That's my boy tradutor Turco
1,340 parallel translation
That's my boy!
İşte benim oğlum!
That's my boy!
Bu benim evladim!
It's my room, yeah, but that boy's been living in here.
Benim odam, evet, ama o çocuk burada yaşamış.
That's my boy.
Bu oğlum.
That's my boy.
İşte bu benim oğlum.
That's my boy.
Bu benim oğlum.
What sticks in my throat above all, is that even after you failed to produce evidence in your defence, you still persist in this ridiculous'Boy's Own'adventure of some personal invasion of France.
Hepsinden öte beni rahatsız eden şey kendinizi savunmak için tek bir deliliniz bile yok. ... ve hâlâ bu yalnız çocuk macerasında ısrar ediyorsunuz. Fransa'nın şahsi işgali.
My last picture of that poor boy... was of him asking for his bear.
Zavallı çocukla ilgili son hatıram ayısını istemesiydi.
That's my boy.
İşte benim adamım.
Good boy. That's my little guy.
İyi çocuk, işte benim küçük adamım.
- That's my boy.
- İşte benim oğlum.
That's my boy.
Benim oğlum.
That's my boy.
İşte benim oğlum.
That's.. my boy.
İşte, benim oğlum.
- I got an'A'on my Physics test... finished Candide, and convinced a boy that Paris wouldn't attack his rabbi.
Günün nasıl geçti? - Fizik sınavından A aldım. Candide'i bitirdim.
That's my brother's boy. [Laughing]
İşte kardeşimin oğlu!
That's my boy, we go back.
Yaptığımız sadece buydu.
That's my boy.
O benim adamım.
Well maybe once. - That's my boy.
Şey...
Boy, I can't imagine doing that in my parent's house Mainly because I've already stolen everything I liked and everything else is crap
Buraya bana yardımcı olmana yardımcı olmaya geldim.
That's my boy
Ama kaba olduğunu unutma.
My friends say... that when a girl and a boy exchange kisses... they become boyfriend and girlfriend.
- Arkadaşım dedi ki bir kızla bir erkek öpüşürlerse o zaman gerçekten arkadaş olurlarmış.
That's my boy Neal Fox.
Bu çocuk Neal Fox.
- That's my boy.
- Aferin oğluma.
You want more dead bodies, that's what you're going to get if you let these guys declare war on my boy.
Daha fazla ceset mi istiyorsun? Eğer bu adamın üstüne bunca insanı salarsan, alacağın sonuç bu olacak!
That's my boy.
iste benim oglum.
No that's my boy's baby in there, and it's gonna born if I have to shoot every last one of you.
O, oğlumun bebeği. Hepinizi vuracak bile olsam o doğacak.
That's a Iot of request from my little boy
Bu küçük oğlumdan çok büyük bir istek.
That's my boy.
Adamım.
- That's my boy.
- İşte benim evladım.
That's my boy.
Aferin.
That's my boy right there!
İşte benim adamım!
That's my boy.
Aferin oğluma.
That's my boy.
İşte benim oğlum!
That's my boy!
İşte benim oğlum.
See, the guy who the white boy happened to beat was my cousin. That's a coincidence.
İşin ilginci, beyaz oğlanın kağıştığı kişi benim kuzenimdi.
That's my boy right there.
İşte adamım benim.
That's my boy Mocha.
İşte bu adamım Mocha.
My name isn't Bloodbath it's Sean James, and I'm just an actor- ls Shondra hitting that white boy?
Adım Bloodbath değil adım Sean James, ve ben sadece bir aktörüm - Shondra o beyaz çocuğa asılıyor mu? - Bence kimse kimseye asılmıyor.
- That's my boy, man.
- Bu benim dostum.
That's my baby boy.
İşte benim oğlum.
You know, sometimes it'd be some idle conversation about, you know, another boy, you know, "he was sodomized 5 times, but my son was sodomized 6 times," you know, as if that meant something in the overall scheme of things.
Ama sohbet sırasında araya sıkıştırılan itici sözler vardı. Onun oğlu 5 kez taciz edilmiş benim oğlum 5 kez taciz edilmiş gibi. Sanki bütün olarak bakıldığında bunun bir önemi varmış gibi.
It's early November, the same as now, and there's this storm rolling in. My dad was so determined that sissy boy was going to kill something.
Kasım başıydı... aynı şimdiki gibi... ve fırtına vardı... babam bu hanım evledı çocuğun bir şey öldürmesi konusunda son derece kararlıydı.
"My child, are you sure he's a nice boy and that he'll keep you happy?" Yes.
küçüğüm, iyi bir insan olduğundan emin misin sen ve seni mutlu edebilecek mi?
That's my boy. Come on, Johnnie.
İşte benim oğlum.
Lalla's here, that's my boy.
İşte benim oğlum.
I'm Eddie, this here's Uncle Nick that's my boy, and here's my wife, Catherine.
Ben Eddie, bu da Nick amca bu oğlum, ve bu da eşim, Catherine.
That's why I'm really sorry to your mom, My boy
Bu yüzden annen hakkında çok üzgünüm, oğlum.
That's my boy!
Oğlum benim!
- That's my boy!
- Aferin oğlum! - Devam et! Bitir işini Danny!
"My dear boy, I hope you are well - and that you get this soon in your travels" Travels
"Sevgili oğlum, inşallah iyisindir..." ... ve yolculuğun sırasında çabuk eline geçer. "
that's my boyfriend 38
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my brother 107
that's my wife 146
that's my favorite 57
that's my 119
that's my job 292
that's my daughter 121
that's my cue 65
that's my bad 57
that's my dad 134
that's my father 66
that's my wife 146
that's my favorite 57
that's my 119
that's my job 292
that's my daughter 121
that's my cue 65
that's my bad 57
that's my dad 134
that's my father 66