Telling me what to do tradutor Turco
449 parallel translation
You're telling me what to do?
Bana ne yapacağımı mı söylüyorsun?
Bowie, don't keep telling me what to do.
Bowie, bana emir verip durma.
Telling me what to do, how to do it and how to live.
Şöyle yap, yok böyle yap, yok şöyle yaşa.
Ain't nobody here telling me what to do!
Biri bana ne döndüğünü söylesin!
Are you telling me what to do?
Ne yapacağımı mı söylüyorsun?
You telling me what to do?
Bana ne yapacağımı mı söylüyorsun?
I'm getting tired of you telling me what to do.
Bana ne yapmam gerektiğini söylemenden bıkmaya başladım.
For two days you've been telling me what to do and what not to do.
İki gündür sen bana ne yapıp yapmayacağımı söyleyip duruyorsun.
You telling me what to do?
Şimdi de bana emir mi veriyorsun?
Next thing, you'll be telling me what to do.
Şimdi sen de bana ne yapacağımı söylersin.
I was terrified you'd gone without telling me what to do with my third act.
Üçüncü perdede ne yapmam gerektiğini söylemeden gitmiş olmandan korktum.
I could have got a housekeeper to run the kitchen. But the thought of some old woman telling me what to do put me off.
Ev işleri ve yemek için kadın hizmetçi tutabilirdim ama bir kadının bana ne yapacağımı söylemesinden hoşlanmam.
I don't like people telling me what to do.
Ne yapacağımı söyleyen insanlardan hoşlanmam.
Telling me what to do
Bana ne yapacağımı söyleyecek
You're laying here you can't use your name, you're bleeding and you're telling me what to do?
Burada uzanmış bir haldesin ismini kullanamıyorsun, yaralanmışsın ve bana ne yapmam gerektiğini mi söylüyorsun?
I've been thinking. Everybody's telling me what to do but I don't see why I have to.
Şu sıralar düşünüyorum da herkes bana ne yapmam gerektiğini söylüyor ama neden yapmak zorunda kaldığımı anlamıyorum.
You telling me what to do, me doing it.
Sen söyleyeceksin, ben de yapacağım değil mi?
Who do they think they are telling me what to do?
Onlar kim ki benim ne yapacağımı söylüyorlar?
Stop telling me what to do.
Bana ne yapacağımı söyleme.
I mean, someone's always telling me what to do all the time.
Yani birileri devamlı ne yapacağımı söylüyor.
I hear voices telling me what to do.
Ne yapacağımı söyleyen sesler duyuyorum.
I don't need you telling me what to do.
Ne yapmam gerektiğini söylemene ihtiyacım yok.
Hey, Willie, why are you always telling me what to do?
Hey Willie, neden sürekli olarak bana ne yapmam gerektiğini söylüyorsun ki?
I am so tired of shelly telling me what to do.
Shelly'nin bana ne yapmam gerektiğini söylemesinden yoruldum artık.
You've been telling me what to do ever since we were kids.
Çocukluğumuzdan beri bana neyi yapıp neyi yapamayacağımı söylersin.
Telling me what to do with my girl.
Kızımla ilgili akıl veriyor bana.
I don't need you telling me what to do in the sack!
Sevişirken bana neler yapacağımı söylemen gerekmez.
Old, moose head fuckers telling me what to do.
İnek suratlı moruk! Ne yapacağımı söylüyor.
After all, you're the one who's telling me what to do all my goddamn life!
Her şeyden sonra, bana lanet hayatımla ilgili ne yapmam gerektiğini söyleyen kişi sendin!
- You telling me what to do?
- Bana ne yapacağımı mı söylüyorsun?
God, just what I need. Someone else telling me what to do.
Bana tek gereken kimsenin ne yapacağımı söylememesi.
I do know... that I am tired of everyone telling me what to do.
Bildiğim şey... herkesin bana ne yapmam gerektiğini söylemesinden bıkmış olmam.
- Quit telling me what to do.
- Bana ne yapacağını söylemeyi kes.
You're always telling me what not to do.
Hep ne yapmamam gerektiğini söylüyorsun.
I send him to the best army school in England... spend half me time telling him about his famous ancestors... and what do you think?
Onu İngiltere'nin en iyi askeri okuluna gönderdim. Zamanımın yarısını şanlı atalarını anlatarak geçirdim. Ne oldu dersin?
Would you mind telling me what you intend to do now?
Şu an, ne yapma niyetinde olduğunu söyler misin?
I don't know why it is that every wife thinks... What are you trying to do, kill me? Finish the telling.
Neden bilmiyorum ama her eş beni öldürmeye mi çalışıyorsun?
Everybody's always telling me what I have to do.
Herkes sürekli ne yapmam gerektiğini söylüyor.
Me, your mother who keeps telling you what to do.
Durmadan ne yapacağını söyleyen annende.
Stop telling'me what you want me to do, and tell me how to do it!
Bana ne istediğinizi değil, nasıl yapacağımızı söyleyin.
What do you mean coming ton my place telling me I'm not to go in there?
Sen nasıl benim mekanıma gelip oraya gitmemem için beni uyarırsın ha.
And what's all this got to do with you, if you don't mind telling me?
Peki, senin tavrın nedir, sakıncası yoksa söyler misin?
What you're telling me, I've been specifically ordered not to do!
Söylediğiniz şeylere kesinlikle uymamam emredildi bana.
You haven't gotten around to telling me what you do.
Ne iş yaptığını söylemedin henüz.
What were you planning to do about him, dear, besides just not telling me?
Onun için bana söylememek dışında ne planlamıştın hayatım?
Oh, he sits there like a goddamn priest or rabbi, telling me what he's going to do, what he's not going to do.
Buraya bir lanet papaz veya haham gibi oturup bana durmadan ne yapacağını veya yapmayacağını anlatıp duruyor.
You're always pushing me, telling me what to do.
Vay.
Because that's what you're telling me to do.
Çünkü bana dediklerin bu anlama geliyor.
A pal of mine was telling me that what they're trying to do is to show all the sides at the same time to save us the trouble of walking'round the back.
Arkadaşlarımdan biri, insanları eserin çevresinde dolanma zahmetinden kurtarmak için bütün cepheleri aynı anda göstermeye çalıştıklarını söylemişti.
I know what the dream is telling me to do.
Rüyanın bana yapmamı söylediği şeyi anladım.
He was covered in blood and he was telling me what he was about to do and then he needed my permission to do it.
Kanlar içindeydi, yapmak üzere olduğunu şeyi anlattı ve benden... Kanlar içindeydi, yapmak üzere olduğunu şeyi anlattı ve benden izin alması gerektiğini söyledi.