Spears tradutor Turco
840 parallel translation
your only hope lies with the two Spears left at the Impact epicenter in Dogma.
Ikari Shinji. Tek umudun Dogma'nın dibindeki darbe kaynağındaki mızraklarda yatıyor.
All we have to do is obtain those Spears.
Biz o mızrakları kendimiz için almalıyız.
the Spears of Longinus and Cassius.
Evet. Longinus ve Cassius.
Both of the Spears have changed to a similar shape.
Her iki hızrak tek bir yapıda bütünleşmiş.
Let's just pull the Spears quickly!
Acele etmeli ve mızrakları çıkartmalıyız.
Are those our Spears of Hope? !
Bunlar umudun mızrakları!
Both of the Spears are needed...
Bize her ikisi de lazım.
But the only two Spears that are here are the same...
Ama buradaki iki mızrak da aynı.
While we still have the chance! The Spears!
Bu fırsatı mızrakları çekmek için kullanmalıyım!
These aren't the Spears we came for!
Onlar bizim mızraklarımız değil!
Not... the Spears we came for...
"Bizim mızraklarımız değil", de ne anlama geliyor?
You're the one who said we need the Spears.
Mızraklara ihtiyacımız olduğunu söyleyen sendin!
The control system...? I will get the Spears!
Kontrol sistemi... Kaworu ve herkesin iyiliği için mızrakları çekeceğim.
Because I pulled the Spears!
Mızrakları yerinden çektiğim için miydi?
Want spears, canoe, food.
Mızrak, kano, yiyecek.
- Get spears, canoes, everything?
- Mızrak, kano tamam mı?
Use your spears!
Mızrakları kullanın!
Tell chief give now spears, meat, canoes.
Şefe mızrak, et ve kano vermesini söyle.
I have Indian armor, Tartar spears.
Hint zırhlarım, Tatar mızraklarım var.
The spear-forgers donate a thousand spears!
Mızrak ustaları, 1000 mızrak bağışlıyor!
Burke, Callahan, Brown, Reynolds, Allison, Bouquet, Forbes, Spears,
ve jüri adayları, masanın bu tarafında durun ve çağırılmayı bekleyin.
Ring-around the rosie, a pocket full of spears!
Çat pat, yusyuvarlak Kremalı börek, sütlü "mızrak".
Keep thee wig on, Willie. Mr. Spears to you.
Peruk takmaya devam, Willie.
I'll thank you to show proper respect.
Mr. Spears'a saygınızı gösterdiğiniz için teşekkür edeceğim.
All right, Mr. Willie Spears.
Peki, Bay Willie Spears.
Listen, Mr. Spears, my duty is the men's health.
Dinle, Bay Spears, benim görevim bir adamın hayatı.
An imbecile like Spears talking to you in that manner.
Spears seninle tam bir embesil gibi konuşuyor.
You can't repair it, Mr. Spears.
Bunu tahmin edemezsin Bay Spears.
You can't escape either, Mr. Spears.
Hiçbir yere kaçamazsınız, Bay Spears.
Here I am, Mr. Spears!
Buradayım, Bay Spears!
Faster, Mr. Spears!
Daha hızlı, Bay Spears!
Why don't you fly, Mr. Spears?
Neden uçmuyorsun, Bay Spears?
I told you there was no escape, didn't I, Mr. Spears?
Sana kaçamayacağını söylemiştim, değil mi, Bay Spears?
Lend me that handkerchief of yours, Mr. Spears.
Mendilini bana ver, Bay Spears.
They were going to hang me, Mr. Spears.
Beni asmak istiyorlar, Bay Spears.
It was a horrible death, Mr. Spears!
Dehşet verici bir ölümdü, Bay Spears!
It isn't a very comfortable feeling, is it, Mr. Spears?
Bu rahatlatıcı bir his değil, değil mi, Bay Spears?
There's an account to be settled, Mr. Spears!
Böyle bir söylenti var, Bay Spears!
Sorry your little trip will have to be postponed, Mr. Spears.
Üzgünüm ama küçük gezinizin ertelenmesi gerek, Bay Spears.
And Richard's boyfriend, Spears, is anxiously awaiting me at his home.
Ve Richard'ın arkadaşı, Spears, büyük bir endişeyle beni evinde bekliyor.
Does Sampson know that Cobb and Spears are mixed up together in this?
Sampson Cobb ve Spears'ın bu işte birlikte olduğunu biliyor mu?
But if Geoff has proof that Cobb is the murderer... and he has Spears as a witness...
Yapamayız! Ama Geoff Cobb'ın katil olduğunu düşünüyor ve Spears bu olayın şahidi...
Yes, Richard, it's your friend, Spears.
Evet, Richard, arkadaşın, Spears.
My dear Mr. Spears, surely you can't be so exhausted already, with the rope around your neck only a few hours.
Seygili Bay Spears, eminim hala yorgun değilsinizdir, boynunuzdaki ipler sadece birkaç saattir duruyor.
And they'll be here with spears and things to exterminate you.
Seni yok etmek için mızraklarla falan buraya gelecekler.
With them, forge around you an iron ring, a circle of spears pointing towards the enemy.
Onlarla, demir zincir döversiniz düşmanı gösteren mızrak çemberi oluşturursunuz.
Knives, spears, clubs.
Bıçaklar, mızraklar, sopalar.
Though their arrows fall like hail from the sky and their spears be a ring of steel and their cannons speak and strike like the thunderstorm from heaven, yet they shall be ours!
Okları gökten dolu gibi yağsa mızrakları bir çelik halka olsa ve topları gök gürültüsü gibi gürleyip vursa bile bizim olacaklar!
I would rather sleep on the ground again and chew my handful of bean and rice and to face the rank of English spears, for this way we shall lose all we have won.
İğrenç İngilizlerle karşılaşmaktansa yerde uyuyup bir avuç pirinç ve fasulyeyi çiğnemeyi yeğlerim, bu sayede kazandığımız her şeyi kaybederiz.
And someday, we'll show the Saran That stones can fly just as straight as Philistine spears.
Bir gün Saran'a taşların da Filistinlilerin okları gibi uçabileceğini göstereceğiz.
Josephs, Owens, Grant, Pierry.
Burke, Callahan, Brown, Reynolds, Allison, Bouquet, Forbes, Spears,