That's my cue tradutor Turco
185 parallel translation
That's my exit cue.
Bu replikten sonra sahneden çıkıyordum.
- That's my cue!
- Sıram geldi!
That's my cue.
Bu da benim ipucum.
I guess that's my cue.
Çıkma işareti geldi.
That's my cue.
Bu benim işaretim.
THAT'S MY CUE TO TURN INTO PEGGY, RIGHT?
Tabii ki Sybil'im. Başka kim olabilirim ki?
That's my cue.
İşte bu.
( piano music playing ) uh... that's my cue.
Uh. O benim işaretim.
I guess that's my cue.
Sanırım bu mesaj bana.
Feedback... that's my cue.
Geribildirim... benim sıram.
That's my cue.
Benim sıram geldi.
That's my cue.
Bu benim sıram.
That's my exit cue.
Sahneden çıkış sinyalim.
Well, that would be my cue.
Anlaşılan benim sıram geldi.
That's my cue to leave.
Gitme zamnaım geldi.
That's my cue.
Beni çağırıyorlar.
- That's my cue.
- Evet, sıram geldi.
That's my cue.
Bu kadarı yetti.
That's my cue. I'm gonna see you guys tomorrow.
Benden buraya kadar, yarın ofiste görüşürüz.
- I just wanted to invite you to the wrap party. And that's my cue to exit.
Ve bu benim gitmem için bir işaret.
I guess that's my cue.
Söz sırası bende galiba.
That's my cue.
İşte sinyal.
Most of the people that I've been encountering... and most of the things that I would wanna say, it's like they kind of say it for me and almost at my cue.
Karşılaştığım insanların ve şeylerin pek çoğu... söyleyeceğim şeyleri bana bir biçimde söylemiş, neredeyse sufle etmişlerdir.
- That's my cue to go.
- Bu benim gitmem gerektiğini gösterir.
Well that's my cue.
Bu benim işaretim.
- That's my cue to go put some clothes on.
- Galiba gidip giyinsem iyi olacak. - Hayır.
You know, that's my cue, so I'll see you in class.
Biliyor musun, bu kaçış işaretim, derste görüşürüz.
I guess that's my cue.
Sanirim bu benim repligim.
- I think that's my cue to go to bed.
- Sanırım bu yatma zamanımın geldiğini işaret ediyor.
Well, that's my cue!
İşte benim ıstakam!
Oh, well that's my cue.
Tamam işte bu benim başlangıç noktam.
- That's my cue.
- Sıram geldi.
Okay, well.... I think that's my cue.
Pekâlâ.
That's my cue.
İşte başlama işaretim.
That's my cue to put Operation Shang into action.
Shang operasyonuna başlama zamanım geldi.
I believe that is my cue.
Sanırım bu benim sıram.
That's my cue. Oh, no, y...
Bu benim sinyalim.
Oh, that's my cue to go help Mom with dinner.
Ben ne iyisi gidip anneme yemeği hazırlamasında yardım edeyim.
That's my cue to split'em up.
Burası onları ayıracağım yer.
I want you to tell me why you did that, why you didn't wait for my cue.
Sana, neden sıramı bekleyip olmadığını niye bana söylemek istiyorum.
I guess that's my cue.
Sanırım sıram geldi.
I guess that's my cue.
Sanırım bu benim başlama işaretim.
Well, that was my cue.
Sıram geldi.
That's my cue.
Benim sıram.
That's my cue.
Sahneye çıkma vaktim.
- That's my cue.
- Beni çağırıyorlar.
Ew. That's my cue.
Bu benim gitme işaretim.
That's my cue.
İşte benim işaretim.
- I guess that's my cue.
- Sanırım gitmem gerek.
Guess that's my cue.
Gitsem iyi olacak.
That's my cue, Billy Adama.
Bu gece görüşürüz, Çaylak. Viper 8 derhal bekleme odası 4'e.
that's my boy 361
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88
that's my girl 410
that's my best friend 28
that's my sister 96
that's my baby 48
that's my man 51
that's my line 54
that's my husband 82
that's my boss 25
that's my mom 88