Something to look forward to tradutor Turco
205 parallel translation
She's got something to look forward to.
O kızın bir geleceği var.
We have something to look forward to.
Bu da, dört gözle bekleyeceğimiz birşey herhalde.
I'm just beginning to realize... It's better to have something to look forward to.
Şimdi anlıyorum ki... insanın ümit edecek bir şeyi olması lazımmış.
Not something to look forward to, eh?
Pek iple çekilecek bir şey değil, ha?
Then I've got something to look forward to.
O zaman dinlemeyi dört gözle bekliyorum.
Well, at least you have something to look forward to.
Şey, en azından, bir beklentin var.
We have something to look forward to.
Dört gözle bekleyeceğimiz bir şeyimiz oldu!
It's something to look forward to, provided you're a mother-in-law.
Dört gözle beklenecek bir şey tabii kaynana olmanız koşuluyla.
That will be something to look forward to, huh?
Bunu sabırsızlıkla bekliyoruz, değil mi?
It's something to look forward to.
- İstenen bir şey.
Yes, that's something to look forward to.
- Evet, bunu iple çekerim işte.
It will give these poor souls something to look forward to.
Onlar, bu zavallı adamların belkide tek beklentisi.
Well, I got something to look forward to tonight - playoffs.
Evet, bu gece play-off'ları bekliyorum.
I have to be lighthearted so Hermann has something to look forward to and be proud of.
Kaygısız olmalıyım ki Hermann beni beklesin ve benimle gurur duysun.
This great crowd of about 50,000 really has something to look forward to during the next 90 minutes.
50.000 kişilik bu büyük kalabalık önümüzdeki 90 dakika içinde iyi şeyler görmek istiyorlar.
I'm beginning to realise it's better to have something to look forward to.
Bir şeylerin olmasını beklemek lazım, bunu anladım.
I wouldn't have made it through this crazy thing if I didn't have something to look forward to.
Dört gözle beklediğim bir şey olmasaydı bu delice şeyin üstesinden gelemezdim.
We always have something to look forward to.
Hep beklediğimiz bir şey vardır.
Great, now I've got something to look forward to.
Evet, ben de bunu bekliyordum.
That is not something to look forward to.
Sabırsızlanacak bir şey yok.
It's helped me to have a goal, something to look forward to.
Geriye dönüp bakmak bir... amaç sahibi olmamı sağladı.
You feel like that, too, like you got something to look forward to?
Sen de hissediyor musun? Yani gelecekte olacak bir şey gibi?
You've got something to look forward to when you get back to the castle!
Kaleye döndüğünüzde beklediğiniz şeyi bulacaksınız.
It just gives me something to look forward to.
Sadece ilerisi için bana bir ümit veriyor.
Well, this will give you something to look forward to.
Bu da sana ilerisi için bir amaç olacak.
And you always gave me something to look forward to every day, so- -
Ve sen bana her gün ileriye bakabilmem için güç verdin, yani- -
For Dirk Diggler the future is something to look forward to, not to fear.
Dirk Diggler için gelecek korkulması gereken bir şey değil.
So he has something to look forward to, you mean?
Senden bir şey beklediğini mi söylüyorsun?
Something to look forward to.
İple çekiyorum.
That's something to look forward to.
Dört gözle beklediğim bir şey.
Something to look forward to.
İşte bekleyebileceğin bir şey daha.
GIVE ME SOMETHING TO LOOK FORWARD TO.
O günü sabırsızlıkla bekliyorum.
Tell me there's still something to look forward to when I get home.
Bana eve gitmek için sana can attıran şeyi söyle.
We'll have something to look forward to.
Bir şey için sabırsızlanırız.
Which reminds me, what we were talking about earlier. It's good for you to have something to look forward to.
Azıcık ta olsa seni ileri çıkarabildiğime sevindim.
That's ok. It gives me something to look forward to.
- Tamam, heyecanla bekleyecek bir şeyim oldu işte.
I need something to look forward to in my soup-for-one life.
Hayatımda ilk kez dört gözle beklediğim bir şey var. Biliyorum.
So Tim has something to look forward to for his surprise party tonight.
O zaman Tim süpriz doğum günü partisinde çok mutlu olacak. Bu akşam değil mi?
She ordered from catalogues so she had something to look forward to.
Bekleyecek bir şeyi olsun diye kataloglardan siparişler veriyordu.
something to look forward to.
Dört gözle bekleyeceğim.
Twice a month of an evening, we settle down to do the accounts together... something which Dierdre - that's my wife - and I particularly look forward to on account of her feet.
Her ayın iki gecesinde, beraberce hesapların başına otururuz, ki bu hadise, karım Dierdre'nin ve benim kendisinin ayakları sebebiyle dört gözle beklediğimiz bir durumdur.
That's something else I have to look forward to.
Artık bu işi de merak ederim ne olacak diye.
That's something for a fellow to look forward to.
Bu bir arkadaşın sabırsızlıkla beklediği bir şey.
I assure you that's not something I look forward to.
Bunu komik bir oyun sanıyorsun.
That would be something for Freddy to look forward to, Mrs. Malins.
Bu Freddy için de çok iyi olacaktır Bayan Malins.
Because it gives me something to do and look forward to.
Çünkü bu benim için bir uğraş, bir tür beklenti.
Before bedtime, we read from one of the classics something the children look forward to with anticipation.
Sonra, yatmadan önce klasiklerden bölümler okuruz. Çocukların dört gözle bekledikleri bir çalışmadır bu.
It's something we look forward to, actually.
Aslında bizim için, bir çeşit dört gözle beklediğimiz bir şey.
It's nice to have something to look forward to.
Dört gözle beklenecek bir şeyinin olması çok güzel.
Something else to look forward to.
Bu herneyse buradan iyi görünüyor.
And that's something we've all got to look forward to.
Hepimiz dört gözle bunu beklemeliyiz aslında.