That's what i want to hear tradutor Turco
111 parallel translation
I know that's not what the American people want to hear.
Amerikan halkının duymak istediklerinin bunlar olmadığını biliyorum.
That's just what I want to hear.
Duymak istediğim tek şey o.
- That's what I want to hear.
- Ben de bunu duymak istemiştim.
- That's not what I want to hear. I want to know about the beautiful women you loved with.
Diğer güzel kadınlarla nasıl seviştiğini bilmek istiyorum.Hemde hepsini.
That's what I want to hear
Duymak istediğim de buydu.
Oh, that's swell. That's just what I want to hear.
Bu duymak istediğim şey.
Yes, Your Majesty, that's what I want to hear.
Evet majesteleri, ne olduğunu duymak isterim.
That's not what I want to hear.
Bunu duymak istemiyorum.
That's not what I want to hear, Loudon.
Duymayı istediğim cevap bu değil Loudon.
Oh, you're just saying that because you know that's what I want to hear.
Duymak istediğimin bu olduğunu bildiğin için öyle söylüyorsun.
Oh, you're just saying that because you know that's what I want to hear.
Benim adım Bud.
- That's not what I want to hear.
- Bunu duymak istemiyordum. - Biliyorum.
It's just that once in a while, I would like to hear what you want.
Sadece, arada bir ne istediğini duymak hoşuma giderdi.
Okay, that's what I want to hear.
Ben de bunu duymak istiyorum.
That's what I want to hear.
İşte duymak istediğim bu.
That's what I want to hear.
Duymak istediğim de buydu.
- That's what I want to hear.
- Duymak istediğim de buydu.
That's what I want to hear.
İşte duymak istediğim buydu.
Good, that's what I want to hear.
İyi, duymak istediğim buydu.
That's good, that's what I want to hear.
Sevdim bunu!
Ten years from now, 20 years from now... what I hear people saying, or I would want people to say, and it's simple... that if Michael Jordan was still playing the game of basketball,
Bundan on yıl sonra, 20 yıl sonra... insanların şöyle dediğini duyacağım, ya da şöyle demelerini isterim, bu çok basit... Eğer Michael Jordan hala basketbol oynuyor olsaydı, domine ederdi.
I suppose, er... you don't want to hear about this and that and what's up my arse, huh?
Bu bilgisayar neslinin festivaliydi.
Okay, that's what I want to hear.
Ben de bunu duymak istiyordum.
No, I'm his flunky, if that's what you want to hear,
Hayır. Ben onun uşağıyım... duymak istediğin buysa.
That's great. That's exactly what I want to hear.
Bu tam duymak istediğim şey.
You're telling me that'cause you think it's what I want to hear.
Bana böyle söylüyorsun, çünkü duymak istediğimin bu olduğunu düşünüyorsun.
That's crap is not what I want to hear!
Bunu duymak istemiyorum.
That's what I want to hear!
Duymak istediğim buydu!
I love you. That's what they want to hear.
Bunu duymak isterler.
That's what I want to hear.
Duymak istediğim buydu.
- Yeah, that's what I want to hear.
- Duymak istediğim de bu.
Well, I know that's not what you want to hear, but it sounds like pretty good advice to me.
Duymak istediğin bu değil biliyorum bana iyi bir tavsiyeymiş gibi geliyor.
That's what I want to hear.
Duymak istediğim işte bu.
That's just what I want to hear.
Benim de duymak istediğim buydu.
I don't want to hear anything out of your mouth other than what your photographic memory spits out regarding that map.
Görsel hafızandan elde ettiğin paranın yerini gösterecek bilgilerin dışında hiçbir şey söylemeni istemiyorum!
That's what I want to hear.
Ben de bunu duymak istiyordum.
I've been working for the devil... as a bounty hunter for souls that get out of hell... and I lied to you because I thought... that that's what you'd want to hear.
Bir süredir, şeytan için, cehennemden firar eden ruhları yakalayan bir kelle avcısı gibi çalışıyorum. Ve bu konuda sana yalan söyledim çünkü senin duymak istediğinin bu olduğunu düşünmüştüm.
Cordry. It turns out that's exactly what i want to hear.
Sonuçlar, tam da duymak istediğim şekilde.
You want to hear what a great husband and father he's been for 16 years, I can do that too. I don't know.
16 yıldır ne iyi bir eş ve baba olduğunu duymak istersen onu da yaparım.
Yeah, that's what I want to hear.
Evet, duymak istediğim bu.
That's because your consul doesn't want you to hear what I know.
Çünkü Konsolos, bildiklerimi duymanı istemiyor da ondan.
That's what I want to hear. Let's go!
Hadi yapalım!
That's what I want to hear.
İşte bunu duymak istiyordum.
That's what I want to hear.
Duymak istediğim de bu.
I'm sorry that your dad died, if that's what you want to hear. No. Please!
- Baban öldüğü için üzgünüm, eğer bunu duymak istiyorsan. – Hayır, bunu yapma!
THAT'S INTERESTING, BECAUSE WHAT I HEAR YOU SAYING IS THAT YOU DO WANT TO DO IT, WHICH MEANS YOU CAN DO IT.
İlginç, çünkü söylediğini duyduğum şey aslında yapmak istediğin, bu da demek ki yapabilirsin.
- That's what I want to hear.
- Duymak istediğim bu.
That's what I want to hear.
Duymak istediğimde bu.
- That's what I want to hear.
- İşte duymak istediğim de bu!
That's what I want to hear.
Bunu duymak istiyordum.
Okay, that's what I want to hear, because I am really not kidding.
Tamam, benim duymak istediğim de bu çünkü gerçekten şaka yapmıyorum.