That's what i don't understand tradutor Turco
132 parallel translation
What's in this that I don't understand?
Neyin peşinde olduğunu anlamış değilim.
What's that supposed to mean? I don't understand.
Bu da ne demek oluyor?
Maybe that's strategy, Colonel, and maybe I don't understand it but you don't need me for what you're gonna do tonight.
Belki bu bir strateji, Albay ve belki ben anlamıyorum ama senin bu gece yapacakların için bana ihtiyacın yok.
That's what I don't understand.
Bunu anlamıyorum.
I don't understand what it is that this Judex wants
Mevzunun ne olduğunu, bu Judex'in ne istediğini anlamış değilim.
It's hard to make you understand that what I don't want is for you to be hurt, either by a lie or the truth.
Senin için anlaması zor ama benim tek istediğim yalan da olsa gerçek de olsa sana kötü bir şey olmaması..
That's what I don't understand.
Benim anlamadığım da o.
I don't think Mr. Fouquet will ever understand what Your Majesty would like him to understand, to know that it's high time to put his accounts in order.
Majestelerinin, hesaplarını düzene sokmasının zamanının geldiğini bilmesini isteyeceğini Bay Fouquet'nin hiç de anlayacağını sanmıyorum.
That's what I don't understand.
Ben şunu anlamıyorum :
I don't understand what's happening to that kid of mine.
Çocuğuma ne olduğunu anlamıyorum.
Now that I listen to old Wolfram, even though I don't understand what he's saying, I feel like crying, too.
Şimdi ihtiyar Wolfram'a kulak verince,... ne dediğini anlamasam bile,... ağlayacakmış gibi oluyorum.
That's what I don't understand.
- Bir dakika...
Miss Fang, I don't understand why did you do that, what's your intention?
Fang Hanım, Anlamıyorum neden bunu yaptınız, maksadınız nedir?
How did he get the bombs on the ship? That's what I don't understand.
Adamımız bu kadar bombayı gemiye nasıl yerleştirebilmiş, bir türlü anlamıyorum?
That's what I don't understand.
Benim de anlamadığım bu zaten.
That's what the priest said but I don't understand it.
Rahip de öyle dedi ama anlayamıyorum.
That's what I don't understand.
Benim anlamadığım da bu.
Well, yeah, I heard you, but I don't understand, because it's clear to me that what I'm doing is shopping'.
Beni duydun. Evet seni duydum, ama pek anlayamadım, çünkü çok açık olarak görüldüğü gibi sadece alışveriş yapıyorum.
If you don't believe by now that what I did was an act of conscience to stop the war... then there's nothing I can say to you that's going to make you understand.
Yaptığımın savaşı durdurmak için vicdani bir eylem olduğuna hala inanmıyorsan... anlamanı sağlamak için sana söyleyeceğim birşey yok.
But what I don't understand ls that when the vicar caught me I was relieved as if a great load had been taken off my back.
Ama şu var ki, peder beni yakaladığında, sırtımdan büyük bir yük inmiş gibi rahatlamış hissettim kendimi.
Well, that's what I don't understand, Peg.
Ben de onu anlamıyorum ya, Peg.
What I don't understand is that you've been working..... since I think, what, about 6.00 this morning?
Anlamadığım, sabahın altısından beri çalışıyorsun, öyle değil mi?
- That's what I don't understand.
- Anlayamadığım da bu.
Yes, I do. It's just that... I don't really understand what he wants.
Öyle değil, bilmiyorum, ne istediğini anlamıyorum sadece.
What I don't understand is how a person that's been to college..... can believe all that superstitious crap.
Anlamıyorum. Nasıl oluyor da üniversite görmüş biri bu batıl inanç saçmalıklarına inanabiliyor?
I have to make Mom understand that I don't care who he is or what he's like or how he behaved towards her.
Annemi onun kim olduğunu umursamadığımı anlamaya ikna etmeye çalışıyorum... ya da neye benzediğini... ya da anneme nasıl davrandığını.
- That's what I don't understand.
- Yine? - Bunu anlamıyorum.
It's just that I don't understand what the hell I'm reading.
Onu yapabiliyorum. Ama okuduğumu anlamıyorum.
See, that's what I don't understand.
Gördün mü, ben de bunu anlamıyorum.
That's what I don't understand.
İşte bunu anlamıyorum.
That's what I really don't understand.
Bunu gerçekten hiç anlamıyorum.
I don't really understand what's giving you that idea.
Neden öyle düşündüğünüzü anlamadım.
I don't understand your plan to get us into the jail, but if that's what you want to do, who am I to spoil your fun?
Bizi hapse atma planını anlamıyorum ama eğer yapmak istediğin buysa ben neden eğlenceni bozayım ki?
What I am saying is that we have an exaggerated perception of the possibility of terrorism that is quite disabling and we only need to look at the evidence to understand that the figures simply don't bear out the way that we have responded as a society.
Benim söylediğim ; terörizm ihtimalini abartan bir halimiz var ki bu oldukça kısıtlı ve tek ihtiyacımız olan kanıtlara, anlamak için bakmak ki veriler bunu kolayca desteklemiyor buna toplum olarak karşılık vermeliyiz.
That's not what I meant... - I don't think you understand.
Dinle sevgilim, öyle değil.
I don't understand what you just said, but it's amazing that Colonel O'Neill is alive.
Az önce söylediklerini anlamadım, ama Albay O'Neill'ın yaşıyor olması şaşırtıcı.
I honestly don't understand what that other family is doing here when you acknowledge that June herself might still be involved.
Siz June'un işe karışmış olabileceğini kabul etmişken diğer ailenin burada ne işi olduğunu anlamıyorum.
Well, it's not liking it or not, I just don't get what all the fuss is about. But there is a fuss, and I can surely understand that.
Mesele beğenip beğenmemek değil, bütün bu tantanayı anlamıyorum
Believe me, it's all right. I know that we all need it, we don't know where to find it... and I know what it means and I understand.
- Buna ihtiyacımız olduğunu biliyorum.O anda insanın nerede ve ne için olduğunu değil..
And to this day, I still don't understand what it is I said to the guy th-that struck such a nerve.
Ve hala o gün ona dediğim şeye niye bu kadar s-sinirlendiğini anlamış değilim.
I just don't understand what's so important that's locked inside Kyle's head.
Kyle'ın zihninde bu kadar önemli ne olduğunu anlamıyorum.
That's what I don't understand.
Bunu da anlamıyorum.
That's what I said, except for the evening-news part, which I don't understand.
Ben de öyle söyledim. Akşam haberleri kısmı hariç, onu da anlamadım bu arada.
See, that's what I don't understand.
Bak, işte benim anlamadığım da bu.
That's what I don't understand.
Bu yüzden anlamıyorum.
Try to understand, that's just what I don't want.
Anlamaya çalış, böyle şeyler istemiyorum.
Though, I'm not that old. I feel something's gone forever... and what is coming I don't understand.
Gerçi o kadar yaşlı değilim ama sanki bir şeyler gitmiş ve gelen şeyin ne olduğunu anlamıyorum.
It's not that I don't understand what you were saying about recruitment.
Asker toplama konusunda dediklerini anlamadığımdan değil.
I still don't understand what that's got to do with bringing the herd down.
Ama hala sürüyü aşağı neden getirmemiz gerekiğini anlayamıyorum.
I don't understand what's going on... I threw away everything that I didn't need
Neler oluyor anlamıyorum. Başka kimsenin sahip olamayacağı hayallerim vardı. İhtiyacım olmayan her şeyi bir kenara fırlattım.
You see, that's what I don't understand.
Biliyor musun, Benim anlamadığım şey de bu.