Taxis tradutor Turco
310 parallel translation
My car's broken down and there were no taxis.
Arabam bozuldu, yolda hiç taksi de yoktu.
- Then don't take taxis.
- O zaman taksiye binme.
- Oh, these Paris taxis.
- Ah, şu Paris taksileri
- Why not, no taxis?
- Neden, taksi diye bir şey yok mu?
If you're good and do whatever you're told, you shall sleep in a proper bedroom, have lots to eat... and money to buy chocolates and take rides in taxis.
Uslu davranıp sana söylenenleri yaparsan, güzel bir yatak odasında yatacak, bolca yemek yiyeceksin... ve çikolata almak ve taksiye binmek için paran olacak.
What I did, it wasn't for the dresses and the taxis.
Yaptığım şeyleri, elbiseler ve taksiler yüzünden yapmadım.
Have you called taxis?
Taksi çağırdın mı?
I just own taxis.
Ben taksi işletirim.
Driving taxis, waiting on tables.
Taksi kullandım, garsonluk yaptım.
You owe me $ 2.40 for taxis, including the tip.
Bana bahşiş içinde olmak üzere $ 2.40 borçlusunuz.
Taxis are so hot.
Taksiler çok sıcak.
- No, there are taxis too.
- Hayır, taksi de var.
- Taxis, eh?
- Hadi canım!
Get your red hot taxis here.
Taze gevrek taksinize buyurun.
There's some taxis there.
Orada taksi bulabilirsin. Bir tanesine atlayıp kiliseye gel.
When a man and a woman see each other and like each other, they ought to come together, wham, like a couple of taxis on Broadway, and not sit around analyzing each other like two specimens in a bottle.
Bir kadınla bir erkek görüşüyor ve birbirlerinden hoşIanıyorsa, Broadway'deki iki taksi gibi küt diye çarpışmalılar, oturup da şişedeki iki numune gibi birbirilerini analiz etmemeliler.
One Sunday morning, in many wagons, Trucks, which pick up passengers, private cars or Taxis.. All the members of the sect leave the city.
Bir pazar sabahı, yolcuları toplayan yük arabaları, kamyonlar özel araçlar ve taksilerle mezhebin tüm üyeleri şehirden ayrılıyor.
Trucks and Taxis have been hired for the day, and if the feast's not over soon,'night fares'will have to be paid.
Kamyonlar ve taksiler gün için kiralandı ve şölen yakında bitmezse, "gece tarifesi" ödemek isteyecek.
Is she finally going to marry this... Thurn und Taxis?
Thurn ve Taxis denilen asille nihayet evleniyor mu?
He'd pass out tips among them, as if they'd all shined his shoes or called taxis for him.
Hepsine sanki onun ayakkabılarını parlatmışlar veya taksi çağırmışlar gibi bahşiş dağıtıyordu.
Any taxis around?
Nereden taksi bulabilirim?
The guy who calls the taxis'll be back in ten minutes.
Taksi çağıran çocuk on dakika içinde döner.
Apartments beyond our means, taxis, expensive perfumes - it all serves that purpose.
Yaşadığımız apartmanlar, taksiler, pahalı parfümler hepsi bu amaca hizmet ediyor.
- One of our taxis
- Bizim taksilerden biri.
- Are there other taxis here?
- Başka taksi var mı burada?
A bus service, taxis, lorries, trucks
Otobüsler, taksiler, kamyonlar.
Like Radio Taxis - it gives people work
Radio Taxis'i severim - insanlara iş bulurlar.
I travel in taxis
Şimdiye kadar taksilerde yolculuk yaptım.
There are no taxis and the phones don't work.
Taksi yok ve telefonlar çalışmıyor.
There aren't any taxis where you live.
Oturduğun yerde hiç taksi olmuyor.
Think of it, Eliza. Think of chocolates, and taxis and gold and diamonds.
çikolataları düşün, taksileri... altını ve elmasları.
If you're good and do what you're told, you'll sleep in a proper bedroom have lots to eat, money to buy chocolates and take rides in taxis.
Uslu olur ve sözümden çıkmazsan, doğru düzgün bir yatak odasında uyur... bol bol yemek yersin ve çikolata alacak ve taksiyle gezecek kadar paran olur.
What I done... what I did was not for the taxis and the dresses but because we were pleasant together and I come to... came to care for you.
Her şeyi... her şeyi yaptım, ama taksiler ve elbiseler için değil... birlikte eğlendiğimiz için ve ben zamanlan... Zamanla... seni önemser oldum.
No more taxis, no more credit.
Artık taksi ve kredi yok mu?
- Taxis, local service only.
- Taksi var, ama bölgesel çalışır.
- No self-drive, only taxis.
- Şöförsüz araç yok, yalnızca taksiler var.
And besides, we changed taxis many times.
Üstelik, sürekli taksi değiştirdik.
With just a salary to live on, you can't take taxis!
Sadece geçinecek kadar bir maaşla taksiye binilmez!
Irina! They walk the streets or give themselves in taxis.
Sokaklarda yürüyor veya taksilerde yapıyorlar.
- But you won't find no taxis.
- Ama taksi bulamazsınız.
Taxis, subways, buses.
Taksiler, metro, otobüsler.
There are no buses or taxis, and no car will pick up strangers.
Ne otobüs ne de taksi var. Yabancıları da kimse arabasına almaz.
I think Baxter helped him straighten out a problem with the water taxis.
Sanırım Baxter onun deniz taksileriyle ilgili bir sorununa yardım etti.
The water taxis will take you.
Deniz taksisi götürebilir.
I don't like taxis.
Taksileri sevmem.
I gotta take taxis.
Taksi tutmak zorunda kalıyorum.
People who can't drive should take taxis.
Araba kullanmayı beceremeyenler, taksiye binsin.
WHERE THERE WEREN'T ANY TAXIS OR BUSES OR STRANGERS TO HARM HER.
Taksilerin, otobüslerin ya da ona zarar verecek insanların olmadığı bir yerde.
- Order 10 taxis, will you?
10 taksi çağırır mısın?
- Must've been Nemoto Taxis.
- Nemoto Taksi sanırım.
- There must be taxis around.
Taksi?