That's not possible tradutor Turco
2,047 parallel translation
Well, that's not possible.
Ama bu mümkün değil.
That's not possible.
Mümkün değil.
No, that's not possible.
Hayır, mümkün değil.
Don't think that's not possible.
Bunun imkânsız olduğunu sanma.
For a long time it was controversial among ourselves, in fact, we did not think it was possible. But ultimately, it's the data that decides and the data, to us, show very unambiguously that this is there.
Fakat nihayetinde kararı veren "veriler" dir ve bu veriler bize net bir şekilde neyin nerede olduğunu gösterir.
Yeah, you know, that's not possible.
Evet, bilirsin, bu mümkün değil.
The fact that you think it's possible to keep that a secret from your own family is proof that you're not ready.
İşte hazır olmadığına bir örnek daha.
That's not possible.
Bu mümkün değil.
I'm afraid that's not possible right now.
Korkarım ki bu hemen mümkün olamayacak.
- That's not possible.
- Bu mümkün değil.
No, that's not possible.
Hayır bu mümkün değil.
That's not possible.
Bu imkânsız.
No, that's not possible.
Hayır, olamaz.
That's not possible, holly.
Bu imkansız Holly.
You know that's not possible.
Biliyorsun bu mümkün değil.
Don't you think it's at all possible that Julia might be taking these pills because she and your son have chosen to in order not to get pregnant?
Acaba, Julia'nın bu hapları kullanmasının sebebinin oğlun ve gelininin bir daha çocuk yapmamaya karar vermesi olabileceğini hiç düşündün mü?
Do you think it's possible that his perspective might not be accurate?
Bunun pek doğru olmadığı konusunda hiç düşündün mü?
No, that's not possible. He's gone.
Hayır, bu imkânsız.
Okay, well, that's not possible,'cause it's always moving.
Bu mümkün değil çünkü liste sürekli hareket halinde.
Well, it's possible that your parents have come To some sort of understanding that you don't know about. No, it's not possible.
- Hayır, bu mümkün değil.
- That's not possible, sir.
Mümkün değil bayım.
I'm afraid that's not possible.
Üzgünüm ama bu imkânsız.
Well, well, that's simply not possible.
Böyle bir şeyin imkanı yok!
That's not possible.
O burada olamaz.
That's really not possible.
Bu mümkün değil.
Well, that's just not possible.
Bu imkansız gözüküyor.
Is it possible that maybe, for once in your life, that there's a woman that's just not interested in you?
Ömründe bir kez olsun, sana ilgi duymayan bir kadın çıkmış olamaz mı?
No, that's not possible.
Hayır, bu mümkün değil.
That's not possible.
Nasıl olur?
So I was wondering if it would be possible to have this sort of structure in a much smaller scale, and I discovered, alas, that's not going to be possible.
Merak ettim bunun gibi bir yapının daha düşük bir skalada yapılıp yapılmayacağını ve ne yazık ki bunun imkansız olduğunu gördüm.
I'm afraid that's not possible.
Korkarım ki imkanı yok.
That's not possible. - Why not?
- Bu mümkün değil. - Neden?
I'm afraid that's not possible.
Acil. Korkarım bu mümkün değil.
That's not possible.
Bu mümkün olamaz.
- That's not possible.
Bu mümkün değil.
No, that's not possible.
Hayır, bu imkansız.
But as we've established, that's not possible.
Ama bildiğimiz üzere bu imkânsız.
That's not possible.
- Hayır. Bu mümkün değil.
Thank you. Just if, and if it's not, then it's still possible that there's an artifact in town that's generating some sort of power that's causing this, or it's drawing from another source.
Sorunun kaynağının başka bir şey olduğunu varsayarsak kasabada etrafına enerji yayan ya da dışarıdan enerji çeken bir obje olma ihitmali hâlâ var.
- Okay, that's, that's just not possible.
- Bu.. mümkün değil
But it's possible that we may not meet one we really love.
Ama birbirimize aşık kişiler olarak karşılaşmamız mümkün değil.
That's not possible.
- Bu mümkün değil.
That's not possible!
- Bu mümkün değil!
- I don't have my wallet! - That's not possible.
- Cüzdanım yanımda değil.
That's not possible.
İmkansız.
Which is entirely possible, and if it's not, it's totally undetectable. Isn't that right, Jeff?
Öyle değil mi, Jeff?
Speaking of futures I love that I ( inaudible ) I think that you all should be grateful um but that said we should consider the fact that it's possible we may not have a future, like these last
Gelecek dedik de, senin oğlun olmayı çok seviyorum ve bunun için hepimiz müteşekkir olmalıyız. Ama öte yandan, bir geleceğimiz olmayabileceği ihtimalini de göz ardı edemeyiz. Bunlar, birlikte geçirdiğimiz son anlar olabilir.
That's not possible.
Bu imkansız.
You don't think... It's not possible that Woody did this to himself?
Woody'nin bunu kendine yapmış olması sizce mümkün değil mi?
That's- - That's not possible.
Bu- - Bu imkansız!
l`ve told you several times that it`s not possible for him to do that. I know what to do. I will do this alone.
sana kac kere söyledim onun bunu yapmasi imkansiz ne yapacagimi biliyorum bunu tek basima yapacagim.
that's not fair 860
that's not good 589
that's not it 900
that's not true 2932
that's not funny 501
that's not the point 702
that's not how it works 183
that's not me 321
that's not mine 140
that's not enough 234
that's not good 589
that's not it 900
that's not true 2932
that's not funny 501
that's not the point 702
that's not how it works 183
that's not me 321
that's not mine 140
that's not enough 234