Spotless tradutor Turco
398 parallel translation
He couldn't rest until the place was completely spotless.
Her yer tertemiz olmadan rahat etmeyecekti.
A brand-new life, clean, spotless and good.
Yepyeni, temiz, lekesiz ve güzel bir hayat.
I wasn't respectable enough for your spotless factory... with its lying gossips.
Değerli fabrikanız için, yeterince saygıdeğer biri olmadığımı uyduruyorlar...
A white van. "The blackheath spotless laundry."
Beyaz minibüs. 'Lekesiz Çamaşırevi'
We have made certain that the walls underneath are spotless.
Astarın lekesiz olmasına özen gösterdik.
Cinderella came out of the ashes and was spotless when the prince came along
Prens geldiğinde Külkedisi küllerin arasından tertemiz çıkıverir.
# We'll settle for not less than a town that's pure and spotless
Tertemiz lekesiz bir kasabadan daha azını kabul etmeyeceğiz
Spotless!
Kusursuz!
Do you know a young lady from a spotless family?
Temiz bir aileden bildiğiniz genç bir hanım var mı?
Here we go, cock, spotless we must be.
Her taraf pırıl pırıl olmalı.
Oh, don't worry. I'll keep your spotless reputation out of it.
Hiç merak etme, senin lekesiz şerefini bu konuya bulaştırmayacağım.
OK, but I want it left spotless.
Tamam ama tertemiz bırakmak isterim.
This place is spotless.
Burası tertemiz.
My son's character's spotless.
Oğlumun karakteri tertemizdir.
Sergeant, your shoes are far from spotless!
General, ayakkabılarınız kirlil!
Why would an officer of Capt. Hunt's spotless reputation invent an order, sir?
Yüzbaşı Hunt gibi önemsiz birinin askeri neden emir uydursun ki, efendim?
Oh, my cup turned into a spillway flooding across the spotless carpet, out the door down Pierrepont Street, across all the twilit carnal reaches of Brooklyn.
Oh, fincanım bir taşma oluğuna dönüşerek lekesiz halı boyunca bir sel gibi akıp... kapıdan taşarak Pierrepot caddesine doğru... alaca karanlıkta Brooklyn'in şehevi menziline doğru yola çıktı.
They're still not spotless, completely.
Onlar hala lekesiz değil, tamamen.
A spotless record, he's perfect for us
llımlı mı? Sicili temiz biri. Hakkında şüphe yok.
Make it spotless.
Pırıl pırıl etmemi.
As long as you have good credit, and my credit is spotless.
Kredi hakkı olduğu müddetçe. Benim sicilim tamamen temiz.
The place will be spotless, Sam.
Mekan pırıl pırıl olacak Sam.
Because of my spotless record, I only received a 30-day suspension.
Sorunsuz kaydımdan dolayı sadece 30 günlük uzaklaştırma aldım.
Until today, your record was spotless.
Bugüne kadar sicilin lekesizdi.
His Royal Highness, the Prince Tarn, Great Lord of Hablok... keeper of the spotless throne... great elephant who fertilizes the world with his... I've told you not to say that.
Haşmetli efendimiz, Prens Tarn, Habloc Hükümdarı, lekesiz tahtın varisi, dünyayı bereketlendiren'büyük fil'... Sana bunu söyleme demiştim!
uh, i was planning to have it spotless before you got back.
- Siz dönene kadar evi tertemiz yapmayı düşünüyordum.
"The living room's spotless, come home."
"Salon tertemiz, eve gel" mi deseydim!
If she was going to slit her wrists, the knife would be spotless.
Onun bileklerini kesseydi, bıçak lekesiz olurdu.
He's got a spotless reputation.
Kuzey Afrika'da lekesiz bir adı vardı.
Your soul has set you face to face with a clear light and you are now about to experience it in its reality, wherein all things are like the void and cloudless sky and the naked, spotless intellect is like a transparent vacuum
Ruhun seni saf parlaklıkla yüz yüze getirdi ve onu gerçekliğinde yaşayacaksın. Her şeyin hükümsüz, açık bir gökyüzü ; ... çıplak ve lekesiz aklın, sınırları olmayan şeffaf bir boşluğa dönüştüğü yerdesin.
And tonight, when I at last God behold my salute will sweep his blue threshold with something spotless, a diamond in the ash... which I take in spite of you and that's...
Bu akşam çıkınca Tanrının huzuruna selam olsun gökyüzünün o masmavi nuruna. Size rağmen götürüyorum onu buradan lekesiz, buruşuksuz. Ve bu benim...
This place was spotless when I left it a year ago.
Bir yıl önce bıraktığımda burası tertemizdi.
- It's spotless.
- Leke yok.
The place is spotless.
Her yer tertemiz.
Everyone was soaked in blood and she was spotless.
Herkes kana bulanmıştı, ama o tertemizdi.
Rocha's file is spotless.
Rocha'nın dosyası lekesiz.
"I have a spotless record on..."
"Benim Amerikalı-Meksikalı sicilim lekesizdir..."
Her record's spotless.
Sicili kusursuz.
First is the Order Rule which requires the girls keep their rooms spotless.
İyi bir düzen kuralım. Yani kızların odaları tertemiz tutmaları gerekir.
- Everything. It's spotless.
- Her şey tertemiz.
Spotless shoes...
Sağlam ayakkabılar.
Stay down there until it looks spotless.
Zeminin parladığını görene kadar, orada kalacaksın.
- It's spotless!
- Pırıl pırıl.
This whole house has to be spotless... and the meal must be made entirely from scratch.
Bütün ev pürüzsüz olmalı ve.. yemeğin dibini kazımalılar.
Spotless record.
Temiz sicil.
When I left this morning, this place was spotless.
Sabah giderken ben burada bi kir yoktu
I want this place spotless.
Ve bu yerin temizlenmesini istiyorum. Gidelim.
It is spotless.
Neden bahsediyorsun?
Your record's spotless.
Sicilin kusursuz.
Spotless.
Tertemizsin.
It's spotless.
Tertemiz ha?