Taggart tradutor Turco
401 parallel translation
Elsie Taggart was the midwife.
Elsie Taggart ebesiydi.
Taggart?
Taggart?
Taggart and Bowen as slick as you please Took all the water and left for the trees
Taggart ve Bowen bütün suyu alıp gittiler.
I'll find you, Taggart.
Seni bulacağım, Taggart.
Taggart and Bowen left me to die.
Taggart ve Bowen beni ölmeye terk etti.
I got me two of them, Taggart and Bowen.
Bende ise iki tane var, Taggart ve Bowen.
Taggart and Bowen As quick as you please Took all the money and left for the trees
Taggart ve Bowen olabildiğince hızlı bütün parayı alıp gittiler
Little higher, Taggart.
Biraz daha, Taggart.
Hey, Taggart.
Hey, Taggart.
Taggart, help me.
Taggart, yardım et.
- Hey, Taggart.
- Hey, Taggart.
Taggart!
Taggart!
Taggart.
Taggart.
Son of a bitch, Taggart.
Aşağılık, Taggart.
Please, Taggart.
Lütfen, Taggart.
- Taggart, I'm leaving this place.
- Taggart, ben buradan gidiyorum.
You know how it was with Taggart.
Taggart'ın nasıl olduğunu bilirsin.
Thank you, sarge.
- İyi şanslar, Taggart. - Sağ olun, başçavuşum.
Sorry, Mr. Taggart.
Kusura bakmayın, Bay Taggart.
Be still, Taggart.
Sus, Taggart.
Why, Taggart, you've been hurt!
Ne oldu, Taggart, yaralandın mı?
It's all right, Taggart.
Bir şey yok, Taggart.
How about some more beans, Mr. Taggart?
Biraz daha fasulye, Bay Taggart?
Excuse me, Mr. Taggart, sir, but I sure do hate to see you like this.
Afedersiniz, Bay Taggart, efendim, ama sizi böyle görmeye dayanamıyorum.
TAGGART : Come on, get up here.
Haydi, çık şuraya.
- In that hut, Mr. Taggart.
- Şu kulübede Bay Taggart.
TAGGART : What about the others?
- Diğerleri nasıl?
TAGGART : We aren't paid for dead ones.
- Ölüler için para ödemiyorlar bize.
Taggart will dock us $ 400 apiece, and that's just for starters.
Taggart 400 er dolarımızı kesecek ve bu daha başlangıç.
We'll tell Taggart she fell out of that truck while it was moving and didn't make it.
Taggart'a kızın hareket halindeki kamyondan düşüp öldüğünü söyleriz.
PRINCE : Give me Lt. Taggart.
- Bana Teğmen Taggart'ı ver.
Yeah, this is Taggart.
Evet, ben Taggart.
TAGGART : Move it, Pedro.
Kıpırda Pedro.
TAGGART : Now, I don't care what anybody told you before.
Size daha önce ne söylendiği umurumda değil.
I'll tell you something, Taggart.
Sana bir şey söyleyeyim Taggart.
- Taggart.
- Taggart.
TAGGART :
- Ne?
TAGGART : Close that place up and get out.
Orayı kapatıp çıkın.
TAGGART : I know. It's your friends, aren't they, hero?
Biliyorum kahraman, onlar senin arkadaşların değil mi?
What came over the ticker on Taggart and his merry men?
Hey Allen, Taggart ve mutlu adamlarının akıbeti nedir?
Apparently a border patrol lieutenant, Jack Taggart... and 15 of his cohorts were jailed... for transporting illegal aliens across the border... assault, robbery, and attempted slavery.
Sınır devriye teğmeni Jack Taggart ve 15 adamı yabancı uyrukluları sınırdan yasadışı yolla geçirmek saldırı, hırsızlık ve köle ticaretine kalkışmaktan hapse girmiş.
I'm Sergeant Taggart and this is my partner, Detective Rosewood.
Ben Çavuş Taggart ve bu da ortağım Dedektif Rosewood.
Do you wish to file charges against Sergeant Taggart?
Çavuş Taggart aleyhinde suçlamada bulunmak ister misiniz?
Pretty good punch you got, Taggart.
Sıkı yumruğun var Taggart.
Taggart's dick is hard, but he won't say.
Taggart'ın aleti kalkmış ama söylemiyor.
Taggart, look.
Taggart, bak.
Taggart...
Taggart...
Taggart, I want you to start checking this out.
Taggart, bu olayı araştırmaya başlamanı istiyorum.
Who lured Taggart and Rosemont into a gross dereliction of duty at a striptease establishment?
Taggart ve Rosemont'ı bir striptiz barına çekerek görevlerinden alıkoyan kişi mi?
Good luck, taggart.
- Dört adamın için.
Be still, Taggart.
Bunu anlayamıyorum. Sus, Taggart.