Term relationship tradutor Turco
154 parallel translation
Passion! Excitement! I think that's important in a long term relationship.
Tutku, heyecan, bence uzun soluklu ilişkiler kurabilmek için önemlidir.
That's why I've never been in a long-term relationship.
Bu yüzden, hiçbir zaman uzun soluklu bir ilişkim olmadı.
Yeah, well, you know, I wasn't looking for a long-term relationship.
Evet, olabilir. Zaten uzun süreli ilişki aramıyordum.
I don't plan on forming a long-term relationship with it.
Uzun süre elimde tutmayacaktım zaten.
Let's assume that you are capable of a long-term relationship.
Benim karımı Frasier'ınkine tercih ettiğini bilmiyordum baba.
Your idea of a long-term relationship is letting your date order dessert.
Uzun ilişki anlayışın, sevgilinin tatlıya kalmasına izin vermek.
Sounded to me like you and she had a very long-term relationship.
Bana daha çok, uzun süren bir ilişkiniz varmış gibi geldi.
Take it from a guy who's never had a long-term relationship.
Take it from a guy who's never had a long-term relationship.
You're a single woman who's never been married... Or had a long-Term relationship.
Hiç evlenmemiş ya da uzun süreli ilişkisi olmamış bekâr bir kadınsınız.
A long-term relationship doesn't end so easily.
Uzun süren birliktelikler o kadar kolayca bitmez.
He's likely unmarried though he may have recently ended a long-term relationship badly.
Muhtemelen evli değil ama son zamanlarda uzun dönemli bir ilişkisi kötü bitmiş olabilir.
Louise and I always saw this as a long-term relationship.
Louise ve ben, bunu uzun vadeli bir ilişki olarak görüyorduk.
Maybe it's okay for me to be there because I was possibly having a long-term relationship with this dead celebrity.
Belki de bu ölü ünlüyle uzun süredir bir ilişkim olduğundan dolayı bunda bir sorun yoktur. Grace sen delisin.
Nobody I know... is in any kind of long-term relationship... with anybody they've met on the internet... but the short-term stuff have been pretty exciting.
Tanıdığım hiç kimse... internette tanıştığı biriyle... uzun süreli bir ilişkiye girmedi... ama kısa süreli ilişkilerde oldukça heyecanlı oluyor.
During the last 25 years, I have never had a successful Iong-term relationship. I sought help.
25 yıldır, hiçbir zaman başarılı ve uzun süreli bir ilişkim olmadı.
I'm in my 30s, and I've never been in a long-term relationship.
Otuzlu yaşlarımı sürüyorum ve asla uzun süreli bir ilişki yaşamadım.
I really never have been in a long-term relationship.
Ben daha önce hiç uzun süren bir ilişki yaşamadım.
I need to talk to you about the long-term relationship we had.
Seninle uzun süren ilişkimiz hakkında konuşmak istiyorum.
You're in your 30s and you have never been in a long-term relationship.
Otuzlu yaşlarındasın ve daha önce asla uzun süreli bir ilişki yaşamadın.
Think of this as the beginning of a long-term relationship which could have beneficial consequences for both of us.
Bunu, ikimiz içinde yararlı sonuçlar getirebilecek uzun vadeli bir ilişkinin başlangıcı olarak gör.
I don't really believe monogamy is healthy for a long-term relationship.
Uzun vadeli ilişkilerde tek eşliliğin sağlıklı olduğunu düşünmüyorum.
I work out at home I'm allergic to smoke And I'min a long-term relationship with my high school boyfriend
Bir daha bu oyunu oynamak istemiyoruz.
You'll be ready for a long-term relationship with the fifth guy.
5. kişide uzun dönemli bir ilişkiye hazır hale geleceksin.
Educate me. Okay. I tell women upfront I'm not looking for a long-term relationship.
Kadınlara daha en baştan uzun vadeli bir ilişki aramadaığımı söylüyorum.
If you practice something over and over, those nerve cells have a long-term relationship.
Bir şeyi üst üste tekrarlarsanız, o sinir hücreleri uzun süreli bir bağ kuruyor.
If you get angry on a daily basis, if you get frustrated on a daily basis... if you suffer on a daily basis... if you give reason for the victimization in your life... you're rewiring and reintegrating that neural net on a daily basis... and that neural net now has a long-term relationship... with all those other nerve cells called an "identity."
Gün be gün bir şeylere kızarsanız, gün be gün hüsrana uğrarsanız, gün be gün ıstırap çekerseniz, eğer yaşamınızdaki haksızlığa hak tanırsanız, o nöron ağını her gün ateşleyip, bobin sarar gibi sarıyorsunuz demektir. Bu nöron ağı artık diğer sinir hücreleriyle bir ilişkiye girmiştir ki buna kimlik denir.
They lose their long-term relationship... because every time we interrupt... the thought process that produces a chemical response in the body... every time we interrupt it, those nerve cells that are connected to each other... start breaking the long-term relationship.
Çünkü kimyasal üretime neden olan düşünme sürecini her yarıda kesişimizde kimyasal destek de kesiliyor ve bu sinir hücreleri uzun süreli ilişkilerinden kopuyorlar.
So it was a long - term relationship?
Yani ciddi bir ilişkiydi.
