English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / Tack

Tack tradutor Turco

517 parallel translation
Of course, he's sharp as a tack.
Elbette, o çakı gibi.
Of course. He's sharp as a tack.
Elbette, o çakı gibi.
Prepare to come onto starboard tack!
Gemileri yağmalamaya hazırlanın!
Starboard tack it is!
Gemileri yağmalamak işte bu!
No matter what course we take, son, you can't tack around like that.
Rotamız ne yöne olursa olsun, ortalıkta böyle dolanamazsın evlat.
I have a fire in the tack room. Would you like to go in and warm yourself?
Seyis odasında ateş yaktım, Bayan Judith, gidip ısınmak ister misiniz?
And then, several hundred million years ago, nature went off on another tack and produced the dinosaurs.
Ve sonra, bir kaç yüz milyon sene evvel, doğa bir başka aşamaya geçti ve dinozorları üretti.
Look, seems to me you're taking a pretty different tack.
Görünüşe göre oldukça sık fikir değiştiriyorsun!
- I see he's taking a new tack.
- Yeni bir taktik denediğini görüyorum.
Well sharp he is, sharp as a tack and just as flat headed.
Keskin zekalı, Çivi kadar keskin, ve düz kafalı.
Hey, Ma, maybe that's a new tack.
Tam adamıydı. Hey.
Tail gunner, let me know when the other groups tack on to me.
Arka topçu, diğer gruplar arkama dizilince haber ver.
One more tack, and she'll be at the harbor mouth.
biraz sonra, liman ağzında olacağını bildirdi.
The lumber Curt got for the tack room.
Curt'un odasındaki kereste var.
Hear the crack of the canvas as he slammed the wheel over... and we came around on a tack.
Yelken bezinin hışırtısını duyuyordum çünkü babam dümeni çeviriyordu ve biz rotamıza girmiştik.
Starbuck asked if he could spend the night in the tack room and I said yes.
Starbuck, gece eşya deposunda kalabilir miyim diye sordu, evet dedim.
Jimmy was gonna take them out to the tack room, if it's all right.
Jimmy sakıncası yoksa bunu eşya deposuna götürecekti.
- She's out in the tack room.
- Eşya deposunda.
Why didn't you tell him, "He's in the tack room with my daughter?"
"Depoda, kızımla birlikte!" diye niye demedin ona?
I'm going out to the tack room and bring her in.
Depoya gidip Lizzie'yi buraya getiriyorum.
- In the tack room.
- Eşya deposunda.
- I think we're on the wrong tack.
- Hank, burada çıkmaza giriyoruz.
I think I'll try a whole new tack next time.
Gelecek sefer tümüyle yeni bir taktik deneyeceğim.
Starboard tack.
İskele alabanda.
We'll go on the other tack now.
Diğer yönden devam edeceğiz.
Tack ship, if you please.
Gemiyi rüzgarın arkasına bırakın, lütfen.
Tack ship!
Gemiyi çevirin!
Other tack, wear ship!
Gemiyi diğer yöne, rüzgarın arkasına çevirin!
We're gonna take a different tack.
Biz daha farklı bir çizgide olacağız.
And it'll be easy to tack on that rape business.
Ve bu işi tecavüzle ilişkilendirmek olay olacak.
What happens to me now I don't care a brass tack.
# Bana şimdi olanlara gelirsek... Zerre umurumda değil #
Now, y-you're suggesting we tack him on to this thing... and bounce him around like a wrangler in a rodeo?
İstersen bizi uçağın kanadına çivile... Hatta üstünde rodeo güreşi bile yapabiliriz?
You're just gonna unzip that starboard wing... lift it up all the way over from the other side and tack it on to this port boom.
Eğer kuyruğu sancaktan ayırırsan... Havalandığımız zaman yol boyunca bunu havada tutmamız gerekecek. Aksi halde iskelemiz kırılacak
But you've taken a new tack in the last century which is just too much.
Ama yüzyıldır yeni bir gidişattasın çok aşırı bir tarz bu.
- I see he's taking a new tack.
- Yeni bir taktik denediğini görüyorum. - Ne demek istiyorsun?
If we tack, we're caught!
- Eyer bunu yaparsak, yakalanırız!
Ready to tack to starboard!
- Sancağa yaklaşmak için hazır!
It's a bold gang of pirates who lost... their ship on high seas when they got on the wrong tack.
Büyük denizde yanlış rotada... gemilerini kaybetmiş cesur korsanlar.
Well, we are on the wrong tack again.
Yine yanlış rotadaydık.
If I were you, I'd try another tack.
Yerinde olsam başka bir yalan bulurdum.
One tick-tack on my clock...
Bir tick-tack yetti.
Now get them guns and that tack off of that mule and get them on Big Blue... and I want Billee's sorrel, too.
Hemen silahları getir ve koşumları katırdan çıkarıp Big Blue'ya tak. Billee'nin doru atını da istiyorum.
Well I sure as hell ain't getting much. A little hard tack mostly, but that'll keep us going for a while...
evet bir şeyler alıyorum..
Listen, you keep the rifle the jerky you can have, just give me some of this hard tack...
dinle... sen tüfeği ve eti al.. ben sadece bisküvi alacağım iyi şanslar mavi asker.
Tack så mycket.
- Teşekkür ederim bayım.
Tack. Tack.
- Hoşçakalın.
Calamity Jane's on a northwest tack.
Calamity Jane, kuzeybatı yolunda.
I must go to the tack room.
Besin odasına gitmem gerekiyor.
Because in the tack room now, his lance is missing.
Çünkü besin odasında şu anda, mızrağı bulunmuyor.
- No, you're on the wrong tack.
- Hayır, yanlış anladınız.
Change of tack.
- Kabuk yahnimden al.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]