Surat tradutor Turco
15,641 parallel translation
How did you get hurt?
Nasıl becerdin suratını bu hale getirmeyi?
I'll crush your chocolate face with the wrapper.
O çikolata suratını paramparça ederim!
More a pat.
Daha doğrusu okşadım suratını.
The white man claims my face is his property.
Beyaz adam, suratımın kendi eşyası olduğunu söylüyor.
My face, my property.
Benim suratım, benim eşyam.
Some people feel like being weighed is uncomfortable and they only think it's for them and their doctor.
Söyleyecek bir şeyin yok mu? Eğer şu suratı yapıyorsa, hiçbir şey söylemeyeceği anlamına gelir. Venya, lütfen niyetimizin iyi olduğunu anlamaya çalış.
This is for dropping a building on my face.
Bu suratıma bina düşürdüğün için.
You should've seen his little face.
Küçük suratını görmeliydin.
It's loss of face.
Bu kaybediş suratı.
Mike Lassiter was sulking on the plane home, and two days later, he erupted.
Mike Lassiter uçakta surat asıyordu, Ve iki gün sonra, patladı.
You've a fine face.
Güzel bir suratın var.
Pretty enough without makeup.
Makyajsız da güzel bir surat.
Did these phones just go down or did that fucker hang up on me?
Hat mı kesildi yoksa bu aşağılık herif suratıma mı kapattı?
Now, I could be with Alfred... but I don't like his face.
Ben Alfred'le olabilirim ama suratı hoşuma gitmiyor.
What makes me comfortable is knowing I don't have to wake up tomorrow morning and see your sour face.
Beni rahatlatan yarın sabah uyanıp ekşi suratını görmeyecek olmak.
You think I'd close the door in his face?
Kapıyı suratına kapayacağımı mı sandın?
How are we gonna tell them he got no face no more?
Artık suratı olmadığını nasıl söyleyeceğiz?
Mr Lee : Maybe it's time for someone like me... To come over there and wipe that smug grin off your face.
Belki artık oraya birinin gelip... o yılışık suratındaki gülümemeyi silmesi gerekiyordur.
Look at his face.
Suratına bak.
Frank still has his work face on.
Frank'in üstünde hâlâ iş suratı var.
I'm going to smash your face, you arsehole!
Tamam, sakin ol, tamam. - Senin suratını dağıtacağım pislik! - Arabana bin!
Especially that pig-face of yours.
Özellikle o domuz suratını.
You take your hands off the dashboard, and I will shoot you in the face.
Ellerini panodan çekersen, suratına sıkıyorum.
No more piggyback rides because I shot your daddy in the face?
Artık sırtlarda dolaşmak yok çünkü babanı suratından vurdum?
People are throwing colored powder and buckets of water at each other... and I keep getting hit in the face with this stuff.
İnsanlar birbirlerinin üzerine renkli toz ve kova kova su atıyorlar... ve bunlar gelip benim suratıma vuruyor.
Please. I've shown you my face.
- Sana suratımı gösterdim.
That adorable little Muppet you got up there, she's seen my face.
O üst kattaki küçük kız suratımı gördü.
Jerry here, ain't seen my face just like you, which means...
Jerry suratımı görmedi senin gibi bu da demek oluyor ki...
You don't look the devil in the face without taking the ride to the bottom floor
Şeytanının suratına bakamazsın o seni sadece alıp götürür...
Well, besides, she ain't seen my face yet.
Bu arada henüz suratımı görmedi.
Well, not that it ain't nice to see your ugly mug.
Çirkin suratını görmek çok güzel.
I'm just askin'Roxxy here how she got them marks on her face.
- Onlara suratında nasıl iz bıraktığını burada sadece rxxy denirim.
No, I don't think you understand, you limey fucking dipshit.
Tam olarak anladığımı sanmıyorum sümüklü surat.
It's the, ah, the big monster one with horns growing out of its face.
Suratında boynuz çıkan dev canavardan.
And stop making that face.
Suratını da öyle yapma.
What?
Ne suratı?
I bought a zoo... And I was messing around with that big animal with the horn growing out of its face.
Hayvanat bahçesi aldım ve suratından boynuz çıkan o kocaman hayvanla oynaşıyordum...
I wish I had a photograph of your face.
Keşke suratının fotoğrafını çekseydim.
Catherine always insisted that the birthday girl or boy had to endure a little ceremonial cake on the face.
Catherine hep doğum günü kızının ya da erkeğinin suratına pasta yapıştırılması gerektiği konusunda ısrar ederdi.
With the hockey puck on his face?
Hani suratında kocaman beni olan?
- My face? - Hm-mm.
Suratım mı?
Or did she spit at you in contempt?
Yoksa suratına mı tükürdü?
She wrote me you hung up on her.
Suratına kapattığını söyledi
Push those ice cubes in his face.
Al şu buzları bas suratıma diyor resmen.
Face the wall. Hands up.
Surat duvara, eller yukarı.
Face against the wall.
Surat duvara.
Whoo!
15 : 45 200 METRE SÜRAT KOŞUSU
One more insult and I'll hang up on you.
Bir hakaret daha edersen Nelson suratına kapatırım.
The little lady seen my face
O küçük hanım suratımı gördü.
And I was about to laugh in your face.
Ben de suratına suratına gülmek üzereydim.
They helping you with your face?
Suratını da düzelttiler mi?