English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / Tact

Tact tradutor Turco

266 parallel translation
Now, Tonetti, remember I want delicacy, tact, assurance, finesse.
Şimdi, Tonetti, hatırla ben hassasiyet, kibarlık ve beceri istiyorum.
I managed it, but it required considerable tact.
Hallettim. Ama epeyce ustalık gerektirdi.
So show some tact
Anla artık halimi.
With or without tact, you can never escape the Casbah
Öyle ya da böyle, Kazbah'tan asla kaçamazsın.
Your friends lack tact
Arkadaşlarında nezaketten eser yok.
Of course, it's gonna take tact and delicacy.
Tabii ki de, incelik ve nezaketle.
We don't need the confounded submarine with the bomber sight in tact.
Daha bomba güdümleyiciyi ele geçirememişken lanet denizaltıya ihtiyacımız yok.
Haven't you any tact?
Hiç nezaketiniz yok mu?
Well, if it's tact that does it, it's done.
Eğer mesele nezaketse olayı hallolmuş bil.
That tact of yours, that wonderful tact.
Senin bu harika nezaketin var ya.
- Out of tact and scruples.
- Gururlarından olsa gerek.
Use a bit of tact, please.
Biraz nezaket, lütfen... kibar olun!
- Tact.
- Savaş.
Oh! Women have more tact.
Kadınlar daha incedir.
Not even a pretense of tact!
Düşünceliymiş rolü yapmaya bile gerek görmedi.
You've got tact.
Iº bilirsin.
If a geisha can't handle such a situation with tact, who can?
Bir geyşa böyle bir durumu nezaketle idare edemiyorsa, kim edebilir?
I admire your spirit, but not your tact.
Cesaretinize hayranım, ama tavrınıza değil.
But I acted with tact, discretion and above all with caution.
Ama ben, nezaket, incelik ile hareket ettim ve güvenli bir şekilde yaklaştım.
You handled it extremely well, and my admiration for your tact is boundless.
O kadar iyi idare ettin ki, inceliğine olan hayranlığım sınırsız.
You'II need tact
Davranış inceliğine ihtiyacın olacak.
I hope my men have behaved and proceeded with necessary tact.
Umarım adamlarım sizlere gerekli incelikte davranıyorlardır.
Not if it's ruined at the beginning through lack of tact.
Beceriksizlikten berbat edilirse değil.
And when did I display any lack of tact?
Ne zaman beceriksizlik gösterdim?
- Credit me at least with some degree of tact.
- En azından nezaket icabı saygı göster.
At this moment, I don't think I could have borne tact.
Şu an başka hiçbir söze ihtiyacım yok.
- What tact!
- Ne anlayışlı!
- What do you think about his tact?
- Ne anlayışlı değil mi?
I'm sorry, but for once we must dispense with tact.
Üzgünüm ama bir kez olsun, durumun gerektirdiği şekilde hareket etmekten vazgeçmeliyiz.
I kept the operation in my own hands as considerable tact was required.
Oldukça hassas bir mevzu olduğu için... operasyonu bizzat yürüttüm.
British soldiers carried out the unrelenting policy of their government... with tact and compassion.
İngiliz askerleri devletlerinin acımasız kararını incelik ve nezaketle yürüttüler.
Tact.
İletişim yeteneği.
Hey, you native, you could show us some tact!
- Hey, biz buralıyız diye gerekli inceliği haketmiyoruz demek!
- Not if they've got any tact, they don't.
- Hayır, biraz anlayışlı olanlar büyümezler.
The leprosy eats away the fabrics, it hardens the tendons, it blunts the sense of the tact, it stiffens the fingers, it attacks the eyes, like it attacks the liver and the marrow of the bones and opens the road to other illnesses.
Cüzzam dokuları yer bitirir, tendonları sıkılaştırır, ısı ve dokunma duyularını köreltir, parmakları katılaştırır, sinirleri kuru biz zırhla kaplar, körlüğe neden olur, karaciğere ve kemik iliklerine saldırır, tıpkı gözlere saldırdığı gibi,
I'm sure you'll handle it with your customary tact.
Eminim, her zamanki inceliğinle halledersin.
I am in an awkward situation, and I must rely on your tact.
Çok kötü bir durumdayım ve sizin yardımınıza ihtiyacım var.
Come in, Mr. Tact.
Buyurun, Bay Nazik.
One ofmy teachers once explained the difference between tact andpoliteness
Bir keresinde öğretmenlerimden biri incelik ve nezaket arasındaki farkı şu şekilde anlatmıştı :
"Excuse me, sir." that's tact!
"Afedersiniz efendim." Bu da inceliktir!
Tact, effectiveness, but, above all, no hair-splitting.
Ortama uyun, etkileyici olun ama hepsinden öte, sorun çıkartmayın.
So... tact and delicacy!
Nezaket ve titizliğe dikkat edin.
I love sensitivity and tact in a man!
Ben, bir erkekte hassasiyeti ve inceliği severim!
Anyone would think I had no tact.
Sanki benim yok mu?
It's something which demands tact.
Biraz hassas bir mevzu.
Actually, whores have more tact!
Hatta fahişeler bile daha kibar olur.
- All he needed was a crown of thorns.
- Tek eksiği dikenli bir taçtı.
The golden crown that makes a man a king
... the golden crown that makes a man a king. "... insanı kral yapan, bir altın taçtır. "
But the sign was the crown given to my king by the angel.
O nişan, kralıma melekler tarafından verilen taçtı.
Tact, women like that.
Kadınların buna ne kadar önem verdiklerini bir bilseniz.
Perhaps pride is the only crown he has left to wear.
Belki de gurur, giyebileceği tek taçtır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]