Solutions tradutor Turco
779 parallel translation
There were at least three solutions that were better than the one I chose and I just couldn't think of them.
Benim kararımdan daha iyi, en az üç çözüm vardı ve ben hiçbirini düşünemedim.
We are not searching for solutions which might not have been his nor seeking to conclude the plots which his death left unresolved
Ne kendisine ait olmayan çözümlerin peşinden koşuyor ne de ölümünün çözümlenmemiş bıraktığı olayları tamamlamaya çalışıyoruz.
Did these fights bring us any solutions?
Bu savaşlar bizi bir çözüme ulaştırdı mı?
Problem is clear, Spock. We're gonna have to seek contemporary solutions.
Bu zamanın çözümlerine başvurmamız gerekiyor.
There are 2 classic solutions used, one from Bordeaux, the other from Burgundy.
Kullanılan iki klasik çözelti vardır, biri Bordeaux'dan, diğeri Burgundy'den.
So the treatment of men with appropriate solutions is indispensable.
Bu nedenle insanların uygun çözeltilerle tedavisi kaçınılmazdır.
where prayers go unanswered, where good solutions are rejected,
Duaların kabul olmadığı... Güzel çözümlerin reddedildiği...
Admiral Gensoul refused all three options, as he considered them dishonorable solutions.
Amiral Gensoul alçakça çözümler oldukları gerekçesiyle üç seçeneği de reddetti.
There are some interesting solutions in the Art Nouveau style, right?
Art Nouveau stilinin pek çok yöntemi var, değil mi?
What they don't, or won't, realize, is that the technical solutions are already within our power.
Farkına varmadıkları veya varamayacakları konuysa, olayı teknik olarak çözme gücünün zaten ellerimizde olduğudur.
Political solutions don't work.
Siyasi çözümler işe yaramaz.
I want solutions.
Çözüm istiyorum.
They get out their linear programming charts statistical decision theories, minimax solutions and compute price-cost probabilities of transactions and investments just like we do.
Onlar da lineer program tabloları hakkında istatistiksel düşünce teorileri, minimal çözümler ve yatırımlarını en düşük maliyete düşürmek hakkında konuşuyorlar tıpkı bizim gibi.
Are these solutions designated?
Tüm çözüm yolları belirtildi mi?
Programmed to deliver precise mixes of gases and solutions from storage vats into the main plant.
Gaz ve eriyiklerin depolardan ana tanka geçmelerini sağlamak üzere programlandı.
Solutions are being sought.
Çözümler aranmakta.
"He had complaints about life, but never solutions."
"Sürekli hayattan yakınmasına rağmen olumlu bir çözüm yolu önermezdi."
There are many dangers but we've found some extraordinary solutions.
Pek çok tehlike var, bununla beraber bazı sıradışı çözümler bulduk.
We're fighting for middle-way, but feasible solutions.
Biz orta yolu olan olası çözümler için savaşıyoruz.
Even in dreams you keep looking for solutions.
İnsan, rüyasında bile derdine derman arar durur.
Work on reactions of organisms to aggression brought new solutions to anesthesia and resuscitation.
# "Organizmaların saldırılara tepkileri" üzerindeki çalışmaları... #... anestezi ve hayata geri döndürme konusunda yeni çözümler getirmiştir.
'Many solutions were suggested for this problem,'mostly concerned with the movements of small green pieces of paper,'which is odd, because, on the whole,'it wasn't the small green pieces of paper that were unhappy.
Bu sorun için genelde küçük, yeşil kağıt parçalarının el değiştirmesini içeren bir çok çözüm önerilmişti, ama bu tuhaftı, iyice düşünüldüğünde, mutsuz olan şeyler küçük, yeşil kağıt parçaları değildi.
Like a man says, "There's no problems, only solutions."
Herkesin söylediği gibi, "Problemler yoktur, sadece çözümler vardır."
As a scientist, you'll be interested to know that most of them turn out to have very rational solutions.
Bir bilim adamı olarak, sizin de ilginizi çekecektir. Çoğunun akılcı çözümlere sahip olduğu ortaya çıkıyor.
