Stepfather tradutor Turco
964 parallel translation
- your mother and me, your stepfather?
- Annen, ben ve üvey baban?
I know how proud you are, but why don't you go to your stepfather?
Ne kadar gururlu olduğunu biliyorum ama neden üvey babana gitmiyorsun?
I've murdered my stepfather.
Üvey babamı öldürdüm.
All comfort that the dark hour can afford be to thy person... noble stepfather.
Yüce pederimiz, bu karanlık saat sana huzur getirsin.
Yes, that's my stepfather.
Evet, o üvey babam.
It's my stepfather!
Kim? Üvey babam!
It's my stepfather!
Üvey babam!
- She killed her stepfather, Lucas.
Üvey babası Lucas'ı öldürmüş.
And you claim that your sister killed your stepfather... because he grabbed her.
Ablan üvey babanı, onu zorla tuttuğu için mi öldürdü?
Joseph... you said that you told your sister to bury your stepfather.
Joseph üvey babanı gömmesini ablana sen söylemiştin hani.
Miss Cross, yesterday you told the jury that your stepfather... disappeared from home a year and a half before you killed him.
Bayan Cross, dün jüriye dediniz ki : Onu öldürmeden önce, üvey babanız bir buçuk yıl eve uğramadı.
- Did your stepfather... own the house you live in?
Üvey babanız yaşadığınız evin sahibi miydi?
But the moment you buried your stepfather's body you had a great deal to fear.
Asıl o zaman korkmanız gerekti, değil mi?
As hard a blow as Selena Cross stepfather gave her?
Selena Cross'un üvey babasının attığı kadar sert mi? - Hayır.
Did Selena ever complained that her stepfather had beaten her... at any time?
Selena üvey babasının onu dövdüğünü hiç söyledi mi?
And then she hid her crime... for fear of how we'd react to her being assaulted by her stepfather.
Suçunu saklama nedeni üvey babasınca tecavüze vereceğimiz tepkiden korkmasıydı.
My stepfather?
Üvey annem?
Must be a funny feeling meeting a stranger, your stepfather.
Yabancı birinin üvey baban olması garip olmalı.
"Your stepfather thought he might be able to make the trip this year."
Üvey baban, bu yıl oraya bir seyahat yapmayı düşünüyor.
You didn't know you had a stepfather, did you?
Bir üvey baban olduğunu bilmiyordun, değil mi?
Louise... my daughter... does expect a stepfather.
Kızım Louise, bir üvey baba görmeyi bekliyor. İyi, git bir tane bul.
That's my stepfather's car.
Üvey babamın arabası.
My stepfather!
Üvey babam!
Dick, this is my stepfather, Professor Humbert.
Dick, bu üvey babam Profesör Humbert.
- He's Raymond's stepfather.
- O benim babam değil! - Senatör, Raymond'ın üvey babası olur.
His stepfather is a United States senator.
Üvey babası Birleşik Devletler senatörü.
My stepfather is gone ; maybe the werewolf killed him.
Üvey babam gitti. Belki de kurt adam onu öldürmüştür.
Don Luis, my stepfather!
Üvey babam Don Luis!
- Her stepfather.
Boyd mu? - Üvey babası.
But, Julian, this man may become your children's stepfather.
Ama Julian, bu adam çocuklarının üvey babası olabilir.
My stepfather.
Üvey babam.
Laureen's stepfather has bought the castle.
Laureen'in üveybabası şatoyu satın almış.
Dear Police Chief I would like you to clear all doubts about the death of my stepfather Paul Delamare, our Deputy Mayor
Sayın Komiserimiz Üvey babam Belediye Reis Vekili Paul Delamare'ın ölümünü saran kuşkuların açıklığa kavuşmasını istiyorum.
Please clear up my stepfather's death
Lütfen üvey babamın ölümünü açıklığa kavuşturun.
And fired, the stepfather fell dead on the poor frightened child.
Ve ateş etti, üvey babasını, üvey evladının gözleri önünde öldürdü.
How's that gorgeous stepfather?
Şu harika üvey baban nasıl?
- You're her stepfather.
- Üvey babasısın.
He's my stepfather, and unless he says so, I'm not going back.
O benim üvey babam ve o istemedikçe geri dönmem. Anlıyor musun beni?
But he's adopted my stepfather too... and we both can't succeed him, can we?
Ama üvey babamı da evlatlık edindi ikimiz birden onun yerine geçemeyiz, değil mi?
This is my stepfather.
Bu üvey babam.
OK. You mustn't mind your stepfather.
Tamam babana aldırmamalısın.
- Is that your stepfather?
- Üvey baban mı?
Why did you kill your stepfather anyway?
Hem neden üvey babanı öldürdün ki?
I think we've got a terrible stepfather.
Sanırım kötü bir üvey babamız oldu.
I'm not queen Gertrude, your kind stepfather isn't the king of Denmark, and this is not Elsinore castle, even if it does look rather gloomy.
Ne ben kraliçe Gertrude'üm,.. Ne üvey baban Danimarka Kralı,.. Ne de burası Elsinore Şatosu,..
Your stepfather, my husband, locked me and my children in the bedchamber.
Üvey baban olan kocam,.. ... beni ve çocuklarımı yatak odasına kilitledi.
Your stepfather wants to talk to you.
Üvey baban seninle konuşmak istiyor.
Your stepfather wants to talk to you.
Üvey baban seninle konuşacak.
- Stepfather.
- Üvey babam.
- My stepfather.
Üvey babam.
Darling, this is your stepfather, Judge Manville.
Hayatım, bu bey de üvey baban, Yargıç Manville.