English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ T ] / That's all i need

That's all i need tradutor Turco

1,336 parallel translation
Well, that's all the proof I need
E, benim ihtiyacım olan bütün kanıt o.
Now I would like someone else to close this prayer someone who hasn't spoken here in a long time but who I believe has something to say that we all need to hear.
Kapanış duasını yapmasını istediğim biri var. O uzun zamandır burada konuşma yapmadı. Ama söyleyeceklerini hepimizin duyması gerektiğine inanıyorum.
That's all I need.
Tüm ihtiyacım olan bu.
Yes, I'd love to go. I just need a tuxedo, that's all.
- Gerçekten isterim, smokin gerek.
I guess that's all we need then, isn't it?
Sanırım tüm ihtiyacımız olan bu, Değil mi?
Yeah, yeah, that's all I... need, Blin, is one good weekend.
Evet. Tam da buna ihtiyacım var. Gerçekten.
That's all I need to know.
Bilmem gereken tek şey bu.
- We're closing. - Two minutes, that's all I need.
Sadece iki dakikalık işim var.
- I think I need a lawyer. - That's the first smart thing you said all day.
Sanırım bir avukata ihtiyacım var. - evet, sabahtan beri söylediğin ilk zekice şey bu.
That's all the time I need.
Bu kadar süre bana yeter.
04, 00 : 07 : 26 : 04, That's all I need.
Senin peşinden koştuğun kuş Lou.
That thing's not gonna spin all night. I need more time. I've never taken this much girth.
Birkaç yıl önce Albino pompası diye bir şey icat eden bir bilim adamı hatırlıyorum.
That's all I need to know.
Tek bilmem gereken bu.
That's all I need you to do.
Francie'yle gideceğinize söz ver. Tek istediğim bu.
I'm impressed. That's all the input I need.
- İstediğim verileri aldım.
Here's what I need. I'm gonna need a list of all the places that you handed these out.
Bunları dağıttığın her yerin listesini istiyorum.
All I mean is that you need to finish up here in a hurry, that's all.
Demek istediğim burayı temizlemeyi çabucak bitirmelisin, o kadar.
We don't have a lot of time, and you're the first personality that's been helpful, so I need you to think, all right? How could this happen?
Fazla zamanımız yok, ve sen yardımcı olan ilk kişiliksin, bu yüzden düşünmene ihtiyacım var, tamam mı?
That's all I need
Tek ihtiyacım bu
- That's all I need.
- Turuncuya yüksel.
Look, Andrew, first of all... I think you do need to find a psychiatrist that isn't your father.
Bak Andrew, öncelikle babandan başka bir psikiyatrist bulmalısın.
If I get to be with this person right here... and our beautiful baby... that's all I need. That's all ego. None of that really matters.
Aslında hiçbiri önemli değil.
Bo, all I need is a bat. That's it, baby.
- Tek ihtiyacım bir sopa.
I know they'll survive me. That's all I need to be happy.
Biliyorum ki hayatta kalmamı sağlayacaklar.
- Thirty seconds, Cap, that's all I need.
30 saniye Cap. Bana bu kadar yeter
That's all I need, is another woman telling me what to do.
Laf ebesi bir karıya daha ihtiyacım yok.
That's all I need.
Tek ihtiyacım olan bu.
I just need one, that's all.
Bir teke ihtiyacım var, hepsi bu.
Tatsi, all day long I work to please this officer, that diplomat, some tourist, to store up favors so if there is a time when we need help,
Tatsi, bütün gün o subayı, bu diplomatı, şu turisti memnun etmek için çalışıyorum, bağlantı edinmek için. Yani yardıma ihtiyacımız olduğu anda arayabileceğim nüfuzlu insanlar tanıyorum.
There. I think that's all you need.
Al, ihtiyacın olabilecek her şeyi getirdim.
Just tell me where it is, that's all I need.
Sadece yerini söyle, tek ihtiyacım olan bu.
And I'm sure that's all the explanation a jury is going to need.
İnsan hayatı Bayan Roberts.
If I love you, and you love me, that's all we need
Seni seviyorsam, sen de beni seviyorsan bizim için bu yeter de artar bile.
Sydney, I pray that we get to Nadia quickly, but given Sloane's intentions, we need to be prepared for all possible outcomes.
DIXON : Sydney, inşallah Nadia'yı bir an önce buluruz. Ama Sloane'un niyetine göre,..
That's all. / I need a name.
İsim istiyorum Jason.
I need to keep a clear head, if that's at all possible.
Ben mümkün hiç olup olmadığını net bir kafa, tutmak gerekir.
- Just what? I'm not sure why you need all that beer, that's all.
O kadar birayı ne yapacağımı anlamadım işte.
I am who I am! That's all the evidence I need!
Kendim olduğumu kanıtlamak için gereken tek kanıt bu.
Leave us alone, that's all I need from you.
Bizi yalnız bırak, senden tüm istediğim bu.
I just need your help with these counterfeit bills, that's all.
Sadece bu sahte para meselesinde yardımına ihtiyacım var, o kadar.
No. I just need a little extra help, that's all.
Sadece biraz ilave yardıma ihtiyacım vardı, hepsi bu.
That's all I need.
Tek ihtiyacım olan buydu.
I don't need to tell you that these days it's prop comedy that's all up in here.
Son zamanlarda burada yapılanın. pek komedi olmadığını sen de biliyorsun.
I mean, maybe you need some time, that's all.
Düzeliyorlar. Demek istediğim tek ihtiyacın olan zaman.
That's all I need.
Tamam.
While you were proving once and for all... that pretty girls do not in fact need to be funny, I went ahead and took a look at your little rock star's chart.
Sen, güzel kızların aslında komik olmaları gerekmediğini kanıtlarken, rock yıldızının dosyalarına bir göz attım.
I mean, that's all you need, innit?
Tek ihtiyacın budur yani değil mi?
All I do know is that abby's not hallucinating, so maybe all lana and bret need is a dose of that cerethro medication. I don't know.
Bilmem.
One more day, that's all I need.
Bir gün daha, tek istediğim bu.
She ditched me three months ago, and that's all I need to know.
Beni 3 ay önce terketti, bilmem gereken tek şey bu.
Now, I need to know exactly what happened that night... and so far, all I got out of you... is that you twisted your ankle during practice.
O gece olanları harfi harfine bilmem gerekiyor ve şu ana kadar senden edinebildiğim tek şey antrenman sırasında ayak bileğini incitmiş olman.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]