Taught tradutor Turco
13,650 parallel translation
- Yes, with the art that I taught you.
- Evet, sana öğrettiğim sanatla.
- Have you learned nothing I have taught?
- Öğrettiğim hiçbir şeyi öğrendin mi?
I have taught you the ways of Wudang Fist.
Sana Wudang Yumruğu'nu öğrettim.
I have taught you the scholar's sword and how to fight five opponents from the eight trigram circle.
Sana âlimlerin kılıcını ve sekiz trigramlı çemberin içinden beş rakiple nasıl dövüşeceğini öğrettim.
I know you have been taught to ride by your family, but not a horse like this.
Ailenizin size at binmeyi öğrettiğini biliyorum.
- He taught me to abandon sidesaddle. Sit astride a stallion.
- Ata yan binmemeyi bacakları yana açarak oturmayı bana o öğretmişti.
These taught me to play.
Bunlar bana oynamayı öğretti.
I wish you had never taught me this game!
Keşke bana bu oyunu hiç öğretmemiş olsaydın!
This man taught me all I know about soldiering.
Askerlik hakkında bildiğim her şeyi bu adam öğretti.
You know how that works, you taught me!
Bu işin nasıl işlediğini biliyorsun, bana bunu sen öğrettin.
The only thing he ever taught us was how to kill and cut a stag.
Adamın bizi öğrettiği tek şey geyikleri nasıl öldürüp yüzeceğimizdi.
I'm grateful for everything that you taught me.
Bana öğrettiğin her şey için müteşekkirim.
Time I taught you how to drive, Master Bruce.
Araba sürmeyi öğretmem gerekiyor sana Efendi Bruce.
He never taught me how to ride a bike.
Bisiklete binmeyi öğretmedi.
Forget everything they taught you in training school, because none of it works in the real world.
Eğitimde öğrendiğin her şeyi unut çünkü gerçek dünyada hiçbiri işe yaramaz.
I taught him how to verbally seduce women, and we drove drunk, but I stopped that, and then he kissed Trish.
Ona sözlü olarak kadınları baştan çıkarmayı öğrettim, Ve sarhoş olduk, ancak durdurdum, Sonra Trish'i öptü.
- Just like you taught me.
Bana öğrettiğin gibi.
After she taught you how to ride bikes, did she teach you how to ride her?
Sana motorsiklete binmeyi öğrettikten sonra onun motorsikletine nasıl bineceğini öğretti mi?
You remember everything I taught you? Ah, it's a little rusty.
- Sana öğrettiğim her şeyi hatırlıyor musun?
My father was an Oxfordshire auctioneer, taught me the price of everything.
Babam Oxfordshirelı bir mezatçıydı ve bana her şeyin bir bedeli olduğunu öğretti.
My mom gave this to me, and she taught me how to use it.
Bunu bana annem verdi. Ve nasıl kullanacağımı da öğretti.
Try to learn things that aren't taught.
Öğretmedikleri şeyleri hatırla :
- She taught me everything I know.
- Bana bildiğim her şeyi o öğretti.
We taught them a lesson. And this is what can happen when you mess around in another country's internal affairs.
Onlara bir ders verdik başka bir ülkenin iç işlerine karışırlarsa böyle olur işte.
James Fraser taught me these drills himself. And believe me, I am going to teach them to you, and you are going to learn them.
James Fraser bu tatbikatları bana bizzat öğretti ve inanın ben de size öğreteceğim ve sizler de öğreneceksiniz.
Dougal, the British were taught a lesson this morning they are not soon to forget.
Dougal İngilizler bu sabah aldıkları dersi hemen unutmazlar.
You taught me.
Sen öğretmiştin bana.
Taught countless lessons to you...
Sana sayısız ders vermiştim.
I was taught a lesson once.
Bir zamanlar dersimi aldım.
Taught by whom?
- Kimden aldın?
His twin sister, Mary, was the only person he taught it to.
Bu dili tek öğrettiği kişi ise ikiz kardeşi Mary.
Well, it's the only thing he taught me.
Bana öğrettiği tek şey bu.
He taught me it was a sacred profession.
Bana bunun kutsal bir meslek olduğunu öğretti.
Even better, I taught him myself.
- Daha da iyi, ona ben öğrettim.
Well, we taught them a lesson.
- Derslerini verdik.
Tony Rondalino taught them to holdup craps games.
Tony Rondalino onlara zar oyunları düzenlemeyi öğretti.
And in the end, because the woman had taught him to love, the man could not let his brother die.
Nihayetinde kadın adama sevmeyi öğrettiği için adam kardeşinin ölmesine izin veremezdi.
Ramse taught me that. Yeah, well, now he needs your help.
Şu anda da sizin yardımınıza ihtiyacı var.
I was about your age when my dad taught me.
Babam bana öğrettiğinde senin yaşlarındaydım.
So Ted never taught you?
Ted sana hiç öğretmedi mi?
Your father taught you?
Baban mı öğretti?
He's just a kid. A kid needs to be taught this hate. You wonder who got in his head.
Bir çocuğa bu nefretin aşılanması gerek.
And while we share a faith in science, I have come to the understanding that the science that we were taught takes us but a distance towards the truth.
İkimiz de bilime inanıyor olsak da ben bize öğretilen bilimin bizi gerçeğe belli mesafeye kadar yaklaştırdığını öğrendim.
You taught me to be so strong. And I am.
Bana güçlü olmayı öğrettin ve güçlüyüm.
She taught me how to live.. and then... she died, all of a sudden, in childbirth.
Bana yaşamayı öğretti ve sonra birden doğum sırasında öldü.
You taught me how to make them, but not how hard it is to turn them off.
Devre dışı bırakmanın ne kadar zor olduğunu değil, onları yaratmayı öğrettin.
But there was one... emotion... we were taught never to display.
Ama asla göstermememiz gereken bir duygu vardır.
My whole life, you taught me to be careful, to keep moving, always one step ahead of Savage, but after tracking you for 4,000 years, he'd gotten good.
Bütün hayatım boyunca dikkatli olmayı, hayatıma devam etmeyi Savage'tan her zaman bir adım önde olmayı öğrettiniz. Ama 4,000 yıl izinizi sürünce işinde iyi bir olmuştu.
I went to Amherst on the G.I. Bill, and I've taught all over.
G.I. Bill kapsamında Amherst'e gittim ve çoğu yerde öğretmenlik yaptım.
You taught me that.
Bunu sen öğretmiştin.
But I don't let it take me down Because my mama taught me better
Ama öfkeme yenilmeyeceğim Annemden terbiyem benim