Stick with it tradutor Turco
726 parallel translation
Stick with it!
Salı tut!
This is my encyclopedia, and I am going to stick with it.
Bu benim ansiklopedim ve ondan ayrılmayacağım.
No, I'll stick with it. All right.
Hayır, ben devam edeceğim.
Well, you- - You've sort of got to stick with it. Oh.
Şey, aslında biraz öyle kalmak gerek.
But I got something now... and I'm going to stick with it.
Ama şimdi bir şeyim var ben sana bağlıyım.
If you're not going to stick with it, get out now.
Eğer kalmak işine gelmiyorsa, şimdi çık git.
Better stick with it.
Kalsan iyi olur.
Stick with it, Queffle.
İzini kaybetme Queffle.
You've got to work, stick with it and wait.
Çalışman lazım, buna tutun ve bekle.
I don't have the money to stick with it.
İddiadan vazgeçmemeye yetecek param yok.
I'll stick with it, Mr. Briggs, and hope to bring the payment on my next crop.
Satmayacagim, Bay Briggs ve gelecek mahsulde parayi ödemeyi umuyorum.
It's better off these kids don't get married... because they haven't got the guts to stick with it.
Bu çocukların evlenmemesi daha iyi... çünkü bununla başa çıkamazlar.
But until someone comes along with some changes that make sense, I'll stick with it.
Ama mantıklı değişim önerileri gelmedikçe... sisteme bağlı kalmaya devam edeceğim.
That is, if you feel this job is interesting enough to stick with it.
Tabii, konuyu, işi bırakmayacak kadar enteresan bulursan.
I'm sorry, but I'm onto something, and I think maybe it's the best I've ever done. And I wanna stick with it.
Üzgünüm ama bir iş üstündeyim ve şu ana kadar yaptığım en iyi şey olabilir bu.
Children play it with a rubber ball and a stick.
Çocuklar bir sopa ve lastik topla oynuyor.
I daresay it was terribly silly of me... ... but once I'd said I had no communication with Hammond... ... I was forced to stick to it.
Sanırım korkunç şekilde saçmaladım ancak bir kere Hammond'la irtibatım olmadığını söyleyince, devam ettirmek zorunda kaldım.
The name happens to be O'Donnell, if it's all the same to you... and I have a good mind to charge you with false arrest... only I don't know if I could make it stick.
Adım O'Donnell, ama sizin gibiler için fark etmiyor tabii. Seni sahte tutuklamaya sebebiyet vermekle suçlayabilirim sadece bunu neye dayandırabilirim bilmiyorum. - Neden yapmıyorsunuz?
Now, if you wanted to stick something together... and needed the stuff to stick it with, where would you buy it?
Eğer bir şeyleri birbirine yapıştırmak isteseniz ve onları yapıştırmak için bir şeye ihtiyacınız olsa nereden alırdınız?
I could be in that room myself and see her plant that knife with my own eyes... and I couldn't make it stick unless I grabbed her by the wrist... and held on to her until I had her in solitary?
O odada olup bıçağı sırtına dayadığını gözlerimle görsem de yakasından tutup hücreye götürmedikçe bir şey yapamayacağımın farkında mısınız?
The kid said I couldn't get away with it, and I had to stick my chin out.
Kız yanıma kalmayacağını söylemişti, riske girmeden duramadım.
I wish you'd knock it off with that stick.
O sopayla işini bitirseniz keşke!
You can't stick it on with soap, Peter.
Ah, onu sabunla yapıştıramazsın, Peter.
Uh-uh. It's coffee with a stick in it.
İyi kahve içinde sertleştirici var.
You picked up a stick, and you hit him with it.
Sopayı alıp kafasına indirmişsin.
The world is ball with stick through it.
Dünya bir toptur ortasından sopa geçen bir top.
You get a stick with a fork on it, sometimes you can twist it.
Eline bir çatallı sopa alacaksın.
Don't you think it would be better with one stick?
Tek bir dal parçası yeter biliyor musun?
Do you realize if they stick to their stories we can never be certain which of them did it, never be able to charge any of them with this crime?
Eğer öykülerine sıkı sıkıya bağlı kalırlarsa, hangisinin yaptığından asla emin olamayacağımızı, hiçbirini asla bu cinayetle suçlayamayacağımızı düşünebiliyor musun?
