Texts tradutor Turco
1,838 parallel translation
You don't return my calls, my texts, emails.
Telefona hiç çıkmıyorsun, mesaj attım, posta yolladım!
Yeah. No, I gathered from his copious texts, emails, and phone calls.
Evet, bunu bitmek bilmeyen mesaj, email ve çağrılarından anlamıştım.
Ugh. I got some texts to send.
Göndermem gereken mesajlar var.
The bizarre thing is that I got these texts the night that he died.
Tuhaf bişey Mesaj aldım onun öldüğü gece
I bοmbarded her with texts.
Onu mesaj yağmuruna tuttum.
She won't answer any of my texts or calls.
Mesajlarıma ve aramalarıma cevap vermiyor.
You haven't answered my calls, texts, Facebook messages, and you didn't come to your window when I threw rocks at it.
Aramalarıma, mesajlarıma, facebook mesajlarıma cevap vermedin ve pencerene taş fırlattığım zaman gelmedin.
- Print-out of Jessica's texts.
- Jessica'nın notlarının bir dökümü.
Before rehab, she sent a bunch of angry texts to one number.
Rehabilitasyondan önce, bir numaraya bir yığın kızgın mesaj atmış.
What were those angry texts about?
O kızgın mesajlar ne içindi?
What angry texts?
- Hangi kızgın mesajlar?
Cell phone and texts seem to show nothing out of the ordinary.
Cep telefonu ve belgelerde olağan dışı bir şey yok.
Check the texts on my phone.
Telefonumdaki mesajlara bakın.
My texts aren't changing your mind, so maybe this will.
Mesajlarım fikrini değiştirmeyecek, ama belki bu değiştirir.
One of your crew was receiving empty texts.
Senin ekipten birine mesajlar geliyormuş.
Whoever's sending him the texts, these are the guys we're looking for.
Aradığımız adamlar ona o mesajları gönderenler.
There's never been two texts sent in a row before.
Daha önce hiç ardı ardına iki mesaj gönderilmişliği yok.
The two of them talked together for 15 minutes and then Lance sent Ed here all kinds of angry texts.
İkisi 15 dakika konuşmuşlar sonra Lance Ed'e öfke dolu mesajlar yollamış.
We wanna know about the texts you sent Ed last night.
Dün gece Ed'e yolladığın mesajı öğrenmek istiyoruz.
- I told them. - Those texts weren't from me.
Beni getirenlere de söyledim o mesajlar benden gelmiyordu.
What does any of this have to do with the texts?
Bunların mesajlarla ne ilgisi var?
Okay, I'm just gonna check Chase's phone for texts.
Tamam, ben Chase'nin telefonundaki mesajlara bakayım.
Records show that she sent you over a hundred texts since you first interviewed her.
Tanımını yazın lütfen. Önemli.
You've been blowing up my phone with voice mails and texts for the past week.
Bir haftadır telefonuma sesli mesaj ve SMS atıp duruyorsun.
You should see what these texts say about me.
Benim hakkımdaki mesajlarda neler söylüyor görmelisin.
Rather than call 911, he texts you.
911'i arayacağına size mesaj atmış.
Have Normand check her texts.
Normand, mesajlarını incelesin.
She's not responding to my texts.
Mesajlarıma cevap vermiyor.
What, he was home all night and he has some texts to prove it?
Tüm gece evdeydi ve kanıtı da mesajlar mı?
Well, what about the texts on Monday?
Pazartesi yazan mesajlarda ne diyor?
There's texts between them on Monday between 5 : 23 and 5 : 56 p.m.
Pazartesi günü akşam 5 : 23 ve 5 : 56 arasında mesajlaşma olmuş.
He also texted Sera the night she went missing and then deleted the texts.
Aynı zamanda Sera'nın kaybolduğu gece ona mesaj atmış ve sonra silmiş.
Sera deleted texts that the two of you shared the same day she disappeared.
Bana suçluymuşum gibi davranmayın. Sera kaybolduğu gün aranızda geçen mesajları silmiş.
I only read religious texts.
Ben sadece dini kitapları okurum.
I am a religious man, I read religious texts.
- Ben dinime bağlı bir adamım, ben dini yazılar okurum.
What about texts?
Ya mesajlar?
Michelle only texts her friends.
- Michelle arkadaşlarına sadece mesaj atar.
George won't even return my texts or my Facebook messages.
George ne mesajlarıma dönüyor ne Facebook'tan cevap atıyor.
But at least she's getting my texts now, and that's a good thing.
Ama en azından yazdığım mesajları okuyor bu da iyi bir şey.
Texts and other stuff, right, Mr. Nasty Pants?
Mesajlar ve diğer şeyler. Haksız mıyım Bay Hınzır?
Erase those texts.
Şu mesajları sil.
Didn't you get my texts?
Mesajımı almadın mı?
Once we I.D.'d his cell number, I sent a virus to the phone, which forwarded cloned copies of the most recent calls, texts and e-mails back to us.
Önce cep telefonu numarasına kendimizi kaydettim, telefona virüs gönderdim, Bu da son aradıklarını, e-maillerini ve mesajlarının kopyarını bize gönderecek.
She didn't make any calls, didn't answer any calls, sent no texts.
Hiç arama yapmamış hiç aranmamış ve hiç mesaj göndermemiş.
Your, uh, wife texts you a lot.
Karın sana çok mesaj atıyor.
It's my sister ; she's ducking my texts.
Kız kardeşim ; mesajlarıma cevap vermiyor.
It could have been that Oppeneheimer was speaking about weapons described in the ancient Sanskrit texts, like the Mahabharata in which they refer to a bolt of iron charged with the light of a thousand suns.
Oppenheimer'ın bahsettiği şey... antik Sanskritçe metinlerde tarif edilen binlerce güneşin ışığıyla doldurulan demir sürgü olduğu kastedilen silahlar olabilirdi.
These texts are thousands of years old.
Bu yazılar binlerce yıllık.
But evidence is not just found in ancient texts.
Fakat bunun kanıtı sadece eski metinlerde görülmüyor.
Listen, uh, you didn't return my texts.
Dinle, mesajlarıma cevap vermedin. Ne?
Been reading through all these texts.
Ben de mesajları okuyordum.