Someone there tradutor Turco
12,047 parallel translation
Well, what happened tonight would not happen if you had someone there with you.
Yanında birisi olsaydı bu akşam olanlar asla gerçekleşmezdi.
There be someone there to meet you?
- Seni karşılamaya biri gelecek mi?
Wait! There is someone!
Dur... birisi var!
There's someone out looking for me.
Dışarıda beni arayan biri var.
And if I'm not there to take care of it, someone else will be.
İlgilenmek için orada olmazsam, bunu bir başkası yapacaktır.
If there is someone upstairs...
Orda birisi varsa...
There was someone here, I know.
Burda biri vardı, eminim.
There's someone in here.
Burada birisi var!
There's someone here for Barry!
Burada Barry için birisin var!
When someone's as young as you, there's nothing very complicated about old age.
Biri senin kadar genç olduğunda, yaşlılık konusunda bir çok şey karma karmaşık
So, right now at the 21st Precinct, there's someone in the pen.
Şu an 21. merkezde karakolunda tutuklanmış olan biri var.
Meanwhile, there's someone else in the pen, tomorrow, someone else, the next day, someone else.
Bu arada başka biri tutuklancak, yarın, bir başkası. Sonraki gün de başka biri.
Is there someone you can call to come over?
Gelmesi için arayabileceğiniz biri var mı?
- Someone will find you out there.
- Seni birileri bulur.
- When we were there, my dad ran into someone he knew.
Gösteriyi beklerken, babam eski bir arkadaşıyla karşılaştı.
If there is still someone with you... on the beach... I want you to raise your left hand.
Sahilde senden başka biri varsa eğer sol elini kaldırmanı istiyorum.
And someone was passin'around a joint, and there was cocaine.
Ve birileri ot içiyordu Ve kokain vardı.
There's someone in the captain's office to see you.
Başkomiserin ofisinde seni görmek isteyen biri var.
There's an immense sense of relief when they finally just let go and tell someone the truth.
Birine doğruyu söylediklerinde oluşan inanılmaz bir rahatlama hissi vardır.
But the one element I lack is knowledge, someone who understands Nassau and can help me know what I'm going to find there.
Ama elimde olmayan tek şey bilgi. Nassau'yu anlayan birisi. Orada ne bulacağım hususunda bana yardım edecek.
It does make a big difference to the judge when someone's there in court and actually cares about the person and is vouching for him, especially if that someone looks like you.
Mahkemede birisinin olması ve gerçekten o insanı önemsemesi ve ona kefil olması yargıç için büyük bir fark yaratır. Özellikle o birisi senin gibi görünürse.
There's someone here who can help our cause.
Bu işte bize yardımı dokunabilecek biri var.
- Hey. Is there someone called Guy Bishop here?
Burada Guy Bishop adında biri var mı?
Someone has hidden it there without his knowledge.
Onun haberi olmadan birileri oraya saklamış olmalı.
If there is someone responsible, we'll catch the bastard.
Bundan sorumlu olan biri varsa eğer o şerefsizi yakalayacağız.
It must be someone who knows what's up there. What we've done.
Orada neler olduğunu bilen biri olmalı ne yaptığımızı bilen biri.
- Think someone was living there.
- Orada birileri yaşıyor galiba. - Tabii.
Shit, there's someone outstide.
Hasiktir, dışarıda biri var.
They had someone on a table like they were doing surgery down there.
Masanın üzerinde birini ameliyat ediyorlarmış gibiydi.
And with that much green, there's always gonna be someone who wants to steal it.
Ve bu kadar nakdin olunca her zaman onu çalmak isteyenler olacaktır.
Or there could be someone who needs our help.
Veya yardımımıza muhtaç biri olabilir.
If someone's really trying to kill her, then they're still out there.
Eğer birileri gerçekten onu öldürmeye çalışıyorsa hâlâ dışarıda bir yerdeler. Zaman doldu!
You know, sometimes I feel like there's someone out there watching over us.
Bazen birileri bizi koruyup kolluyor gibi hissediyorum.
The world out there is ugly, and trusting someone equals death.
Dünya berbat bir yer ve birine güvenmek de ölümle eşdeğer.
There's someone listening.
Dinleyenler var.
There's someone ahead of us, and I need to know why.
Birisi bizden bir adım önde ve nedenini öğrenmem gerek.
There's someone outside.
- Dışarıda biri var.
And there's someone who described himself as, "the wandering Jew".
Bir de kendini göçebe Yahudi diye tanıtan biri var.
There's someone I need to kill.
Öldürmem gereken birisi var.
All my life... I felt like there was someone inside of me, someone stronger and... and smarter.
Hayatım boyunca içimde birisi varmış gibi hissettim daha güçlü ve zeki birisi.
I just remembered... there's someone I need to kill.
Şimdi hatırladım öldürmem gereken biri var.
In their case, I think there was someone to blame.
Onların davasında, bence suçlanacak birileri vardı.
There's someone's blood all over the bathroom.
Banyonun her yerinde birisinin kanı var.
- There's someone I'd like you to meet.
- Tanıştırmak istediğim biri var da.
If there was someone else here, we would've seen their snowmobile somewhere.
Burada başka birileri olsaydı onların kar motorlarını görürdük..
There's someone here.
Burada biri var.
You know, if you came there and you saw that someone had dookied on your stuff, it might fuck with your head.
Yani birinin malına sıçtığını bir düşünsene. Adamı felaket dellendirir bence.
I thought it was crazy, but there's always been... Someone else, some... some thing, like a...
Saçma geleceğini sanıyordum ama her zaman birileri vardı sanki, bir şey vardı böyle etrafımı çevrelemiş bir kara bulut gibi tıpkı.
Yeah, do you know, there was someone killed in the subway, though.
Biliyor muydunuz, metroda öldürülen birisi vardı.
Is there someone we can call for you?
Arayabileceğimiz bir yakınınız var mı?
And you, yeah, go to my office...'cause there's someone who wants to talk to you.
Sen, evet sen ofisime geç... Çünkü seninle konuşmak isteyen biri var.
therese 78
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there 14012
theresa 292
there you go 7508
therefore 1419
there you are 4720
there's always hope 39
there we go 2292
there aren't any 65
there isn't 382
there he is 3176
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48
there you have it 213
there's no time like the present 22
there aren't 60
there it is 2912
there is no such thing 30
there's no way 389
there's nothing to see here 35
there's nothing here 275
there's nothing to it 48