I've been told to stick with this story till it's solved.
Çözülünceye değin bu öykünün peşini bırakmamam söylendi.
If you threaten with a knife, even with a stick- - armed in any way- - it's death penalty.
Birini bıçakla, hatta bir sopayla korkutur, herhangi bir silahın olursa... ölüm cezası.
L can let him know that I'm going to stick through it with him to the very end, no matter how bad.
Ona sonuna kadar yanında olacağımı söyleyebilirim. Ne kadar kötü olursa olsun.
Cat said stick with you, and stick it is.
Cat peşinizi bırakmamamızı söyledi.
You just stick with me and we'll do it!
Bunu birlikte başarabiliriz!
- # # A flier in an aerial plane - # # He steers it with a stick
- # # A flier in an aerial plane - # # He steers it with a stick
They buy you a half-million pound lab and stick you in it... with a bunch of birds wearing skirts just long enough... to cover their parking meters... and what do you come up with?
Yarım milyon pound'luk laboratuar alıyorlar içine sizi koyuyorlar, Park sayaçlarını örtecek kadar, Yeterince uzun etek giyen.. bir sürü kuş var sizin gibi..
And save some space. I'm going to stick my head in with it. Oven, indeed.
Biraz yer kalsın, ben de kafamı sokacağım.
I remember when one of his stick insects had a knee infection. He stayed up all night rubbing it with germoline and banging its head on the table.
Böceğinin dizi iltihaplandığında bütün gece ilaçla ovmuş ve böceğin kafasını masaya vurmuştu.
I'm breaking it up with this dynamite stick.
Bu işi bu dinamit lokumuyla sona erdiriyorum.
Two nurses walk into a room and stick needles in a man... and one of those is a Number 18 Jelco, tourniquet the poor guy... anchor the poor guy's arm with adhesive tape... and it's the wrong poor son of a bitch!
Odaya iki ayrı hemşire giriyor ikisi de adama bir şeyler yapıyor bunlardan biri de 18 numara Jelco, pislik herifin koluna serum bağlamışlar hem de iğne tutsun diye bir de bantla kapatmışlar ama hepsini yanlış pisliğe yapmışlar!
Like making it with a pogo stick.
Zıpzıpla yapmaya çalışmak gibi bir şey.
I think it's a good idea to stick with the Colonel for a while.
Ben bir süre için Albay ile sopa iyi bir fikir olduğunu düşünüyorum.
It's different from stick someone with a bayonet
Birini süngüyle deşmekten farklı bir şey.
Will you beat the clouds with a stick and make it rain cats?
Bulutlara dokunup kedi mi yağdıracaksın?
I'm gonna stick it out with David.
Ben David ile kalacağım.
I'd rather serve it to my friends and watch their faces than sell it to some Texan bumpkin who'll stick it in the freezer and bring it out with a homemade chili.
Bazı Teksas'lı hödüklere satmaktansa, onu dostlarıma ikram etmeyi ve yüzlerini izlemeyi yeğlerim. Onlar onu dondurucuya koyup, evyapımı çili ile birlikte kusarlar.
I know, but if we could just stick with the assumption that it was done by somebody inside the building...
Biliyorum, fakat bina içinde biri tarafından yapıldığı varsayımına bağlı kalabilirsek...
You'll get your little diploma... your piece of paper that's no different than this... and you can stick it in your silver box... with all the other paper in your life.
Küçük diplomanı alacaksın...
She whacks it with a stick.
O da sopayla küt diye indirdi.
None of the other members could fly it, even on normal straight and levels, so to fly it at night with one elevator gone, and having the stick in your belly and no instruments, as it were,
Başka hiç kimse uçağı böyle normal şekilde uçuramazdı. Gece vakti, kuyruk kanatlarından birisi kopmuş lövye karnınızın üstünde, herhangi bir cihaz olmaksızın uçmak neredeyse imkansızdı.
It's sent your way by the makers of Goo Goo, the goodest candy bar in the world, and King Leo pure stick candy, the candy that roars with flavor.
GooGoo'yu yapanlar size sunuyor dünyanın en lezzetli şekeri ve King Leo saplı şeker, lezzetten kükreyen şeker.
stick with me 86
with it 82
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
with it 82
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322