Sombrero tradutor Turco
170 parallel translation
I lost my sombrero this morning.
Benimkini sabah kaybettim.
Sombrero, señor?
Şapka, senyor?
In my country, instead of your ugly black umbrella... you'd wear a sombrero and... spend your breaks in a hammock.
Benim ülkemde, senin o çirkin şapkanın yerine sombrero takarlar ve boş vakitlerini hamakta geçirirler.
In the sombrero.
Sombreroda!
- Because of his sombrero.
Güney Amerika şapkaları güneş şemsiyesi gibidir.
Everything you see belongs to him, just like his shirt and his sombrero.
Gördüğün her şey ona aittir, tıpkı onun gömleği ve şapkası gibi.
If his shirt and his sombrero resemble this village here then he's no example of elegance.
Eğer bu kasaba onun gömleğine ve şapkasına benziyorsa onun şıklıkla alakası yok.
The sombrero, señor.
Şapkanız, bayım.
Give me your hat.!
Sombrero'nu ver.
Wherever the hat falls.
Sombrero'mun düştüğü yer olsun.
Do you think it's someone we spying under that sombrero?
Orada birisinin bizi gözetlediğini fark ettin mi?
Give me the gun and the sombrero
Silahını ve şapkanı bana ver.
The face that they put when the police took the sombrero from you.
Şalı ağzından çektiğinde suratlarının aldığı hal görülmeye değerdi.
I discovered how to make a man impotent hiding his sombrero.
Bir adamın şapkasının saklanarak nasıl iktidarsız yapılacağını ben keşfettim.
Children starving in India, and you're walking around with a whole sombrero full of peanuts.
Hindistan'daki çocuklar açlıktan ölüyor sense bir şapka dolusu yer fıstığıyla geziyorsun.
- It wears a little sombrero.
- Çünkü geniş kenarlı küçük şapka giyerler.
Last night we had sex, and he wore a sombrero.
Dün gece seviştik ve Steve bir sombrero taktı.
It's a hat.
Sombrero bir şapkadır.
HE LIVED WITH A MEXICAN GIRL CALLED SONIA... WHO USED TO WORK AT EL SOMBRERO CLUB.
El Sombrero Club'da çalışan Sonia adında bir Meksikalı kızla yaşardı.
BUT THERE ARE MANY WOMEN WHO COME AND GO AT THE EL SOMBRERO.
Ama El Sombrero'ya gelip giden çok fazla kadın vardır.
When I was a kid, my dad took me to Veracruz... and he bought me a purple sombrero... and a little guitar.
Ben çocukken, babam beni Veracruz'a götürmüştü ve bana mor renkli geniş bir şapka ve küçük bir gitar aldı.
Ah, the Miracle Mile, where value wears a neon sombrero... and there's not a single church or library to offend the eye.
Mucize yolu, değerli şeylerin neonlarla bezenmiş olduğu gözü rahatsız eden ne bir kilise ne de kütüphanenin olduğu yer.
Is the sombrero-cam ready?
- Kamera hazır mı?
Now we got that damn urban sombrero to contend with.
Şimdi bir de rekabet edilmesi gereken şu lanet şehir sombrerosu çıktı.
This is the urban sombrero.
Bu şehirde giyilebilecek bir fötr şapka.
I like to call it the "urban sombrero."
Ona "şehir sombrero" su adını verdim.
You know, it's the urban sombrero.
Sonuçta o bir şehir sombrerosu.
The urban sombrero.
Şehir sombrerosu.
But then my wife gets me this urban sombrero.
Ama daha sonra karım bana şehir sombrerosundan aldı.
She had on a big sombrero, she was sitting on a plastic burro.
Kocaman sombrero şapkasıyla, plastik bir eşek üstünde oturuyordu.
Or at least to London, where three years later... at the Sombrero Club in Kensington, I would hear him sing for the very first time.
Veya, en azından, Londra'ya 3 yıl sonra da Kensington'daki Sombrero Klübüne. İlk şarkı söylemeyişini orada duyacaktım.
It is my supreme pleasure... to introduce all you lovely little minxes here tonight... to the Sombrero Club's prettiest star... and my most shimmering hubby!
Yüce bir zevkle siz, sevgili misafirlerimize bu gece takdim etmek istediğim kişi, Sombrero Klübü'nün en tatlı yıldızı ve benim en pırıltılı kocacığım.
You're never gonna find your friend from singing under sombreros.
Sombrero altında şarkı söyleyerek arkadaşını asla bulamazsın.
[Spanish Accent] You wanna go on the spinning sombrero ride?
Dönen şapkaya binmek ister misin?
The kind that look at the spinning sombrero ride and think... that there's maybe some amusement to be had there... and the kind that look at it and think, "Where will I throw up atter?"
Dönen şapkaya bakıp belki eğlenceli olabileceğini düşünenler ve bakıp "Şimdi nereye kusacağım?" diye düşünenler.
Find and destroy sombrero.
O şapkayı bul ve yok et.
- It's a sombrero.
- Sombrero.
Oh, my little guy's out there in the hot sun without his sombrero.
Oğlum kızgın güneşin altında şapkasız dolaşıyor.
I say we force-feed him his sombrero.
Şapkasını yedirelim.
I wonder how the Oracle would look in a sombrero.
Bence kâhin bir Meksika şapkasıyla harika gözükür.
- Nice sombrero.
- Hoş şapka.
You're looking at the sombrero?
Şapkaya mı bakıyorsun?
That sombrero was a gift.
- Doğrusunu istersen işin aslı şu baba. - O hasır şapka hediyeydi.
I loved the little sombrero napkin holders.
O minik şapka şeklindeki peçeteliklere bayıldım.
Man, he is wearin'me like a sombrero.
Beni bir paçavra gibi kullanıyor.
Mexican food? El Sombrero?
Meksika yemeği?
El Sombrero closed a long time ago.
El Sombrero? El Sombrero uzun zaman önce kapandı.
Here's one of Andy wearing the kids pool on his head like a sombrero.
Tamam, tamam uydurdum. Jim, Dana'ya resimleri göstersene.
With the sombrero on?
Kafasında "sombrero" olan mı?
Up there, in the sombrero is certainly a spy.
Hadi, deneyelim. Tepede bir casusun bizi gözlediğini sanıyorum.
Everything, it seemed, started at the Sombrero.
Herşey Sombrero'da başladı.