Well do something about it. Look for solutions.
Bu konuda bir şeyler yap, çözüm bul.
There are solutions to our problems.
Bunlar sorunlarımıza çözümler.
"With various animating solutions," "I have killed and brought to animated life," "a number of rabbits, guinea pigs, cats, and dogs."
Hayat veren solüsyonla çok sayıda tavşan, fare ve köpeği öldürüp hayata döndürdüm.
Now, you do remember having that passion to find solutions, don't you?
Çözümü bulmak için gereken o tutkuyu sen de hatırlıyorsun değil mi?
IS IT SOLUTIONS YOU SEEK? WE'RE EAGER TO HELP.
Çözüm yok mu ortada?
Ah, solutions.
Ah, çözümler.
All solutions and no clues, right?
Tüm çözümler. Ve ipucu yok tamam mı?
All clues, no solutions,'cause that's the way... things are.
İpuçları var, çözümler yok, çünkü gerçekler böyle.
I'm with an organization... whose concern is families like your own... families in crisis... that are preyed upon... by charlatans and fake magic and false solutions!
Ben bir kuruluştayım... Seninki gibi, problemler içinde olan, ailelerle ilgilenen... Şarlatanlar, sahte büyücüler, ve sahte çözümlerle taciz edilen aileler...
Hard decisions call for hard solutions.
Zor kararlar, zor çözümler gerektirir.
But without his help, I doubt we can pose any intelligent questions, let alone come up with any solutions.
Ama onun yardımı olmadan, bırakın bir çözüm bulmayı, tek bir akıllıca soru bile üretemeyiz.
But without his help, I doubt we can pose any intelligent questions, let alone come up with any solutions.
Sana değer veriyorlar. Sen çok özel olmalısın. Biz bir topluluğun üyeleriyiz.
Credit will be issued for partial solutions.
Puanlamada parça parça cevaplara öncelik verilecektir.
What are you gonna do about that, Mr. Dejoy? Well, when I was a DA, I had the reputation for finding new solutions to old problems.
Bölge başsavcısı olduğum zamanlar eski sorunlara yeni çözümler bulmak gibi bir üne sahiptim.
There are no other logical solutions.
Başka mantıklı çözüm yok.
No other logical solutions?
Başka mantıklı çözüm yok mu?
There are always solutions.
Daima bir çözüm vardır.
I mean... I've read this from cover to cover, Donna, and there are no solutions here.
Demek istediğim, bunu baştan sona okudum Donna.
That's true for the solutions, too.
Bu, çözümler için de geçerlidir.
Wilton Knight created the Foundation... in hopes of finding intelligent solutions to violent problems, problems which have changed little in tens, if not hundreds, of years.
Wilton Knight şiddet sorunlarına zekice çözümler bulmak ümidiyle vakfı kurdu,... küçük değişikleri onlarca, yüzlerce yıllarda yapan sorunlar.
So it stands to reason that once in a while we're going to come up with the same solutions you do.
Arada bir de olsa, sizinle aynı sonuçlara varabiliriz.
You might like to think to yourselves about possible solutions to that riddle. One thing you might think of is that it's not the same birds, perhaps the birds have been evolving during the same time as the insects have been evolving.
Bu bilmeceye kendinizce uygun olan çeşitli çözüm önerileri düşünüyor olabilirsiniz ; bunların aynı kuşlar olmadığını düşünebilirsiniz, ya da böceklerle kuşların aynı zaman zarfında evrim geçirdiklerini düşünebilirsiniz.
I got a bag full of solutions.
Ve çözümlerle dolu bir çantam var.
"Offer new solutions of your own."
Gelişen şartlara bağlı olarak gelirin artması birikim oluşturma ve geleceği güvene alma ihtiyacını da artırmıştır.
I mean, after all you supplied the crimes, the clues, the solutions.
Paul. - Paul. - Maddie.
IS IT SOLUTIONS YOU SEEK?
Sorun mu çıktı bir konuda?
Two solutions :
2 yol var :