That's my car tradutor Turco
873 parallel translation
- It's ok. That's why I brought my car.
Arabamla geldim zaten.
That's why I brought my car too.
Arabamla geldim zaten.
That's my dad's car.
O araba benim babamın.
That's my car.
Benim arabam bu.
That's my car!
O benim arabam!
As far as my prospects are concerned, You must be aware that... It's generally pleased by my uncle and others, That I have a qualifications for an ourstanding military car
Bana kalırsa, siz de amcam ve ilgili diğer kişilerin olağanüstü bir askeri kariyer yapmaya elverişli yeteneklerim olduğunu düşündüğünün farkındasınızdır.
Mr Peabody, would you get that suit box out of my old car, please?
Bay Peabody... O elbise kutusunu eski arabamdan çıkarır mısınız lütfen?
I just know on top of all that, you wouldn't take away my nice, warm bed, and let me spend the night out here in a draughty old club car.
Benim için hepsinden önemlisi ise benim güzel, sıcak yatağımı elimden alıp, beni cereyanlı eski bir klüp vagonuna getirme hakkın yoktu.
- Yes, that's my car.
- Evet benim arabam.
Hey, there! That's my car.
Bakın, bir polis arabası.
What I'm trying to say is the fish will turn into the car, the car that was the chauffeur's, the fish that was my bike.
Söylemeye çalıştığım balık otomobil olacak, şoförün olan otomobil, balıkta bisikletim.
I know that he went for Alfie and I know he's got my car.
Alfie için gittiğini biliyorum. Arabamı aldığını biliyorum.
Tell him that's my car over there.
Oradakinin benim arabam olduğunu söyle ona.
- Silvio, isn't that my husband's car?
- Silvio, bu kocamın arabası değil mi?
My superior instructed me to stop the car in that spot, get out on the driver's side, and open the trunk.
Amirim bana aracı belli bir yerde durdurmamı araçtan çıkıp bagajı açmamı emretmişti.
That's my stepfather's car.
Üvey babamın arabası.
That's my car payment.
Bu benim arabamın aylık masrafı kadar.
I bet that's my car.
Bu benim arabam olmalı!
Everything that's happened to my daughter and me today only happened for one reason : Because you were too stupid to look where you were going, and wrecked our car!
Bugün başımıza her şey geldi bunun tek nedeni de senin o berbat yere ilk önce gitmek istemen.
All my money's in that car.
Onu kaybetmeye dayanamam.
My dear Colonel Bouvar, I don't think you should have opened that car door by yourself.
Sevgili Albay Bouvar, arabanın kapısını kendin açmaman gerekirdi.
Bubber, let Jake walk forward and if he's all right I'll give you my car and see that you get away from here without anybody bothering you.
Bubber, Jake'in öne çikmasina izin ver. Eger durumu iyiyse sana arabami verecegim ve kimse seni rahatsiz etmeden buradan gitmeni saglayacagim.
Oh, Lord, that's my own car coming back.
Hay Allah, benim arabam da geliyor.
That's my car!
Benim arabam!
It was my understanding that the Prime Minister's car
Ben sanmıştım ki Başbakan için ayrılan vagon...
No, that's my car keys.
Onlar araba anahtarlarımdı.
- That's my car!
- O benim arabam!
Hey, wait a minute, that's my car!
Durun bir dakika, o benim arabam!
We're gonna take this horse to my uncle in Possum and win that car back.
Atı Possum'daki amcamın yerine götüreceğiz ve yarışı kazanacağız.
See that, that's my car.
İşte bak, bu benim arabam.
My-My car's just not that powerful.
Benim arabam o kadar güçlü değil.
- Hey, that's my car!
- iyi de bu benim arabam!
Careful, that's my car.
Dikkatli olun, o araç beni.
No, that's my car.
Olamaz, bu benim arabam.
That's my car.
Benim arabam.
I confess that against my will, under the compulsion of Prince Miloslavsky, I acted temporarily as a tsar.
Kendi arzum haricinde, Prens Miloslavsky'nin baskısı ile Bir çar gibi davrandığımı itiraf ediyorum.
I thought that was my mother's car.
Οnu annemin arabasι sandιm.
Now he said that he left his wallet in my car.
şimdi de diyor ki cüzdanını arabamda bırakmış!
My car's all the way over in Edna. That's a four - or five-mile walk.
Arabam ta Edna'da, bu dört, beş mil demek.
Take care of that car, it's my pride and joy.
O arabaya iyi bak. O benim gururum ve neşem.
That's my goddamn car!
Lanet olsun bu benim arabam!
Let's just say that my reputation is worth more than my car.
Olaya "toplumdaki konumum bir arabadan daha değerli" şeklinde bakalım.
She's taken my car up that lousy road?
Arabamı o berbat yolda mı sürüyor?
I'm sorry, I mean the bottom of the car there. And... That's where they figure that my...
Arabanın altı demek istedim ve düşündüklerine göre orası, çok afedersiniz... benim yüzümün yandığı yermiş,... ve o sırada yanmış.
- That's my fucking car!
- Bu benim arabam!
The man who was killed in that car, my car, uh, Cato's car, was not me.
O arabada, benim arabamda, Cato'nun arabasında ölen adam ben değilim.
That's my car.
Bu benim arabam.
I'll run you back in my car. That's it.
Sizi arabamla bırakırım.
- That your car? - My brother's.
- Araba senin mi?
That's my car!
O bizim arabamızdı!
That's my fucking car!
Kahrolası arabamızı çaldı!
that's my boy 361
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88