Any long-term relationship has the same underlying engine, no matter what the sexual affiliation might be.
Uzun süreli ilişkiler hep aynı temeldedir. cinsiyet farkının pek önemi yoktur.
So listen, I just... I've just come out of this, like, this really long-term relationship thing.
Dinle, ben sadece.... daha yeni çıktım, uzun süreli ilişki muhabbetinden.
It's not like I've been able to have a long-term relationship and not subsume myself.
Uzun süreli bir ilişki sürdürüp kendimi sınıflandırmadığım olmadı.
Blackmail's not healthy for a long-term relationship with a source, but it can be highly effective in the short term.
Şantaj, bir kaynakla uzun süreli bir ilişki kurmak istiyorsan sağlıklı değildir,... fakat kısa vadede oldukça etkili olabilir.
If I get a woman to stay for breakfast, that's a long-term relationship.
Eğer kahvaltıya kalacak bir kadın bulursam işte o uzun süreli bir ilişki olur.
I told her there was no possibility that this was a long-term relationship.
Bunun uzun dönem ilişkisi olduğunu söyledim.
And in my defense, we're not talking about a long-term relationship.
ve benim savunmama gelirsek, Uzun süreli bir ilişki hakkında hiç bahsetmedik.
I'm smart, funny and I'm hoping for a long-term relationship. "
Zekiyim, komiğim ve uzun süreli bir ilişki arıyorum. "
If you practice something over and over again... those nerve cells have a long-term relationship.
Bir şeyi tekrar tekrar çalışırsanız, bu sinir hücrelerinin uzun dönem ilişkileri olur.
If you get angry on a daily basis... if you get frustrated on a daily basis... if you suffer on a daily basis... if you give reasons for the victimization in your life... you're rewiring and reintegrating that neuronet on a daily basis... and that neuronet now has a long-term relationship... with all those other nerve cells called an identity.
Eğer günlük olarak sinirlenirseniz, eğer her gün acı çekerseniz, eğer hayatınızın "kurban" laştırılmasıyla ilgili nedenler oluşturursanız nöronetinizi günlük olarak yeniden düzenliyor ve bağlantılarını değiştiriyor olursunuz böylece o nöronet artık kimlik adı verilen diğer sinir hücreleriyle uzun vadeli bir ilişki oluşturmuş olur.
They lose their long-term relationship... because every time we interrupt the thought process... that produces a chemical response in the body every time we interrupt it... those nerve cells that are connected to each other... start breaking the long-term relationship.
Uzun vadeli ilişkilerini kaybediyorlar çünkü vücutta kimyasal bir tepki yaratan düşüncenin işleyiş tarzını bozduğunuz zaman, birbirine bağlı olan bu sinir hücreleri uzun vadeli ilişkilerini koparmaya başlarlar.
The guiding principle here is that we are trying to rekindle the sexual spark in this long-term relationship.
Danışmanlık prensibimiz... ilişkinizi uzatmak için cinsel bir kıvılcım yaratmak.
But, with continued effort, there's no reason that a long-term loving relationship shouldn't result in even better sex than the chemical-driven highs of the early days.
Çabalamaya devam ederek, uzun süreli ilişkilerinizde bile ilk günlerde yakalanan kimyasal salımını yakalayıp, daha iyi bir seks hayatı yakalamamanız için hiç bir sebep yok.
What's important is I'm not gonna let a little thing like that ruin what could be a very long-term and meaningful relationship.
Bu tür önemsiz şeylere takılmanın önemi ne. Eğer böyle yaparsak anlamlı ve uzun süreli bir ilişki yaratamayız.
Not a long-term relationship.
Öğretmenlerin de insan olduğunu unutmayın.
When was your last Iong-term relationship?
Charlotte, en son ne zaman uzun bir ilişki kurdun?
Every relationship short-term, every friendship expendable.
Her ilişki... Kısa sürelidir. Her dostluk...
Alicia, does our relationship warrant long-term commitment?
Alicia, ilişkimiz uzun vadeli bir birlikteliğe dönüşebilir mi?
AROUND HERE, THAT'S A LONG-TERM RELATIONSHIP.
Burada böylesi uzun süreli ilişki sayılır.
Yeah, but there was evidence there of a long-term, meaningful relationship.
Evet ama uzun süreli ve anlamlı bir ilişkinin kanıtları vardı.
Look, the guy is 27 years old, he's a surgeon, involved in a long-term, monogamous relationship.
Adam 27 yaşında, bir cerrah, tek eşli, uzun süreli bir ilişkisi var.
Actually, I say we were married for five years then got divorced, now we're back living together, have a child, but we're in a long-term, committed relationship.
Aslında ben beş sene evli kaldık, ondan sonra boşandık, şimdi beraber yaşıyoruz, bir çocuğumuz var, fakat uzun süreli ve adanmış bir ilişkimiz var diyorum.
A Natalie was a term that Sean had coined for any sexual encounter that happened with a girl you weren't in a relationship with.
Natalie, Sean'ın ilişki yaşamadan seksüel ilişkiye girebileceğin kızlar için uydurduğu bir terimdi.
relationship 104
relationships 61
term goals 16
term plan 21
term memory 59
term memory loss 38
term solution 28
relationships 61
term goals 16
term plan 21
term memory 59
term memory loss 38
term solution 28