondurması yemiştik.
Try Say my name softy like you used to
Önceden söylediğin kadar yumuşak şekilde söyle.
I'm such a softy.
Tanrım. Ne kadar yumuşak kalpliyim.
Call me an old softy, but that's how I see it.
Bana yumuşak kalpli diyebilirsiniz. Ama benim bakışım bu
Kiwi Bob's no fucking softy.
Kiwi Bob da hafif adam değildir.
Well, he may appear to have a crusty exterior, but deep down inside, Dad's just an old softy.
Dışarıdan sert görünebilir. Ama içi çok yumuşaktır.
- Y'old softy, you.
- O seni yumuşatacak.
Deep down inside, you're a softy.
Aslında yumuşak kalplisin.
- Funny. It is a nonprofit organization and I'm a softy for clean air.
Kar gütmeyen bir kuruluş ve ben de temiz hava konusunda hassas biriyim.
Or you're just the same tenth-grade losers you've always been and she's too much of a softy to cut you loose.
Ya da her zamanki gibi işe hiçbir işe yaramayan lise öğrencilerisiniz. O da sizi kovamayacak kadar yufka yürekli bir kız.
Luke, you old softy.
Luke, seni yumuşak kalpli.
You know why? Because underneath that sadomasochistic leather and tough image, she's a big softy. - Huh.
Çünkü o sadomazoşistik derinin ve o sert kız imajının altında sadece bir yufka yürek.
He's a total softy, underneath that stiff exterior.
O sert dış görünüşünün altında aslında çok nazik bir insandır.
Basically, the Druid thinks you're a softy.
Kısacası, Rahip senin çıtkırıldım biri olduğunu düşünüyor.
Well, what does that mean, "softy"?
Çıtkırıldım ne demek oluyor?
Deep down inside, you're just a great big softy.
Derinlerde bir yerde yumuşacık birisin.
You're a good man, Merri, but such a old softy.
- Sen iyi adamsın, Merri. Ama biraz budalasın.
- Luke, you old softy. - I will never live this down.
- Bunu asla unutturamayacağım.
So, you're the softy in your family?
Yani sen, ailenin en yumuşak olanı mısın?
It's a big softy.
Çok yumuşak.
I'm through with being Mr. Softy.
Artık yumuşak başlı davranmayacağım.
I'm no softy. No, I know.
- Hanım evladı değilim.
You're such a softy.
Sen tam bir hanımevladısın.
And you, Miss Softy, you just let him go, didn't you?
Ve sen Bayan Yumuşak Kalp gitmesine izin verdin öyle değil mi?
Oh, don't worry. You didn't miss anything, Mr. Softy.
Merak etme, bir şey kaçırmadın bay yumuşak.
Shame on you, Mr. Softy!
Yazıklar olsun bay yumuşak!
- I made you Mr. Softy!
- Seni ben "Bay Yumuşak" yaptım!
- but deep down, you're such a softy.
- aslında yumuşak kalplisin.
You're such a softy.
Çok yufka yüreklisin.
You were such a softy.
Nasıl da yufka yürekliydin.
Mr. Softy would like to say a few words.
Bay Yumuşak birkaç şey söylemek istiyor.
Your brother is a softy.
Senin ağabeyin bir hanımevladı.
So, Red, you big, old softy.
Red, seni yufka yürekli koca adam.