That's nice to know tradutor Turco
279 parallel translation
You know, we've got, you know, people coming over to pay their respects and that's always a nice thing.
İnsanlar buraya taziyelerini sunmaya geliyorlar ve bu daima nazik bir davranış olmuştur.
Well, it's nice to know that he's turned up again.
Onun tekrar ortaya çıktığını bilmek güzel bir şey.
You only have to look at him to know he's nice and that he comes from a nice family.
İyi biri olduğu ve iyi bir aileden geldiğini anlaman için ona bakman yeterli.
You know, it's funny to think that just a year ago I sat in that nice bridge pub actually planning to murder her.
Ne garip, daha bir yıl önce o Knightsbridge barında oturmuş karımı öldürme planları yapıyordum.
It's nice to know that you still use the hospital now and then and limit your number of miracles.
Arada sırada da olsa hastaneyi kullandığınızı ve mucizelerinizin... bir sınırı olduğunu bilmek güzel.
- That's nice. You know, they threatened to put me away.
Beni öldürmekle tehdit ediyorlar.
Now that's a nice effect, I'd love to know how you did it.
Bu güzel bir efekt. Nasıl yaptığını bilmek isterdim.
Well, it's nice to know that I do have a way out, Mr. Karswell.
Bir çıkış yolum olduğunu bildiğime sevindim, Bay Karswell.
Well, it's nice to know that Clarence has so many friends who worry about him.
Şey, Clarence'i merak eden pek çok arkadaşı olduğunu bilmek güzel.
That's not a nice way to talk, you know that.
Böyle konuşulmaz ama.
- That's nice to know.
- Bunu bilmek güzel.
That's nice to know
Bunları bilmek beni çok mutlu etti!
That's nice to know.
Teşekkürler.
Well, that's nice to know.
Öğrendiğime sevindim.
That's nice to hear, but I know I could do better.
Duyması hoş ama, daha iyisini yapabilirim.
That's nice to know.
Bunu öğreniğime sevindim.
- That's nice to know.
- Bunu öğrenmek çok güzel bir şey.
Ezra, what my husband means is that... well, we're just kind of worried about you, that's all... and, well, we thought it would be nice... if you could meet someone... and I'd be glad to introduce you if you wanted... you know, someone nice who could be... a companion for you, that's all.
Ezra, kocamın sana anlatmak istediği şu... senin gibi nazik biri için... endişelerimiz var... Belkide birileriyle görüşmek istersen... ben seni birileriyle tanıştırmaktan memnun olurum... bilirsin nazik biri kimbilir... belkide sana yoldaş olur.
It's nice to know you can do that too.
Bunu yapabildiğini bilmek de güzel.
You know Guido It's the first time since my mothers death that someone's nice to me.
Biliyor musun Guido... Annemin ölümünden beridir ilk defa biri bana iyi davranıyor.
That's nice to know.
- Bunu bilmek güzel.
It's really nice to know that somebody cares.
Birisinin ilgilendiğini bilmek gerçekten güzel.
It's nice to know that because of the work we did a phone call is being made.
Ne güzel değil mi bizim yaptığımız bir şey yüzünden bir yerde birileri bir telefon açacak.
You know Willie... honey, it's kind off nice that he wants to help us out.
- Biliyor musun Willie, aslında bize yardım etmeye çalışması çok güzel bir şey.
That's a nice thought... but all we know about each other is a day and a half on the run... and somebody trying to kill us.
Bu güzel bir düşünce ama birbirimizi bir buçuk gündür tanıyorduk ve biri bizi öldürmeye çalışıyordu.
It's nice to know that when i come home,
Eve geldiğim zaman...
- Yeah. Well, that's nice to know.
- İyi, bunu bilmek güzel.
Really? That's nice to know.
Bunu öğrendiğime sevindim.
Be nice to know it's true, that's all.
Bunun gerçek olduğunu bilmek güzel.
Kids, no matter what the future might bring it's nice to know that we're a family. We'll go through things together.
Çocuklar gelecekte ne olursa olsun bir aile olduğumuzu ve bunu beraber atlatacağımızı bilmek güzel.
Mom, it's a nice thought, but we both know that this is the pony to bet on.
İyi deneme, anne, ama ikimizde biliyoruz ki bahisler bu midilli üstüne.
It's nice to know that despite the fact that you've got parents and teachers and brothers and sisters friends and guidance counselors, policemen and priests that there is somebody that you can go to when you need help.
Ebeveynlerinin, öğretmenlerinin, erkek kardeşlerinin kız kardeşlerinin, arkadaşlarının, rehberlik danışmanlarının polislerin, rahiplerin olmasına rağmen yardıma ihtiyacın olduğunda, gidebileceğin bir kişi olmak güzel.
That's nice to know.
Bunu bilmek güzel.
It's nice of you to say that, you know.
Tek yapman gereken onlara bildirmen.
You know that Maris loves you, but it's still nice to hear it.
Maris'in seni seviğini biliyorsun, yine de duymak istemez misin?
It's nice to know that every time I take some responsibility, I move a step closer to my promotion.
Üzerime ne kadar sorumluluk alırsam, terfime o kadar yaklaştığımı hissediyorum.
Well, that's very nice to know...
Bunu bilmek çok güzel, ama sana söylemek istediğim şey özel.
I'd say it's nice to see you, but we'd both know that's a big fib.
Seni görmenin güzel olduğunu söyleyebilmek isterdim ama ikimiz de bunun büyük bir yalan olduğunu biliyoruz.
Wh-What I was telling Dharma is that it's very hard to find a nice guy, you know, likeyou.
Dharma'ya anlatmak çalıştığım şey iyi bir adam bulmanın ne kadar zor olduğu, bilirsin, senin gibi.
Well, that's nice, kids... but I don't know where we're going to find anyone like that.
Güzeldi çocuklar ama öyle bir kimseyi nereden buluruz bilmiyorum.
That's nice to know.
Bunu bilmek hoş.
- That's nice to know.
- Bunu duymak ne güzel.
It's nice to know that someone is looking after us.
Birisinin arkamızda olduğunu bilmek çok güzel.
It's pretty clear that when the bomb went off... the front entrance caved in, so, you know... we'll have to return to the surface... using this back entrance, which is very nice... because it has the service elevator.
Bomba patladığında durumu iyiydi... Ön giriş çöktü, yani, biliyorsun işte.. ... yukarı çıkmamız gerekince..
You know, that's not a very nice thing to do... hiring someone to kill your dad.
Biliyorsun, bunu yapmak iyi birşey değil- - babanı öldürmesi için birini kiralamak.
It's nice to know that I'm not the only entirely confused person on this campus.
Bu kampüste aklı karışan tek insanm ben olmadığımı bilmek güzel.
It's just that, you know, being the one that you are dating, it'd be nice to know if there was a particular reason you wrote a poem about a guy.
Sadece çıktığın kız olduğum için bir erkekle ilgili bir şiir yazmanın özel bir nedeni olup olmadığını öğrenmek iyi olurdu.
Gotta wear a nice shirt, do that get £ to £ know-you stuff, talk about your family.
Güzel bir gömlek giy. Birbirini tanımaya çalış. Ailenden söz et.
I'm just saying, you know, it's nice validation to know that they want me, but I don't wanna start a whole new job now that we're doing this baby deal.
Beni istediklerini bilmek güzel diyorum sadece. Ama bebek olayı varken de yeni bir işe başlamak istemiyorum.
It was gut-wrenching, but, you know, it's nice to know that I made it look easy. No, no, no.
Aslında karnıma ağrılar soktu ama kolay gösterebilmeyi. başardığımı bilmek güzel.
Mom, I mean, it's such a nice day, and, you know... we wanted to get some of that fresh air you're always telling us about.
Anne, dışarıda harika bir hava var ve bize her zaman dediğin gibi biraz temiz hava almak istedik.
that's nice 2129
that's nice to hear 48
that's nice of you to say 30
that's nice of you 103
that's nice work 24
that's nice of him 16
to know 22
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's nice to hear 48
that's nice of you to say 30
that's nice of you 103
that's nice work 24
that's nice of him 16
to know 22
that's gross 203
that's enough 4716
that's it 18340
that's good 7000
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161
that's great 6151
that's right 20311
that's all 8171
that's 10531
that's my boy 361
that's my girl 410
that's all i got 169
that's awesome 830
that's good to hear 161